Basel maçının ilk yarısında takım çok kötü ve dengesiz bir oyun sergilemesine rağmen soyunma odasına 1-1 lik skorla gitmeyi başardı. Bu skorun mimarı ise muhteşem, jeneriklik frikik golünü atan Abdulkadir Parmak’tı. Bu öylesine muhteşem bir gol ki, maçın önüne geçti desek abartmış olmayız.

Abdulkadir Parmak’ın bu golü dışında,  size keyifle yazabileceğim hiçbir şey bulamamanın zulmünü yaşadığımı belirtmek isterim. Öyle ki, sahada iki pas yapmaktan aciz, sadece rakibi kovalayan çok kötü bir takım vardı.Lig başından bu yana, her maç 90 dakika insiyatifi rakibe bırakıp, rakibin oyununa boyun eğen ve isimlerinin ağırlığına sahaya yansıtamayan oyuncuların performansı, hem kendilerini yoruyor hem de seyredenleri yoruyor.

İkinci yarı ile birlikte sahaya sürülen önce Wakaeme sonra Sosa oyuna biraz olsun denge getirdi. Bu değişiklikler sonucunda Wakaeme–Sosa ortaklığı ile ikinci golü bularak umutlarımızı artırdık ama maalesef yine olmadı ve çok geçmeden ikinci golü yiyerek alacağımız maçı berabere bitirdik. Tek tesellimiz guruplarda ilk puanımızı almış olmamız oldu.

Basel takımı Trabzonspor için çok kolay geçilebilecek bir takım aslında. Ama bunu futbolun gereklerini yaparak başarabilirsin. Futbolun gereklerini kimler yaptı sorusunun karşılığını dün akşam herkes gördü, ama göremeyen bir hoca vardı. Ünal hoca, inatla takıma yarardan çok zarar veren oyucu tercihleri ile kendini tartışılır hale getirdi.

Hafta sonu oynanacak olan Çaykur Rizespor maçında, umarım hem teknik ekip hemde oyuncular gerçek kimliğini sahaya yansıtır. Koşan, mücadele eden ve birlikte hareket eden bir takım arzuluyoruz. Rakibin oyununu kabul eden değil, kendi oyunun rakibe kabul ettiren bir oyun bekliyoruz.
Umarım sadece beklemiş olmayız…….