Hacıoğlu şöyle dedi:

‘Bu hafta trafik kazasında bir canımızı daha kaybettik; İlçemizin sevilen simalarından, Mustafa Altun evine gitmek için yoldan karşıya geçmeye çalışırken bir aracın altında kalarak can vermiştir. Merhuma rahmet yakınlarına başsağlığı diliyoruz. Daha öncekiler gibi sessiz sedasız uğurladık balıkçı Mustafa amcamızı…Sözde “trafik kazası” idi bu, oysa; kaza önceden ön görülemeyen, tedbir alınarak önlenemeyen durumları ifade eder…Bir kentin tam ortasında geçen transit yolun, insan ölümlerine sebep olacağı hem önceden bilinebilir, hem de bugüne kadar yüzlerce, binlerce kez tecrübe edilmiş bir durumdur. O zaman bu bir kaza mı, cinayet mi? Hepimiz suçluyuz: İktidarı-muhalefetiyle, sivil toplumundan, kamu görevlilerine, evinde oturup çayını içen yurttaşa varıncaya kadar hepimiz suçluyuz. Çünkü biz bu şehrin insanlarının bu trafik terörüne kurban edilmesini engelleyemedik…

Ölen öldü, ama kalanlar? Kalanlar her gün ölüm korkusuyla yaşamaya devam edecek…Ta ki; Karadenizimize, şehirlerimizden uzak bir transit yol yapılıncaya kadar. Evet, çözüm ne sahil yolu nede çevre yoludur. Çözüm yerleşim yerlerinin dışından geçen bir otoyoldur ve artık bıçak kemiğe dayanmıştır. Son günlerde yaylalarımızda bir yıkım furyasıdır başladı. Şimdi yaylalar işgal edilsin mi Hayır edilmesin…Ama memleketin dört bir yanından gelen, hatırlı kişilerin dubleks tripleks villaları dururken,Yerel halkın konutları yıkılınca ne desek bilemedik. Sözüm ona belli bir tarihten sonra yapılanlar yıkılıyormuş…Bir taraftan yaylalara  5 yıldızlı otel projeleri; yapay göller, turizm alanları, daha bilmem neler yapılmasına yönelik projeler, öbür yanda Trabzonlunun yıkılan binaları…Ben artık anladım ki; bu dağlar, yaylalar, bu deniz, bu şehir, bu dereler bizlere haram ama Katarlıya, İranlıya, Suudiye helaldir…Ne diyelim; Bize yaylalar da Trabzon!’
 
Editör: TE Bilisim