Çatalca Öğretmenevinde muhtarlarla toplantıda bir araya gelen Süleyman Soylu, Çatalca'nın 31 Mart'ta önemli bir değişikliğe imza attığını ve ilçenin Ak Parti belediyeciliğine teslim edildiğini söyledi.

Makamlar ve mevkilerin esas itibariyle birer sorumluluk ve emanet olduğunu ifade eden Soylu, "Çatalca'daki imar, sosyal alan ve istihdam sorunlarını, özellikle geç saatte ulaşım imkanlarının kesilmesi gibi gündelik hayata temas eden meseleleri aşacağız. 

Çatalca'nın potansiyeli, hakikaten çok yüksektir. Büyükşehir Belediye Başkan Adayımız Sayın Binali Yıldırım Bey de burada yaptığı konuşmada hatırlarsanız ifade etmişti. İstanbul Edirne arası yapılacak hızlı treni ilçeye katacaklarından bahsetmişti. 

Keza ilçede kurulması planlanan lojistik merkezlerinin oluşturacağı ekonomiden ve istihdamdan bahsetti. İnşallah önümüzdeki 5 yıl içinde, Türkiye'nin de seçimsiz bir istikrar dönemi içinde olacağı bu dönemde, aklımızdaki projeleri teker teker hayata geçirmeye gayret göstereceğiz. Yine Çatalca'da büyük bir dönüşümü, değişimi başlatmış olacağız." diye konuştu.

2019 yerel seçimlerine, en başından beri iktidar noktasından değil, istikrar noktasından baktıklarını ifade eden Soylu, bunu bir yanıyla beka meselesi olarak gördüklerini bir yanıyla da 2019 sonrasındaki 4,5 yıllık seçimsiz döneme yönelik olarak bu ifadeyi ortaya koyduklarını söyledi.

Her seçimin Türkiye için önemli bir tercih meselesi haline geldiğinin altını çizen Soylu, şöyle devam etti:

"Burada bir seçim yapıldı. 2014'te de AK Parti genel başkan yardımcısıydım. 2 tane önemli seçim iptal. Biri Ağrı, biri Yalova seçimleri. Dünyada da seçimler iptal edildi. Seçim hukukuna yönelik bir usulsüzlük söz konusu olduğunda eğer bu tespit edilirse, ilk önce ilçe seçim kurulu, olmazsa il seçim kurulu, olmazsa Yüksek Seçim Kurulu (YSK) bu seçimlerin iptaline yönelik bir karar verebilme kabiliyetine haiz. Seçimin patronu, yöneticisi, hakemi, karar vericisi o. Amerika hemen oradan bir açıklama yaptı, 'Bunu not ettik' diye. 

Kendisinin seçimlerinde seçilen bir başkana seçim sonucunda nasıl alaşağı edip, yerine nasıl başka bir başkan seçtiğini, hangi seçim usulsüzlüklerini dünyanın gözüne baka baka 'Ülkemin bekası için bunu yapıyorum' dediğini herhalde yıllardır dünya takip ediyor. 

Türkiye'de bizi kendi kendimize bırakmak istemeyen, kendi kararımızın verilmesini istemeyen ve bu konuda Türkiye'de bizim alacağımız kararı kendisi için önemli görmeyen, kendi kararını ehemmiyetli gören bir anlayış var, bir dünya var. Tabi onun için her seçim bizim için büyük önem taşıyor."

"Milletin iradesine ipotek koymak istediler"

İçişleri Bakanı Soylu, bir yandan darbe girişimlerinden terör eylemlerine, göç baskısından döviz kuru operasyonlarına kadar çok önemli ve zor süreçleri yönettiklerini bir yandan da Türkiye'yi dönüştürmeye, geleceğe hazırlamaya ve bu süreçlerin maliyetlerini karşılamaya gayret ettiklerini belirtti.

31 Mart seçimlerini de bu zorlu koridorun çıkışı olarak gördüklerini dile getirdiklerini aktaran Soylu, "İstedik ki bütün tartışmaları, kriz üretme gayretlerini, Türkiye'yi tökezletmeye çalışan süreçleri arkamızda bırakalım. 16 Nisan'dan sonra 24 Haziran'da da ülkenin yönetim şekliyle ilgili sözünü söyledi, milletvekillerini belirledi ve nihayetinde de 31 Mart’ta yerel yönetimler noktasında da sözünü söyleyip bize altın bir 4,5 yıl verdi. Ancak burada, İstanbul'da ilginç bir şey oldu. Ne oldu ve biz niçin 23 Haziran'a tekrar randevulaştık? Çünkü birileri, sözü milletin değil kendilerinin söylemesini istedi. Milletin sözünü beğenmediler, milletin iradesine ipotek koymak istediler. İstanbul'da seçimlerde yaşananların en net tarifi 'oldubitti' yapma gayretidir." diye konuştu.
 

Editör: TE Bilisim