Geçmişten bu güne kadar kağıtla kalemle uğraşan insanlar oldu...
Kimileri bu günlerde hala gündemde kalmayı başardı kimileri ise tarihin tozlu raflarında unutulmaya yüz tuttu...
Şimdi size desem ki;
Bana on tane kadın şairelerimizin ismini sayın,zorlanacağınızı düşünüyorum,bunu çok üzülerek söylüyorum ama ne yazık ki durum bu!!!
Peki bunun sebebini hiç düşündünüz mü?
Neden kadın şairelerimizin sayısı bu denli az?
Yani bir erkek şairimiz,kadında yazacak çok şey buluyor da,bir kadın şaire erkekte yazacak bir şey bulamıyor mu sizce?
Şairin hayal dünyası çok genişte,şairelerimizin hayal dünyası daha mı dar?
Erkek şairlerin günümüzde çoğunluğu onların daha güzel yazdıklarını mı gösteriyor?
Elbette ki hayır!!!
Bir yazar aslında her şey yazar ve yazmalı.
Bu toplumda bu zor olsa da olması gereken bu..
Fakat şair yazdığı yazılardan sorgulanmazken,şaire yazdığı bir cümleden sorgulanıp yargılanıyor...
Hatta kitap yoksunu,şiir yoksunu birileri tarafından “bu sizin hayatınız mı? Bunu yaşadınız mı”? Gibi sorulara maruz kalıyorlar...
İşte bu sebeptendir geçmişten bu güne gelen genelleme yapmak gerekirse tüm şairelerimizi yazmaya küstürdüler!!!
Sorgulanmaktan ve yargılanmaktan hala kaçamıyoruz ne yazık ki!!!
Ama bu bizleri daha da hırslandırıyor,kalemlerimiz daim olsun diyerek,her şeyi göze alarak yazıyoruz ve yazacağız!!!
Bu ne zaman değişecek acaba?
Ne zaman okumayı gerçek anlamda içimize sindirebileceğiz?
Tek temennim genç şair ve şairelerimizin daha da çok olması...
Yazmak;
Yürek sesimizin beyaz sayfalara ağıtıdır...
Hem terapi hem de keyiftir yazmak!!!
Yazdıklarımızı bizlerin özel hayatlarıyla değerlendirmeyin...
Edebiyatımız ayakta kalsın diye direnmeye çalışıyoruz,lütfen bizlerin de kalemlerini küstürmeyin!!!
 
Sevgili okuyucularıma şunu söyleyebilirim;
BİZLER YAZAN İNSANLAR OLARAK 
NE YAZDIĞIMIZI YAŞIYORUZ
NE DE YAŞADIKLARIMIZI YAZIYORUZ!!!
Kaleminiz daim olsun güzelliklere...