Evet,
Ak Partide liste sıkıntısı olmadı değil.
Gerek listeye giremeyenlerle,
Gerekse listeye girdikleri halde,
Sıralamalardaki durumlar,
Şaşkınlık yarattığı bir gerçek.
*
İşte bunlardan biri de,
Ayşe Sula Köseoğlu;
Hiç durmadan liste başı gibi çalıştı...
 
Her yerde o.
Adeta çalmadık kapı,
Kucaklamadık hemşerisi kalmadı.
Kampanya boyunca  yüzünde  güller açmış şekilde sürdürdü çalışmasını.
*
CHP'de ise,
Listeye giremeyen Haluk Pekşen,
Kalbi kırılmış kalmış bir kenarda;
Sesi soluğu çıkmıyor.
Liste başı Ahmet Kaya adeta tek başına koşturuyor.
*
İyi Partide Hüseyin Örs de yalnızlardan.
Zira Trabzon teşkilatı hayli sorunlar yaşadı.
Yeni kurulan bir parti seçime günler kala İl Başkanını değiştirince
pek çok eksiklikler yaşandı,
Allahtan sevilen kişiliği ve siyasi tecrübesi o dezavantajını kaldırıyor.
*
Saadet Partisinden birinci sıra adayı Cevat Kurt ise,
O da iyi çalışanlardan.
Ekip olarak da iyi hazırlanmışlar.
Güzel ve etkili reklamlar hazırlamışlar.
 
Haydi hayırlısı diyelim ve bakalım 2 gün sonra bu demokrasi sandığı kime gülecek?
Ama kime gülerse gülsün,
Kazanan demokrasi olacaktır.
 
Eskidir Bu Kraathane Mevzuu
 
Evet, İktidarın kıraathane mevzuu baya alay konusu oldu.
İşsizlerin toplama kampı gibi algılanarak,
Sosyal medya ve muhalefet cephesinde,
Kıraathane değil,
İstihdam ihtiyacına vurgular yapıldı,
Yapılıyor...
*
Hatta bu kıraathanelerde yenilmesi vaat edilen kekler de,
Karikatürcülerin fena halde ilgi alanına girdi.
Hatta yetmedi bir destek de nedense Diyanet İşleri Başkanımızdan geldi.
Neyse alıştık bunlara...
*
Ama yanlış hatırlamıyorsam,
Anavatan Partisi bu kıraathane projesinin ilk mimarıdır.
Her kahvede bir kitaplık oluşacak.
Hatta kahvehanelerin bir kitaplık bölümü oluşacak.
İnsanlar şak/şuk okey oynarken,
Aydın kahvehane tutkunları bu kitap bölümünde kahvelerini içer,
Şiir,
Roman,
Öykü,
Veya sanat dergilerini,
Hatta günlük gazeteleri okuyacaklardı.
*
Ne oldu biliyor musunuz?
Olmadı.
*
Kimseler o düzenlenen bölüme itibar etmedi.
Kısa bir süre sonra söz konusu o bölümler tekrar kahve alanlarına dahil edildi.
*
Şimdi Ak Partinin önemli proje olarak takdim ettiği Kıraathane Projesi işte
ANAP'ın uygulamaya soktuğu o projenin keklisidir.
*
Demem o ki,
Sorun projede değil.
Sorun Türk insanı okumuyor.
Türk insanı,
O mekanlarda pişpirik oynamayı ve konuşmayı seviyor.
Yani niyet güzel olsa da,
Hiç de bize göre değil.
 
Bu Seçimin Yenileri
 
Son yıllarda Türk siyasetinin seçim figürleri hep aynıydı.
İşte usta hatip,
Güçlü lider Tayyip Erdoğan.
Onun karşısında sürekli fark yiyen,
Hezimete uğrayan öteki siyasiler.

Bu liderlerin  şimdi hiç birisi yok gibi.
Mesela seçimlerde partisine oy kazandırmak çabasındaki Devlet Bey Tayyip Bey'in karşısında değil,
Safında yarışa girerek arka planda kalmış.
Tayyip Bey kazanınca o da kazananlardan olacaktır.
Haliyle,
"Yarım dönüm bostan,
Yan gel oğlum Osman!"
*
Mesela artık kadrolu rakibi,
Mağlubiyetler kralı Kemal Bey yok karşısında.
Muharrem İnce denen,
Hayallerini,
Fikir ve düşüncelerini iktidar yapmak isteyen bir enerji var karşısında.
Söylemleri farklı.
Siyaset tarzları faklı.
Sürekli "Barış" diyor.
"Ayrışmaya karşıyım" diyor.
Yeni ufuklardan ve hedeflerden bahsediyor.
Kızmadan siyaset yapıyor.
CHP'nin adayı ama sanırsın bir muhafazakar parti lideri.
İşte yeni rakip çetin ceviz.
*
Bir yeni rakip de Meral Akşener.
Partisinde lider adayı olmuş,
Adeta dergahtan kovulmuş.
O da dava arkadaşlarıyla bir parti kurmuş ve derhal seçim ortamında bulmuş kendini.
*
Etkili oluyor.
Karşılık buluyor...
Kırmızı beyaz kıyafeti bayrak gibi sembol halinde geldi.
Oy oranını bilmek zor,
Ama ne alıyorsa karşı Cumhur ittifakından alıyor.
Ayrıca baraj sorunu da yak.
*
Bira başka yeni ama eski siyasetçi Temel Karamollaoğlu.
Umulmadık ilgi görüyor.
Bilge lider deniliyor.
Uyumlu,
Uzlaşan.
Yüzü gülen,
Rejimle sistemle barışık bir lider.
O da baraj nedeniyle marjinal kalmanın korkusunu yenmiş,
Yüzünde güller açıyor.
*
Evet,
Zor bir seçim bizi bekliyor.
Kim kazanırsa kazansın.
Ama demokrasi için muhteşem bir sonuç.
Halkımız bu seçimle kendi kendini yönettiğin gösterecektir.
 
Gönülden Yansımalar
 
Aşkın yaşı yok misali,
Sanatın da  yaşı yok.
Ressam Ayşen Çoruhlu,
Evlat acısını,
Ciğerleri yana yana yaşamış bir anne aynı zamanda.
 
Zira, ömrünün baharında okutup mühendis yaptığı oğlu Alper Selim Çoruhlu'yu,
Tam da evlendireceği günlerde;
Elim bir trafik kazası sonucu toprağa koymuş gönlü yangın yeri bir Annedir.
Ama biz kendisini daha çok,
Şair ve yazar dostumuz Haydar Çoruhlu'nun eşi olarak biliriz.
 
Ayşen Çoruhlu acısını bir nebze hafifletmek için,
Resim sanatına yöneldi.
Resim eğitimi aldı.
Ve oğluna adadığı "Gönülden yansımalar"  adıyla,
Birinci sergisini açtı.
 
Oldukça ilgi gördü ve sergide anlamlı bir de konuşma yaptı.
Sergiye,
Rusya Trabzon Başkonsolosu Valery Tikhonov,
Ressam Rasim Çubukçu,
Çok sayıda sanatçı,
Sever ve davetliler katıldı.
19 Haziran tarihlerinde gerçekleşen  sergide toplam 50 eser bulunmakta ve
10 gün süreyle  açık kalacaktır.
 
Teşekkürler İsmail Berber
 
Önceki gün Bursa'dan İsmail Berber  ziyaretimize geldi.
İsmail Berber. Hemşerimiz.
Düzköylü.
Polis emeklisi ve Bursa'da yaşıyor.
Ama memleket sevdası bitmiyor.
Bir tarafta geçim derdi bir tarafta hasret.
"Her gün Taka gazetesi okuyorum.
Yazılarınızı okuyorum.
Karikatürlerinizi izliyorum.
Tarafsızlığınızı seviyorum."
Bursa'da Trabzonlular derneği kurmuşlar.
Kocaeli'ndeki karikatür sergimizi takip etmişler.
Yazılarımızı okumuşlar.
Adeta kıskanmışlar.
Ancak hemen belirtmeliyim ki,
Biz Bursa'da da çok iyi ağırlandık.
Hatta organizasyon ve dernek başkanının sanata ve şahsımıza ilgisi mükemmeldi.
Bir kere daha şahsım ve Gazetemiz Taka adına teşekkür ediyorum.
Evet,
İsmail Berber gerçek bir Taka okuru.
Bizden biri.
Ve çok vefalı.
Kendisine ziyaretleri için bir kere daha teşekkür ediyorum...
 
Tepkiye Sitem
 
Türk çiftçisi,
"Ey millet!
Bir Iphon'a 6 bin lira öderken sesiniz çıkmıyor.
Ama bir kilo soğan 6 lira öderken,
Görüyorum ki,
Sinir krizi geçiriyorsunuz.
Niye?
Biz Türk Köylüsüyüz.
Para kazanmaya,
Bu topraklarla çocuklarımızı bakmaya, okutmaya hakkımız yok mu?
Bizler de tarım arazilerimizi tek edip şehirlere mi koşalım.
Bizler de devlete,
"Bize iş bul diye gösteriler mi yapalım."
Derlerse,
Ne cevap verirsiniz?
 
FIKRA
 
Amerika'ya gezmeye giden Papa,
Otelde sıkılmış ve şoföründen anahtarı alıp,
Limuziniyle dolaşmaya başlamış.
Bir ara kırmızı ışıkta geçince polis durdurmuş.
Memur bir bakmış ki arabayı Papa kullanıyor.
Hemen telsizden âmirini aramış.
- Âmirim çok mühim birisini durdurdum,
ne yapayım?
- Bill Gates'i mi?
- Hayır.
- Clinton'ı mı?
- Daha mühim...
- Daha mühim kim var?
- Valla âmirim,
bilmiyorum ama,
Şoförlüğünü Papa yapıyor.