Trabzon eski milletvekili,
Kamu Başdeneçisi,
Yani Türkiye’nin Ombudsmanı,
Şeref Malkoç arayarak bayramımızı kutlama nezaketinde bulundu.



Dile kolay, Malkoç yaklaşık  34 yıllık dostumdur.
Hazır aramışken çeşitli konular mevzumuz oldu.

Malkoç,
“Trabzon inanılmaz dinamik bir şehir.
Gece saat 11 de açık mağazaları ve iş yerlerini ancak Trabzon’da görürsünüz.
Evet, şehrimizin sorunları var.
Bu normaldir.
Ama bu sorunları bu kentin akıl gücü,
Aydınları,
Siyasi ve bürokratik performansı çözer, çözmeli.
Bunun için organizasyon gerek.”

“Öyle ya,
Günlük meseleler kentin geleceğinin önüne geçmemeli.
Bunun için,
25 yıllık,
50 yıllık projeleri konuşmalıyız.”
“Mesela sahili doldurduk,
Stadyumu kondurduk.
Oysa stadyum sahilde olmasaydı da,
Gölçayır’da olsaydı çok daha mükemmel olmaz mıydı.
Aynı şeyi Şehir Hastanesi için de söyleyebilirim.”

“Zira kent güneye açılırdı.
Muhteşem bağlantı yolları yapılırdı.
Harun Bey sahil doldu.
Dolduğu için hale denizi doldurmaya devam ediyoruz...
Hayır!
Trabzon artık güneye doğru genişlemesi lazım.”

“Dedim ya,
KTÜ, TTSO ve diğer sivil toplum örgütleri bir araya gelip,
Trabzon’un geleceğini konuşmalıyız.
Sonra yazık olur.
Geç kalırız ve gençlerimiz,
Bunun bizden hesabını sorarlar”

AKSOY HASTA!

Vakfıkebirli olup,
Köklü bir sülalenin sanatçı bir ferdidir.
Öğretmendir,
Bankacıdır.
Gazetecidir.
Karikatüristtir.
Yazardır.

Hikmet Aksoy,
Sanat dünyasında,
Trabzon'da,
Türkiye'de saygın bir yere sahiptir.
Bir süre İstanbul'da yaşadı.
Edindiği tecrübeleriyle Trabzon'a döndü.
Karadeniz Gazetesinde,
Kuzey Haber Gazetesinde,
Olay Gazetelerinde ve daha pek çok gazetede üst düzey yöneticilikler yaptı.



Gazetelerde günlük karikatürler çizdi.
Ödüller aldı.
Sergiler açtı...
Hatta birlikte de sergiler açtık.

Hikmet Aksoy,
Her Karadenizli gibi erken kızar,
Tavrını aniden koyar.
Minnet etmeden derhal çeker gider...
Ama sonra,
Sonra hiç bir şey olmamış gibi.
Sanki öfke seline kapılan o değilmiş gibi durulur.
Yeni bir sayfa açar.

Gülen insandır Hikmet Aksoy.
Gülmeyi sevendir.
Güldürmek için çaba harcamasa da,
O ince zekasıyla ortaya koyduğu muzipliğine tanık olduğunuzda,
Gülme krizine girebilirsiniz.

Aksoy,
Atatürkçüdür..
Milliyetçidir.
Demokrattır.
Doğrucudur,
Doğrudan yanadır.

Onunla çok,
Ama çok anılarımız oldu...
Ancak en fazla muhabbetimizin olduğu bir haftalık Bursa gezimizdi.
Güldük,
Güldürdük,
Hatta kırdık geçirdik herkesi...

Ama o aynı zamanda ciddi bir adamdır.
Dostluklarına değer verir,
Her fırsatta ziyaretlerde bulunur.

Kendisiyle iki kere tam sayfa röportaj yaptım.
Vakfıkebir'de,
Dere kenarındaki o güzel mekanında söyleştik.
Bir diğerini Tirebolu çıvarında bir hoş mekanda...
Güzel söyleşilerdi.
Taka'da yayınladım.
Çok mutlu olmuştu...

Bana,
"İnanmayacaksın ama,
Bu benim yayınlanan ilk röportaj oldu ve bunu da sen yaptın" demişti.
Sonra dediğim gibi ikincisini de yapmıştım.

Üçüncü söyleşimi düşünüyordum ki,
Hastalığı ilerlemiş,
Allah ne murat ederse o olur.
Temennim bu sanat insanının bir an önce iyileşip aramıza dönmesidir.
Kendisine acil şifalar diliyorum...

SARI KURDELEM SARI

Ben bu başlığı yıllar önce bir yazımda da atmıştım.
Çünkü bizim sendikalarda  böyle sarı boyalı işler çok oluyor.

İşte size bir örnek;
TÜRKİŞ başkanı hükümetle kamu işçilerinin fiyat artışlarını görüşüyor.
Başkan önündeki mikrofonu eline alıyor ve yandaki düğmesini kapatıyor,
Sonra da Bakan'a ,
"İşi daha fazla uzatsak karıştırabiliriz" dediği duyuluyor.
Çünkü o masada aktif durumda daha nice mikrofonlar ve kameralar var...

Evet, TÜRKİŞ Başkanı,
"İşi daha fazla uzatsak karıştırabiliriz"
Diyerek teklifi kabul ediyor.


Ama ben işin nasıl karışacağına takıldım.
Pazarlığın uzaması halinde işin karışması kimin aleyhine olurdu?
Üstelik,
Bu ifade sayın Bakan'a hitaben söylendiğine göre,
Sanki İşçinin lehine değil de,
Hükümeti korumaya yönelik bir koruma sezinledim.

Evet,
Sen koskoca TÜRKİŞ'in genel başkanı ol.
Pazarlık esnasında,
Seni seçen işçilerini değil, hükümeti koru.
Oh oh ne ala mualla...
Ama sanırım,
Bu Başkan Bey,
Bunun karşılığını ileride güzel yerlere gelerek alacaktır.
 
METİNER'DEN BÜYÜK LAFLAR

Bizim meşhur Mehmet Metiner,
AKP’nin 18’inci kuruluş yıl dönümünde dikkat çeken açıklamalarda bulundu. 
“AK Parti’de artık ömrünü tamamladı”
İfadelerini kullandı.

Ancak Mehmet Metiner, 
"Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde yeni bir partinin kurulması gerekiyor.
Yenilenmiş bir AK Parti’ye değil,
Yeni bir AK Parti’ye acilen ihtiyaç var" dedi.

Mehmet Metiner'in açıklamaları özetle şöyle:
"Kimileri bırakıp gitti.
Kimileri de gitmek için vakit kolluyor.
İbni Haldun’un bedevilik-haderilik tespiti bence partiler için de geçerli.
O yüzden Reis bu ayrışma sürecinde
AK Parti’nin rotasını yeniden belirlemelidir.

AK Parti yeni bir Türkiye iddiasıyla ortaya çıkmış olsa bile,
Eski Türkiye şartlarında kuruldu.
Eski Türkiye yok.
Eski Türkiye şartlarında kurumuş AK Parti’de artık ömrünü tamamladı.
2001’deki AK Parti’de ısrar,
Yeni Türkiye’nin siyaset anlayışının tersine kürek çekmek anlamına gelir.

Bir zihniyet değişimine ihtiyaç var.
Yenilenmiş bir AK Parti’ye değil,
Yeni bir AK Parti’ye acilen ihtiyaç var.

Valla ben demiyorum,
Ak Partinin hemen her platformda konuşan fikir beyan eden önemli ismi Mehmet Metiner diyor.
Bakalım ne kadar dikkate alınır.

EVET ÇOK PAHALI

Beşikdüzü/Beşikdağ arasına ulaşımı sağlamak için,
"Kasabanın şerifi" teleferik getirdi.
Fakat teleferik ücretleri ateş pahası.
Büyükler 30 lira,
Öğrenci 22 lira.
Şehit ailelerine,
Sıfır-altı yaş arası ve 65 yaş üzerine bedava.

Sıfır altı yaş arasının ve şehit eş ve çocuklarına bedava olmasını anladım da,
Yaşı altmış beşi geçmişlerden para alınmamasını anlayamadım.
Anlayamıyorum...

Mesela 65 yaşındaki bir banka emeklisi.
Bir Bölge müdürü,
Bir emekli iş adamı para vermeyecek.
Ama 15 yaşındaki,
16 yaşındaki,
17 yaşındaki öğrencisi para ödeyecek.
Hangi akli ölçeğe göredir kriter,
Anlamış değilim.

B u arada belirlenen bu 30 liralık miktar çok pahalı.
İnsanlar bu teleferikte adeta üst üste yolculuk yapıyorlar.
Vardıkları yerin manzarası iyi,
Ama etraf henüz inşaat halinde.
Bu bitmemiş tesislere 30 liraya insan taşımak acımasızlık.
Başta çevre insanı olmak üzere,
Yerli ve yabancı turist ise,
Kendisinin soyulduğunu düşünüyor.
Bu zihniyet uzun vadede Trabzon'a kaybettirir.

FIKRA

Hoca Nasrettin  pazarda dalgın yürüyormuş.
Etrafındaki esnafları seyrediyor.
Bu sırada ensesine bir tokat geliyor.
Hoca tökezlemiş bir kaç adım sendelemiş,
Neyse toparlanıp sinirli bir şekilde arkasını dönmüş.

Bir bakmış ki hocanın 2 katı hayvan gibi bir adam.
Hoca durmuş bir yutkunmuş önce,
Sonra:
Bana sen mi vurdun?
Demiş adama.
Adam:
Ben vurdum lan ne olacak?
Demiş.
Hoca:
Şakadan mı vurdun ciddiden mi?
Demiş.
 Adam:
Ciddi vurdum napacaksın?
Hoca:
Aman aman öyle olsun...
Çünkü şakadan hiç hoşlanmam da.