1992 Yılında Vize Almak İçin Geldiği Trabzon’da Kaderi Değişen Ve Tüm Türkiye’nin Tanıdığı İsim Haline Gelen Mari Chub Taka’ya Konuştu
 
Asıl adı Mari Chub olan Meryem Yıldırım… 1992 yılında İtalya’ya giderken, vize almak üzere Trabzon’a uğramasıyla değişti. Kaldığı otelin lobisinde acı içinde kıvranan birini görünce yanına yaklaşıp “Size yardımcı olabilir miyim?” diye sorar. Şaşıran adam biraz düşündükten sonra Mari’ye izin verir.
 
Tabii Mari Chub, masajla acısını dindirdiği bu adamın hayatının akışını değiştirecek İstanbul Havayolları Genel Müdürü Şerafettin Aydın olduğunu henüz bilmemektedir...
Ayaküstü masajdan sonra ağrılarından kurtulan Aydın, hemen eski Trabzonsporlu Ünal Kahraman’ı arar. Kahraman da Şenol Güneş’e haber verir. Bu “zincirleme reaksiyonun” ardından “şifalı ellerin sahibini” Trabzon’da kalması için ikna ederler.
 
Bu arada Şenol Güneş, kalecilik geçmişinden kaynaklanan disk kaymasından kurtulmak için birçok ülkede doktorlara başvurur fakat her yerde tek çarenin ameliyat olduğunu söylerler. Mari, daha Güneş’i görmeden “Ben onu iyileştirebilirim” diye haber yollar ve neredeyse ağrılarından yürüyemeyecek halde olan milli kaleciyi kısa sürede sağlığına kavuşturur.
 
İlerleyen günlerde “hikmetlerini” duyan pek çok kişi Trabzon’da Mari’nin kapısını çalar. Aynı yıl Türk vatandaşlığına geçip Meryem Yıldırım ismini alır.
 
Meryem’in “ünü” dilden dile yayılırken özel bir hasta için Ankara’ya davet edilir. Bir hafta boyunca ona tahsis edilen evde “Bu özel hasta kim?” diye merak edip durur. Karşısına felç olan ve gördüğü hiçbir tedaviye cevap vermeyen Özbek asıllı Afgan General Raşit Dostum çıkar. Terapinin ardından Dostum, Meryem’e “Ben koca bir ordu generaliyim, sana verecek rütbe bulamıyorum” diyerek binlerce teşekkürle ülkesine geri döner.

Ankara’da kaldığı süre boyunca pek çok siyasetçi ve işadamının “derdine derman” olan Yıldırım daha sonra İstanbul’a taşınarak oğlu Denis ile beraber bir sağlıklı yaşam merkezi kurar. İşte Meryem Yıldırım’ın hayat hikayesi:
 
TAKA: Trabzon’dan sonra Ankara’ya gittiniz. Neler yaşadınız bu süre içinde?
 
MERYEM YILDIRIM: Ben Trabzon’u çok seviyordum. Burası cennet benim memleketim. Karadeniz insanı çok değişik insan. Çok fedakarlık insanlar.  Çok yardımsever, korumacı insanlar. Geliyorlar sabah 6’da biz sana et getirdik diyorlar. Bayramı kutluyorlar böyle bir şehir Trabzon. Beni Trabzon’lu sayabilirsiniz. Maçkalıyım ben kimliğim oraya ait. Ben her tarafa gittim insanlara yardım ediyordum. 5-6 sene yaşadım. Şenol Güneş, Ünal Karaman aynı zaman da Belediye Başkanı Hasan Melek vardı o da hastaydı. Sonra Şenol Güneş geri döndü Trabzon’a çünkü ameliyat yapmam gerekiyordu. Biz tabi onu kurtardık. Bizim tedavimizden sonra teknik direktör oldu. Ondan sonra yürüdü de yürüdü.
 
TAKA: Futbolcuları size yönlendiren faktör neydi? İl tedaviyi kime uyguladınız?
 
MERYEM YILDIRIM: İlk terapiyi Şerafettin Aydın’a uyguladık. İlk onu gördüğüm de yardım etmek isterim dedim terapisini uyguladık. Ameliyattan yürüyemiyordu. Devamlı tutunarak yürüyordu. Sonra Şenol Güneş Ünal Karaman’ı davet etti. Daha sonra bana ulaştılar. Şenol Güneş Avusturya’dan geri döndü.
 
TAKA: Peki Trabzon’dan neden ayrıldınız?
 
MERYEM YILDIRIM: Hiç kimse neden gittiğimi bilmiyordu. Beni davet ettiler daha sonra General Raşit Dostum bütün dünyayı gezdi kimse ameliyat yapmadı. Çünkü durumu çok riskliydi. O zaman bana mektup yazdı ben Türkiye’ye ölmek için geldim diye. Onun tedavisini yaptık iyileşti. Daha sonra Meral Akşener, İsmail Cem, İhsan Doğramacı, Aydın Menderes. Doktorlar yaşayacakları travmadan sonra sadece 2 sene diyor çünkü onların sinir kopmuş durumda, metabolizma çalışmıyor.
 
TAKA: Ankara’da bir süre kaldıktan sonra İstanbul’a gittiniz.
 
MERYEM YILDIRIM: Filiz Şahenk yürümüyordu. O zaman İhsan Doğramcı bizim tedavimizden çok mutlu oldu. Bizi tanıştırdı. O zaman onlar devamlı İstanbul’dan Ankara’ya geliyordu. Şahenkler benimle beraber çalışmak istedi.  Çünkü Ayhan Şahenk’in kız kardeşi Melahat Hanım 2 kere ameliyat oldu sonra felç oldu. O zaman beni davet ettiler. Aynı zaman da Müjdat Gezen’i tedavi ettik. Ben İstanbul’a geri döndüm. Çünkü amacım büyük işler yapmaktı.
 
TAKA: Uzun süre İstanbul’da kaldınız. Çocuklarınız bu süreçte ne yaptı?
 
MERYEM YILDIRIM: 15 sene kaldım İstanbul’da. Oğlum Denis, Başkent Üniversitesi Fizyoterapiyi bitirdi. Kızım Genel Cerrah. Moskova’da çalışıyor şuan da. Her şey ihsan Doğramacının sayesinde çünkü her sene onlar izin verdiler orada hastane de çalışmak için. Benim Türkiye’de en büyük dostlarım; İhsan Doğramacı, Meral Akşener, İsmail Cem, Nilüfer Gülek, Haşim Kılıç ve bir çok dostum oldu.
 
İnsanlara Yardımcı Olmak İstiyorum
 
TAKA: Trabzon’da ki dostlarına ne söylemek istersin? Tekrar geri dönecek misin?
 
MERYEM YILDIRIM: Ben devamlı çalışmak istiyorum ama her şey vardı benim hayatım da, sağlığım da. Çünkü ben gece gündüz çalıştım. Zaten Ankara’da baya güç kaybettim. Çünkü dört parti kolay değil. Ne zaman siz bu işleri yapıyorsunuz o zaman birinci sıradasınız. Düşünmek gerekiyor kendin için değil hasta için düşünmen gerekiyor. Kısa sürede ayağa kaldırmak gerekiyor. İnsanlara yardım etmek gerekiyor. Sonra insanın sağlığı mahvoluyor. Ama ben hazırım onların davet etmesine onlar davet edecek ben geleceğim. Ben emekli oldum ama hala çalışmak ve insanlara yardım etmek istiyorum.
 
Emekli Olduktan Sonra Trabzon’da Yaşamak İstiyorum
 
TAKA: Emekli olup çalışmayı bıraktıktan sonra nerede yaşamak istiyorsunuz?
 
MERYEM YILDIRIM: Tabi ki Trabzon’da yaşamak istiyorum.  25 yıldır Trabzon’un kokusunu biliyorum hala unutmadım. Orada ki insanlar çok yardım sever, fedakar. Bana hep yardım ediyorlardı.
 
TAKA: Son dönem de size gelen ünlü hastalarınız var mı?
 
MERYEM YILDIRIM: Var hala devam ediyor. Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen, Mehmet İçöz, Fatih Aksoy, Nazan Öncel geliyor zaten 6 sene hiç yürüyemedi. Çok sayıda hasta geliyor. Doktorlar, pilotlar geliyor. Haşim Kılıç geliyor o zaten insanlık insanı.
 
Türkiye Manuel Terapiyi Bilmiyor
 
TAKA: Bir çok kez şikayet aldınız. Doktorum demiyorsunuz. Manuel terapi yapıyorsunuz. Manuel Terapiyi Türkiye bilmiyor mu?
 
MERYEM YILDIRIM: Türkiye Manuel terapiyi bilmiyor. Ne zaman fıtık olursa o zaman kesinlikle ameliyat yapmak yasak. 1 santim de olsun fark etmez yasak. Neden çünkü ameliyattan sonra daha kötü oluyor. İnsana, devlete zarar. Hem bel fıtığı hem boyun fıtığı. Boyun fıtığı olan insanların ameliyat olmaması gerekiyor. Biz onu manuel terapi ile iyileştiriyoruz. Ameliyattan sonra tedavi çok zor oluyor. Ne zaman boyun sorunu varsa o zaman iç organlar etkileniyor. Kalp, karaciğer, yüz, kulak, safra kesesi etkileniyor. Kollar uyuşuyor, unutkanlık başlıyor. Çünkü metabolizma çalışmıyor, beyne oksijen gitmiyor. Boyun fıtığı olunca panik atak çıkıyor. Bel fıtığı olunca. Böbrek taşı oluyor. Kadın hamile kalamıyor. Bağırsak problemleri ortaya çıkıyor. Kalçada diz kapakta sorunlar başlıyor, güç kaybı oluyor. O zaman terapi yapmak gerekiyor. 25 sene boyunca kimse yardım et demedi. Sadece baskı baskı. Beni politikacılar korudu burada. Çok sayıda kişi şikayetçi oldu. bana terapi için gelenlerin yüzde 40’ı da doktor.
 
Birinci Sırada Kontrol Geliyor
 
TAKA: Son olarak söylemek istediğiniz bir şey var mı?
 
MERYEM YILDIRIM: Ne zaman 18 yaşını doldurduysanız, namaz kılmaya başlıyorsunuz o zaman boyun ve bel emarı 4 sene de bir, daha sonra 3 ay da bir kan sayımı, 1 sene de bir ultrason, muhakkak 5 sene de bir kanser taramasından geçmesi gerekiyor.  Yüzmeyi öneriyorum. Şimdi belediyeler her tarafa havuzlar yapıyor. Her şeyden önce birinci sırada kontrol geliyor.
 
Zeki SANCAK