Rize’nin Pazar ilçesinde meydana gelen olayda, derste cinnet getiren lise öğrencisi, arkadaşını bıçakladıktan sonra, kendisini de bıçakladı. Olayda bıçaklanan öğrenci hayatını kaybederken, cinnet getiren öğrenci de ağır yaralandı. Edinilen bilgiye göre, Pazar ilçesindeki bir lisede sabah ikinci derste cinnet getiren B.K., önce önündeki sırada oturan E.T.'nin boynuna bıçak sapladı. Ardından da bıçağı kendi boğazına sapladı. Pazar Kaçkar Devlet Hastanesine kaldırılan öğrencilerden 16 yaşındaki E.T. burada hayatını kaybederken, ağır yaralı B.K. (16) Rize Araştırma Hastanesine kaldırıldı. Olay nedeniyle okul tatil edildi. Yaralı B.K.'nin hayati tehlikesi olduğu ifade edildi.

Basına yansıyan bu haber, okulların gelmiş olduğu durumu resmetmesi bakımından önemli. Sınıfta cinnet geçirip, arkadaşının boğazına bıçağı saplayan öğrenci, bıçağı sınıfa niçin ve nasıl soktu? Cinnet geçirme önceden düşünülmüş bir durum değil, aniden ortaya çıkan bir durumdur. Ama burada sanki önceden planlanmış bir durumla karşı karşıyayız.

Bu olay, bize sınıfların ne kadar değiştiğini, sınıfların akla gelebilecek her olayın meydana gelmesine uygun ortamlar haline geldiğinin açık göstergelerinden biri olarak değerlendirilmelidir. Sınıf yönetimi dersinde öğretmen adaylarına ilk öğrettiğimiz bilgi, “Sınıfta her şey olabilir.” bilgisidir. Bu olayla, bu bilgi yeniden teyit edilmiş olmaktadır. Evet, sınıfta her şey olabilir. İyi de ne yapılacağına ilişkin tedbirlerimiz yok mu? Yukarıdaki olay meydana gelmeden önce, bu olayın ortaya çıkmaması için yapılabilecek bir şey olamaz mıydı?

Öncelikle öğrenci kişilik hizmetlerinin kurgulandığı “Rehberlik Servisleri” daha bir aktif olmalıdır. Bu cinayeti işleyen öğrenci, öncelikle sınıf rehber öğretmeni ve okul rehber öğretmeninin marifetiyle teşhis edilebilmeliydi. Bu öğrencinin tanınması, onun neler yapabileceğine ilişkin ipuçları verebilirdi.

Okul yönetimlerinin “tepkisel yönetim” yerine, “önlemsel yönetim” yaklaşımını kullanmaları, okulda olabilecek bu tür olayları önceden görebilme imkânı verir. ‘Yangın çıktıktan sonra itfaiyeyi çağırmak’ klasik bir yönetim yaklaşımı olup, tepkisel yönetimin temel karakteristiğidir. Günümüz lider okul yöneticisi, ‘yangın çıkmadan önce tedbir alması’ olarak özetleyeceğimiz, “önlemsel yönetim” yaklaşımını kullanır. Bu yaklaşımda, sınıfta ve okulda çıkması muhtemel olayları önceden görebilme imkânı olabilir. Böyle bir yönetim yaklaşımı, sınıfta ve okulda ortaya çıkacak ‘dehşet olayları’ ortaya çıkmadan fark edilebilir.

Bu olayla bir kez daha ortaya çıktı ki, öğrencileri tanımadan, onları adam yerine koymadan, onları anlamadan, onlara sunacağımız hizmetlerin hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur.
Şimdi “Bu olayın sorumlusu kim?”  sorusunun cevabı var mı? Okul yönetiminden tutun da, rehberlik servisine, sınıf rehber öğretmene, öğretmenlere, ana-babalara… Herkes sorumlu… İyi de ders çıkarabiliyor muyuz? Bu sorunun cevabı da net değil…

Ama net olan bir şey var: Okullar her an dehşetle sarsılmaya müsait duruma gelmiştir! Bu durumun düzeltilmesi için hepimiz işin içine girmek zorundayız.