Beşiktaş maçında alınan talihsiz yenilginin ardından beşincilik için yarıştığımız Antalya maçı daha o günden önem kazanmıştı. Beşiktaş maçında bazı güvenilir mevkilerde görülen zafiyetler bir de ikinci yarıda ilk yenilgiyi alarak tılsımın bozulmuş olması birçoğumuzun kafasında soru işaretleri ile bu maçı iple çektik.
        
Maç saatine yakın on birler açıklandığında Rodallega-N’doye birlikte ilk on birde olunca akla dış sahada girişilen bu çift santrfor riski ile mutlak üç puan hedefleniyor düşüncesi hakim oldu. Oysa bana göre yine üç puan kesin amaç idi ancak buna varabilmek için hoca N’Doye’nin forvet arkası alanda top tutma ve de tuttuğu topları servis yapma özelliğini kullanmak istediğini düşünüyorum. Sonuçta bizler nasıl düşünürsek düşünelim, hocanın düşüncesi idi önemli olan. Belli ki o da sahada uygulandı ve de alınan net skorla onun düşüncesi perçinleşmiş oldu. Bize başta hoca ve futbolcular olmak üzere emeği geçen herkesi kutlamak düşer. Onları gönülden kutluyorum.
        
Gelelim bundan sonra mücadele edeceğimiz Avrupa serüvenine. Gerçi üç puanlı sistemde ve de kazanılması gereken 18 puan varsa, her şeyin olabileceğini düşünerek temkinli olmada mutlaka fayda vardır. Ancak o üç puanlı sistemin getirilerine bakarak Avrupa için kendimize daha yukarlarda yer bulma olasılığı da vardır. Bana göre bu olasılık diğerine göre bir hayli fazladır. Bunun anlamı Avrupa kesin sıramızı rakiplerimizle birlikte kalan maçlar belirleyecek. Kanaatim Galatasaray’ı altımıza alıp Fener’in ensesinde bu mücadeleyi sürdüreceğimiz şeklindedir. İyi haftalar.