Çek ekolünün güçlü ekiplerinden bir ekiple hem de maç öncesi ciddi manada 4 lig maçı oynamış (2G-1B-1M) ile hazır bir ekibe karşı resmi ilk maçına çıkacak olması Trabzonspor adına günün en önemli zorluğuydu bana göre.
 
Ayrıca; saha içinde Allah vergisi özel bir yeteneğe sahip, saha dışında duruşuyla genç oyunculara ekol olmuş Yusuf Yazıcı’nın Lille’e transfer olması sonrasında kadronun nasıl şekilleneceği ve  oyuncular bu değişime nasıl reaksiyon vereceği en merak ettiğim konuydu.
Buna ek olarak Rodellega sonrası forvet hattı, Takımın zayıf halkası kabul ettiğimiz stoper mevkiisinin de nasıl şekilleneceği ayrıca kafamı kurcalayan diğer konulardı.
 
Maç öncesi bu ve benzeri onlarca belirsizlikten istanbul trafiğine dönen beynim bir bardak çayında yardımı ile normale döndü ve maç için televizyon karşısında yerimi aldım.
 
Ünal hoca kadro tercihinde sürprizlere yer vermemiş, geçen yılın kadrosu korumuş. Sadece Yusuf'tan boşalan orta sahaya Obi MİKEL monte edilmiş.
 
Maça benim de tahmin ettiğim üzere daha hazır olan Sparta prag baskılı başladı. Dakikalar 7'yi gösterirken direğe takılan ev sahibi ekip  16 da golü buldu(1-0). Bordo mavili ekibimiz takıp eden birkaç dakika oyuna ortak olma adına reaksiyon gösterse de devamında rakibin baskısına boyun eğdi. Hakemin ilk yarı bitiş düdüğüne kadar oyunun mutlak hakimi Sparta Prag dersek yanlış olmaz.
 
Ikinci yarı Obi Mikel yerini Sörlotht'e bıraktı. Ilk yariya nazaran . daha kıpırtanmiş gibi gözüksekte N'wakeme' nin şutunda kalecinin çıkardığı pozisyon hadic rakip kaleyi rahatsız edemedik. Taktik gereği maç başından beri kalemizi rahatsız eden uzaktan şutlar dakika 68 de meyvesini verdi ve fark ikiye cıktı (2-0)
 
Dakikalar 84'u gösterirken duran topta Ekuban sipekteküler bir gole imza attı(2-1).
Tam buna razıyız böyle bitsin derken yeni transfer Sörloth güzel bir golle skoru tayin etti(2-2).
Geç oldu ama değdi biz bu hesabı akyazı da görürüz...