Karabük maçında üç puan alabilseydik Fenerin, Beşiktaş’ın puan kaybettiği haftada diğer maçları da dikkate alarak ilk yarıyı dördüncü olarak bitirecektik.
 
Ne var ki bu düşüncemizi hiçte iyi oynamadığımız bu devrenin son maçında gerçekleştiremedik. Bu önemli bir fırsattı kullanamadık. Yerelde genel kanaate baktığımda ligin dibinde ki takıma kaybedilen puan yüzünden salvolar yine başladı. Yeniden takım kurmalar kimin oynayıp kimin değişmesine karar vermeler hız kazandı. Bu değerlendirmeler daha dün denecek kadar yakında bu takım bir kaza takımından altı gol yediğini hiç akıllarına getirmeden yapılıyor. Ve yine yeni hoca ile peş peşe alınan galibiyetler ile iddialı duruma gelindiği de yok sayılarak. Dahası yeni gelen hocanın takımı kendisi kurmamış olmasına rağmen ısrarla zamana olan ihtiyacı için devre arasını işaret etmemiş gibi. Vs
 
Sevgili okurlar otuz yılı aşkındır (gasp edilmiş olan hariç) şampiyonluk yaşamayan camia ve de taraftarımıza şampiyonluk dışında herhangi bir şeyi beğendirme olanağı olmadığını bende biliyorum. Ancak Ersun hoca ile sezona nasıl başladığımızı tarihimizde ne denli ilkler yaşadığımızı da, kaybedilen puanlarla ne denli geri düştüğümüzü de hatırlamalıyız. Bu gerçekler ışığında maddi ve de manen çökmüş bir takımın geldiği yere baktığımızda hiçte umutsuz olmamalıyız. Zira Rıza hoca geldiğinde küme adayı konumunda iken ikici devre başa oynama konumuna gelmiş olmak hiçte küçümsenecek bir durum değildir. Kaldı ki üç puanlı sistemde bunu başarma olanağı da her zaman vardır.
 
Sonuç olarak ilk yarıda başta ekonomik ve de yönetsel sorunlar olmak üzere takım olarak çekilmedik baş ağrımız kalmamıştı.( Hoca konusunda yönetimin doğru tercihi hariç tabi) Buna rağmen taraftarın da büyük desteği ile ikinci yarıya bayağı bir ümitle giriyoruz. Umudum odur ki hiç transfer yapmasak ta eldeki kadro (özellikle Kuçka ve Sosa) ikinci yarıya iyi hazırlık yaparak girerse çok daha iyi sonuçlarla zirveyi zorlayacağız. İyi tatiller.
 
ÖZEL NOT- Maçtan bir gün önce kulübün mali kongresi vardı. Denetleme kurulu raporuna göre borç belli oldu. Bu koşullarda var olan siyası baskıya hepten biat edilse de bu borçtan nasıl kurtulacağımızın formülü maalesef kimse de yok. Dikkatimi çeken iki şeyden biri kongreye ilgisizliğin yanında kulübe emeği geçenlerin hiç birinin söz alma ihtiyacı duymamış olması. Diğeri de giriş ayıda tının 1500 yıllık aidatın ise 150 olması idi.