Sevgili okurlar; On beş seneye yakın bir süredir bu gazetede spor yazıyorum. İlk kez Trabzonspor ile birlikte ailemi de ilgilendiren bir konuyu bilgilendirmek amaçlı da olsa köşeme taşımak zorundayım. Belki bilmeyeniniz vardır.
 
Son kupaların haczedilmesi ile ilgili başkanın tek taraflı iş akdini fesh ettiği avukat Anıl Gürsoy benim yiğenimdir. Haciz işleminin nasıl yapıldığı hepinizin malumudur. Konu yargıya taşınacağı için o bölüm nasılsa yargıda çözülecek.  Ancak şu kadarını hatırlatmam gerekirse bu kez hacze gelenler birçok kez uyarı yapmış olmalarına rağmen (ki hepsinden başkan ve de yönetimin haberi var) sonuç alamadıkları için alışılmışın dışında bir yöntemle Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri yerine müzeye gidip kupaları hedef alan bir işlemi gerçekleştirdiler. Bu işlemler olurken Müze görevlisi birçok kişiyi arayıp ulaşamamış arkasından yedi emin olarak imza atıp işlemi tamamlamak zorunda kalmış. Enteresan olanın bu süreçte kulüp avukatına haber verilmemiş olmasıdır. Akla gelen avukatın icra dairesinden çıkan bu evraktan anında haberin niye olmadığıdır. Dairenin uygulaması, hele de yönetim olarak bu kurumun üzerinde yeterince ağırlığınız yok ise icrayı ancak kapınıza dayandığında öğrenebiliyorsunuz. Bu konu ile ilgili daha birçok şey söylenebilir. Bizim de bildiğimiz ancak sırası geldiğinde söyleyeceğimiz daha çok şeyler de var. Ancak şu anda beni ilgilendiren Başkanın yiğenime yönelik İHANET ve de SABOTE sözcüklerinin hangi nedene dayanarak kullanmış olduğudur.
 
Sayın Muharrem Usta
 
Öncelikle şunu bilmeni isterim. Bizim aile terbiye ve de karakter yapısının kitabında ihanet ve de sabote sözcükleri yer almaz. Çünkü bizde mesleğimiz ve onun getirdiği bilgi ve de birikimimiz karşılığı olan gelirle geçimimizi sağlarız. Yani emeğimiz ve de alın terimiz dışında havadan herhangi bir gelirimiz olmadığı için o tür ya da benzer sözcükler bizim mekâna uğramaz, uğrayamaz. Öncelikle bunu o küçük kafana iyice sokmanı istiyorum. Kaldı ki senin ekonomik, sosyal, siyasal ilişkilerinde bu insanlık dışı sözcükler yaşam tarzını belirlemede etkin rol oynuyor ise o senin sorunundur bizi hiç ilgilendirmez. İlgilendiren tarafı Trabzonspor başkanı olman ve de yiğenime söylediklerindir. Trabzonspor’un başkanı olmanın gücünü kullanarak önüne gelene kendi uydurduğun yalanı dayanak yaparak istediğin her şeyi söyleyemeyeceğini bedeli ile birlikte belli ki yargı öğretince ancak anlayacaksın. O günü sabırsızlıkla bekliyoruz.
 
İhanetle Suçladığın Anıl Gürsoy Kimdir
 
Sayın Usta, Anıl Gürsoy’un kimliğini anımsatmakta amacım bazı gerçekler ile yaptıklarını fark edersin umudu ile aklının duygularının önüne geçmesine yardımcı olmak içindir. Bir de sayende camiaya kötü tanıttığın kişinin kim olduğunu, hangi vasıfla bu kulüpte işe alınıp çalıştırıldığını daha yakından bilmesini istedim. Anıl Gürsoy spor hukuku mastırını İspanya’da yapmış, iki dil bilen Trabzonspor’a gelmeden önce Türkiye Futbol Federasyonu’nda görev yapmış, şu anda da hiçbir büyük kulüp avukatının başaramadığı Avrupa Kulüpler Birliği Hukuk Komitesi’ne seçilmiş tek Türk avukattır. Bir küçük araştırma yaparsan bu vasıfları taşıyan avukat sayısının bir elin parmaklarından fazla olmadığını sen de göreceksin. Nitekim onu kulüpte işe alan Sayın Şener bu vasıflarını dikkate alarak almıştır. Kulüp başkanları, yabancı futbolcuların yerlilerden fazla olduğu günümüzde sözleşmeleri önem kazandığı için bu vasıfları olan hukukçuları tercih ediyorlar. Sayın Usta, cevaplanması gereken soru şudur. Bu avukat senden önce iki başkanla da çalıştı, onlarca milyonluk dolar ya da Euro’luk sözleşmeleri onların döneminde olduğu gibi senin döneminde de yaparken herhangi bir güvensizlik sorunu yaşanmadı. Karakterinde ihanete açık yer olan biri olsa bu sözleşmelerde yapacağı oyunlarla kulübü ne hale sokabileceğini kamuoyunun takdirine bırakıyorum. Buraya kadar bir sorun yok, sorunun ne zaman gündeme geldiğini birlikte görelim. Birinci derece sorumlu olduğun senedi bildiğiniz halde başkan olarak sen ya da yönetimin ödemeyince. Peki, konuyu yeterince öğrenip bilgilenmeden hangi vicdanla doğan rezaletin faturasını haberi olmayan belki de bilerek haberdar edilmeyen birine kestin, bir de ihanetle suçladın. Bu fevri davranışın altında bizce çok net olarak bilinen bazı kişilerin etkisi altında kalarak önceden kurulmuş olan tezgahı uygulamaya koyma gayreti olabilir mi ne dersin?  Yakında onlar da ucuzlayınca hepsini birlikte görmüş olacağız. Kısaca sayın başkan, Anıl Gürsoy ile bazı lobilerin etkisi altında kalarak ya da başka her hangi bir nedenle çalışmak istemiyor olabilirsin, bunların tümünü anlarım. Ancak belki senin için önemsiz olabilir ama ihanet sözcüğü ile onu olduğu gibi herhangi birini itham etme şımarıklığını asla kabul edemeyiz. Adın ya da kimliğin her ne olursa olsun. Zira bizler onuru servet edip yaşayan insanlarız. Ayıplarımızı kapatacak paramız hiçbir zaman olmadı, şimdi de yoktur.
 
Bu Yaptığın FETÖ Taktiği İle Bire Bir Aynı
 
Başkanlığın döneminde kulüp tarihinde görülmemiş bir rezalet yaşanınca akli selim ile düşünüp senden sonra şayet varsa olası sorumluların ifadelerini alıp gereğini yapmak yerine o panikle ilk aklına faturayı birine keserek işin içinden sıyrılacağını zannettin. Dahası bu işi televizyon ekranlarını kullanarak kulübün ihanete uğrayıp sabote edildiğini söyleyerek camiada suçsuz olduğun algısını yaratıp hedef de gösterip işin içinden çıkmaya çalıştın. Çok daha önemlisi koskoca kulüp başkanı birinci dereceden sorumlu olduğu bir konuda faturayı günahsız birine keserken önce onu işsiz sonra da üzerine yapıştırmaya çalıştığın ihanet ve de sabote damgası ile bir daha çalışmasının önünü kesecek kadar itibarsızlaştırmak istemeni hangi insani değerler ve de vicdanla izah edebiliyorsun? İstifasını isteme kurnazlığı gösterirken elindeki yasal haklarını alacak kadar gaddarca bir davranışı mesleği insan yaşatmak olan Trabzonspor başkanına hiç yakıştımı? Bu avukat ne yaptı? Senin birçok kez uyarıldığın halde ödemediğin senedi o cebinden mi ödemeli idi? İnsan Allah’tan korkar. Bu kulüp iki personelin eline mi kaldı? Bu kulübün başta Asbaşkan ve diğer yöneticileri ne iş yaparlar? Onların hiç mi sorumlulukları yok? Bütün bu kendini aklayıp başkasını suçlayan yaklaşımlar, kendi fetocü kimliğini gizlemek adına başkalarına fetocü çamuru atıp hayatlarını zindana çeviren vicdandan yoksun insanların durumuna benziyor. Trabzonspor başkanlığı bir yana mesleği insan yaşatmak olan birinin bir insanın hayatını karartma konusunda başrolde olması insanlık adına utanç verici bir durumdur.
        
Sevgili okurlar kulüpçülükte icra olayları sık rastlanan şeylerdir. Üzüldüğüm nokta toplumu aptal yerine koyarak kendini aklama adına bir çalışanına bu denli zulüm edecek kadar bir başkanın küçülmesidir. Ne yazık ki bu kişi hala yıllarımı verdiğimin kulübün başkanlığına devam edebiliyor.
        
Sevgili başkan bu meselede ihmal, ihanet ya da sabotenin olup olmadığı yargıdan önce ilgililerin katılması düşünülen yüzleşmeden kaçmaz isen orada da belli olması çok mümkündür. Kaldı ki bir buçuk senelik başkanlık döneminde yaptığın uygulamalar ve de kulüpte yaşananları, kimin ihanet ettiğini, kimin ihanet edenler ile iş birliği halinde olduğunu, tarihte yaşanan bu talihsiz ilkleri sokağa çıktığında ilk karşılaştığın Trabzonsporluya sorarsan o tek tek sana onları sayacaktır. Demem o ki sorumluyu ve de ihaneti personelde arayıp kafa karıştırıp işi saptırma yerine kurduğun ilişkilerde ve de çevrenle birlikte uyguladığın politikaların verdiği sonuçlarda ararsan çok daha kolay bulursun.
 
Beklentim
 
Sayın başkan, yiğenim Anıl Gürsoy bu meselede ihanet kelimesini hak edecek zerre dahi bir yanlışın içinde ise onu tek kelime ile aileden sileriz. Zira yukarıda bahsettiğim aile karakteri bu yükü asla kaldırmaz. Eğer suçlu değilse maddi manevi yargıda önce hesabını vereceksin, sonra da toplumun önüne nasıl suçlayıp attın isen aynı toplumun önünde ondan özür dileyeceksin. Sonra da ailemiz nasıl suçlu bir Anılı kaldıramıyor ise Trabzonspor da kısa başkanlık döneminde kulübe yaşattıklarınla seni kaldıramaz hale geldi. Bu yaşanan başta icra ve de kulübe sıkıntı getirip büyüklüğüne gölge düşüren olayların sonuç itibari ile başkan olarak baş sorumlusu benim deyip istifa etmeni bekliyorum. İşte o zaman yaptıkların bir yana en azından sorumluluk duygusu olan biri olarak iyilikle anılmış olacaksın. Bunlardan biri de ben olacağımdan emin olabilirsin.
        
Sevgili okurlar konu ile ilgili sırası geldikçe çok daha söyleyeceklerim olacak. Şimdilik belki de sayfa yetmez durumdadır. Gazetede yetkili arkadaşların anlayışına sığınarak sizleri de ailemim derdi ile ancak Trabzonspor’un da sorunu olduğu için sıkmak zorunda kaldığım için özür dilerim. İyi haftalar.
        
ÖZEL NOT: Sevgili okurlar, kulüp yöneticiliğinde başarısızlık faturası genellikle teknik adamlara kesilir. Ender durumlarda yönetimler istifa edip başka yönetimlerin gelmesinin önünü açarlar. 40 yıldır kulübün yakınında ve de sporun içindeyim, ilk defa ekonomik sorununun faturasının personele kesildiğine tanık oluyorum. Bunun da kısa bir bilgi notu olmasını istedim.