Belki de yerel gazeteciler içerisinde en sert muhalefeti yapan benim.
Yaptığım muhalefetin gerekçelerini de tek tek açıklarım. Sözümü esirgemem.
Kıvırmam.
Dopru neyse o.
Babamın oğlu gelse değişmez.
Nasıl geçen yıl ki yaz transferi, borç konusu, FIFA konusunda ortaya sunduğum haklı gerekçeler, trabzon kanadı yöneticilerin sadece liyakat kazanma arzusu olduklarını yazma gibi bir çok konuyu, tüm tehdit ve sözlere rağmen yazan, gazetelerden kovulan da benim.
Patronun işine gelmez seni kovar. Amenna.
Lakin ben bildiğim doğrudan şaşmam. Şimdi de şaşmıyorum!
Kardeşim;
Yönetim transfer konusunda elinden geleni yaptı mı?
Bazılarına göre evet, bazılarına göre hayır, bazılarına göre de yetersiz...
Taraftar ya da seyirci kimdir?
Tataftar tuttuğu takımın şehrin her temsil noktasında en önde savaşan cengaverlerdir.
Şimdi konuyu çok detaylandırmadan bir takım önerilerim olacak.
Yönetim elinden geleni yaptı düşünerek kombineni en ucuzundan en yükseğemi kadar taraftar profiline sahip bir takım Trabzonspor.
Bugüne kadar satılan kombine sayısı 6 bin bile değil.
Bu çok ayıp çok abeste iştigal bir durum...
Daha önce de defalarca örnek verdim.. Avrupa’da birçok kulüp 3 yıllık kombine satıyor. Ki bu takımların en büyük özeliği herhangi bir hedefleri yok.
Ne kupa, ne şampiyonluk.
Ama 40-50 bine oynuyorlar.
Oralarda da ekonomik sorunlar var.
Bu kesinlikle mazeret değil.
A-la-cak-sın kombine kardeşim.
Başka türlü şikayet etmeye hakkın yok, imkanı yok. Böyle bir dünya yok.
Almadan vermek, vermeden almak olmaz.
Takımına tutkuku isen; maçına gideceksin.
Yönetim trilyon harcadı ekonomiyi alt üst etti. Bu doğru mu?
Hayır.
Kesinlikle yalnış.
Ama sen taraftarsın sen görevini yap lütfen yap. Git kombineni al ve maçına git.
Dönüşü olmayan bir borç altında Trabzonspor. Bir nebze de tataftarın katkısı olsun.
Buna yönetimin hakkından çok senin kendi sevdiğin takıma saygının bir ifadesi diyebilirsin.
Taraftar kombineyi almalı ve maça gitmelidir.
Son sözüm budur.