Hep dönüp dolaşıp ellinci yılda şampiyonluk vaadinin etrafında acaba ne kadar gerçekçi diye tartışıp duruyoruz. Takımın ikinci devre Beşiktaş maçına kadar gösterdiği performans hepimizi umutlandırdı. Başkan başta olmak üzere birçok kanaat önderi bu takıma beş altı banko oynayabilecek belli kalitede futbolcu transfer edilirse bu işin olacağı konusunda pek de güvenli beyanatlar gün yok ki spor basınında olmasın. Oysa en basit anlamda herkes bilir ki şampiyon olmanın olmazsa olmazı başta yönetim taraftar camia ile birlikte bu düşüncenin etrafında bütünleşmesi gereken bir topluma ihtiyaç. Bu bütünleşme sağlanırsa sıra onu hayata geçirecek ona inanan teknik kadro ve de sporculara gelir. Kısaca kendi tarihinde var olan ellinci yılda hedefine şampiyonluk koyan takıma büyük takım camiasına da büyük camia denir. Eyer büyük takım ya da büyük camia olamamışsanız şampiyonluğunuz tamamen tesadüflerle oluşur demektir.
 
Camiayı şimdilik bir kenara koyarak, son Kayseri maçından sonra yaşananlara bakarak bu takıma büyük takım onu yöneten teknik kadro ve de yönetimine büyük takımın yöneticileri diyebilir miyiz? Rize’de yaprak sallandığında yıllarca hep Trabzon’un sorumlu sayıldığı bir dönem yumuşamışken Kayseri’ye adeta ikram edilen üç puana dışardan bakan bir göz ne der acaba? Adana’nın yüzde doksan dokuz kümeye gittiği bir maça çıkıp üç puan almak için Yusuf’un dışında kimse kılını kıpırdatmıyorsa Avrupa konusunda nasıl yorum yapmamız doğru olur dersiniz?
 
Sevgili okurlar büyük takımın bir adı da sahaya koşullar ne olursa olsun üç puan için yani yenmek için çıkar. Ahbap çavuş ilişkileri ya da diğer nedenler onu hiç ilgilendirmez. Diğer üstünde düşünülmesi gereken diğer bir konu da ikinci devre yapılan çıkışla Avrupa adeta garanti edilirken son maçlarda kaybedilen puanlarda takım üzerinde inada varacak boyutta ısrarcı davranışlar bir hesap sonucumudur?  Beşincilikte rakibimiz Antalya Feneri İstanbul’da yenerken sen küme düşen takıma iki puan bırakmana ne demeli? Henüz beşincilik şansımız sürüyor ancak şeytanın avukatlığını yaparak bütün bunların Avrupa’ya gidilmesi halinde erken açılacak sezonla bir ilgisi var mı ne dersiniz.?
 
Sevgili Başkan takımın ve de camianın büyüklüğüne inanıp ona göre davranışlarını belirlemeyen ne hoca ne de futbolcularla bir yere varman mümkün değildir. Hele de ellinci yılda her şeyini adeta bağladığın şampiyonluğa asla varamazsın. Amacına varmak için seçtiğin arkadaşların en az senin kadar davaya inanıp en az senin kadar gereğini yapmaları konusunda emin olman gerekir. Yoksa bu kafadakiler için harcayacağın her kuruşla önce kulüp bütçesine sora da hedeflerin anlamında kendine yazık etmiş olursun. İyi haftalar.
 
ÖZEL NOT: Sevgili İhsan Öksüz dostuma hem destek hem de kendi hassasiyetlerime saygı anlamında sahil yürüyüş yolu ile ilgili belediye başkanlarını uyarmaya devam edeceğim. Dün yaptığım yürüyüş sırasında bir ara denizden karaya doğru esen rüzgârla birlikte gelen lağım kokuları ailece çay içenler dâhil sağlık için yürüyüş yapan herkesin midesini ağzına getirdi. Hem yürüyüş hem de bir taraftan gözlem yaptığım için lağım kokusu ile buluşan insanların yüzündeki ifadeyi inanın tarif etmem imkânsız. Sayın başkanlar, sağlık için spor yapan bu insanların sağlığını bozan bu soruna el atmanız için ne gerektiğini söylerseniz inanın onu da temin etmeye hazırız. Yeter ki onların da belediyeden talep etme hakkı olduğu bu hizmeti gündeminize alın.