Geçen haftaki yazımın sonunu bağlarken, bu başarıyı büyük bir takımla test etmenin zamanı geldi demiştim. Devamla Galatasaray maçı bunun için önemli bir fırsat diye de ekledim. Ardından o maçı iyi bir futbol ve de hak edilmiş bir galibiyetle tamamlarsak işte o zaman yeme de yanında yat diyerek yazıyı tamamladım. Tüm bu dileklerim maçta on kişi kaldığımızda biraz sıkıntı çeksek de harfiyen yerine geldi. Anlayacağınız cumartesi maç bitiminden beri ben hem yiyor hem de yanında yatıyorum.
 
Sevgili okurlar şampiyonluğa giden yolun taşlarını örerken tüm yaşadıklarımızla birlikte oynadığımız her maçtan alınması gereken dersleri almalıyız. Bilmeliyiz ki bu kulüp ve de camiası ülkenin en büyüklerinden biridir. Bu sezon itibariyle en iyi ihtimalle ilk üçüncü ya da dördüncü olma olasılığına rağmen takım Trabzonspor gibi oynamaya başlayınca kırk bin taraftarı ulaşım zorluğunu hiç hesaba katmadan sahaya çok rahatlıkla çekebiliyor. Hatırlayalım bir kupa maçında İstanbul olimpiyat stadyumunu bizim kadar taraftarla dolduran kaç takım oldu?
 
Tüm bu özelliklerimizden daha da önemli olan taraftarın kulübüne renk aşkıyla değil gönülden bağlılığını da düşünürsek hepimizle birlikte ona karşı özellikle yönetenlerin sorumluluğu bir o kadar daha artmış oluyor. Galatasaray maçında kırılan seyirci rekorunun birçok nedeninin yanında taraftarın ellinci yılda şampiyon olma olasılığında gördüğü ışığı da hesaba katmalıyız. Maçın ilk yirmi dakikasına kadar benimde en büyük korkum alınacak kötü bir neticede onca taraftarın yaşayacağı hayal kırıklığı idi. Çok şükür ki o talihsizliği yaşamadık. Artık önümüz açık.
 
Yukarda küçük bir biyografisini yaptığım kulübümüzün ellinci yılda şampiyon olması için (Başkana göre) devre arasından beri çalışmaları yürütüyorlar. Başkan da hoca da çok kısa bir zaman diliminde doğru ve de yanlışı bir arada yaşadılar. Amaç şampiyonluk olduğuna göre artık yanlış yapma lükslerinin olmadığını en iyi onlar bilmek zorunda. Devre arasında yapıldığı gibi yapılacak isabetli üç ya da dört transferle önümüzdeki sene lehimize çok şeyi değiştirebiliriz. Tek fark, bu defa alınacak futbolcuların devre arasında alınanlardan en az bir gömlek daha üstün nitelikte olmaları şarttır.
 
Sonuç olarak bir derbi kazandık ancak Galatasaray’ın ismi dışında sahada hiç yoktu. Yukarda yazdığım gibi ilk yirmi dakika içinde bu takımla üç gün üç gece maç yapsak bizi yenemeyeceğini çok rahatlıkla gördük. Bir eksik kalıncaya kadar futbol adına her şeyi yapan taraf bizdik. Nitekim uzun süre on kişi kalmış olmamıza rağmen ancak bir tek gol pozisyonu üretebildiklerinden her şey anlaşılıyor. Nihayet bu maçla birlikte Trabzon halkına ve de Trabzonspor taraftarına yaşatılan mutlulukta emeği geçen başta yönetim teknik kadro ile birlikte futbolcu ve de taraftarı kutluyorum. İyi haftalar.
 
ÖZEL NOT: Yusuf yazıcı ile yazdıklarıma gelen Çaykaralı olduğu için bu denli destekliyorsun eleştirilerini artık önemsemiyorum. Çok iyi bilirim ki her işte özellikle günümüz Türkiye’sinde kayırmacılık ve de torpil olur ancak futbolda torpil futbolcunun sadece kendisidir. Zira on binlerin gözleri önünde cereyan eden bir olayda torpille kimse kimseyi eğer yeteneği yoksa o sahada tutamaz. Şimdi de Castillo ile haftalardır söylediklerimi tekrar etmek istiyorum. O da bu çocuk fizik sorununu giderip futbol bilgisini artırıp bir de takım için oynamaya başlarsa takım olarak bizi bir gömlek daha ileri taşır diye düşünüyorum. Görev hocanın elbet.