Yeni Şamil Ekinci’ler Neden Çıkartamıyoruz?
 
Trabzonspor, son yıllarda öyle ayrıştı ki adeta parçalarına bölündü.
Oysa Özkan Sümer’in de dediği gibi, ‘Trabzonspor tüm parçalarına muhtaçtır.’
Bunu iyi analiz etmek gerekiyor.
Trabzonspor’un bütünlüğe ve doğru bilgiye ihtiyacı var.
Doğru insan, doğru imkan ve doğru ortam mutlaka yakalanmalı.
Nereye geleceğim.
Gazeteci yazar sevgili Cevat Ocak’ın Efsane Başkan Şamil Ekinci için yazdığı kitabı bir solukta, sanki o günleri yaşıyormuşçasına okudum.
Buradan Cevat Ocak’a bir kez daha teşekkür ediyorum.
2010-2011 şampiyonluğu hariç, yaş itibari ile ilk şampiyonluk yıllarını haliyle hatırlamıyorum.
1983-84 şampiyonluğu hayal-meyal işte.
Cevat Ocak bu kitabıyla geleceğin Trabzonsporlularına da unutulmayacak, o günü yaşayacağı bir eser bıraktı. 
Camia olarak neden yeni Şamil Ekinciler çıkartamıyoruz?
Yada Ahmet Suat Özyazıcı’lar, Özkan Sümer’ler, Şenol Güneş’ler, Ali Kemal Denizci’ler, Dozer Cemil’ler, Serdar Bali’ler, Galip Değerli’ler, Hüseyin Tok’lar, Kadir Özcan’lar gibi…
Başta da yazdığım gibi. Trabzonspor parçalarına bölünmüş, bir türlü toparlanamıyor.
Şamil Ekinci’nin 5 dönem başkanlık yaptığı yıllarda da kongre zamanları çeşitli entrikaların, kavgaların, iftiraların havada uçuştuğunu okuduk.
Ancak o dönem kulübe, takıma sımsıkı bir bağlılık vardı.
Çıkar için takımın peşinden koşulmuyordu.
Şimdi öyle mi?
İşin içine para girdi, mertlik bozuldu.
Şamil Ekinci, Trabzonspor'da görev yaptığı süre zarfında Trabzonspor ile dört lig şampiyonluğu, iki Türkiye Kupası, dört Cumhurbaşkanlığı Kupası ve bir Başbakanlık Kupası kazandı.
Beş yılda kazanılan bu kadar başarıdan sonra haklı olarak ‘efsane’ diye anılmaya başladı.
Yeni şampiyonlukların yaşanması adına ‘Öze dönüş’ hareketinin savunucularından oldu.
Trabzonspor efsanesi Trabzonlu futbolcularla yazılmıştı, yine Trabzonlu futbolcularla yeni tarihlerin yazılabileceğini hep söyledi.
Ne yazık ki son yıllarda ‘Öze dönüş’ harekitini bir türlü başaramadık.
Ne diyelim, yeni efsaneler yaratmak dileğiyle…
 
Kadro Mühendisliği
 
Yeni bir transfer döneminin içindeyiz.
Yine birçok oyuncu gündemde.
Muharrem Usta başkanlığındaki yönetim bir yıllarını doldurdu.
Üçüncü transfer dönemini yaşıyorlar.
Geçtiğimiz sezon devre arasında büyük uğraşlar verilerek, milyon euro’lar harcanarak transfer edilen Muhammet Demir ile Güray Vural’ın şimdi gönderilmesi için uğraş veriliyor.
Hem zamana hem paraya yazık.
Sezon başında yapılan transferler de ortada.
35’lik Durica’nın dışında takıma katkı sağlayan olmadı.
İlk yarıda 16 maçta 12 gol atan bir takım için ikinci yarı transfer döneminde en önemli ihtiyaç belli; Çok kaliteli bir golcü.
Bir 10 numara ve sağ kanada da Fenerbahçe’deki Lens gibi bir oyuncu.
Ancak bugüne kadar yapılan transferler sağ ve sol beke.
Şimdi de gündemde bir stoper alınması var.
Mehmet Ekici’nin yerine Fenerbahçe’den Aatıf takası yapılıyor.
Ancak golcü konusunda büyük sıkıntı yaşanıyor.
Dame N’doye ile Suk’un gol kaçırma yarışlarına bu insanları mahkum etmeyin.
Demem o ki; Başkan Muharrem Usta, ballandıra ballandıra anlattığı ‘Kadro Mühendisliği’ konusunda sınıfta kaldı.
İkinci yarı için Akyazı Şenol Güneş Stadı’na geçilecek.
Gerçi orası halen daha muamma. TFF’den maç oynanması için gerekli izinlerin henüz alınamadığı bilgisi var.
Yeniden ayağa kalkma, taraftarları yeniden stada çekme adına, transferi de geçtim her şeyden önce samimiyete ihtiyaç var.
Şu anda yönetimin en büyük sorunu samimiyet.
Biraz daha samimi olunsa her şey yoluna girecek…
 
Yanal’ın Kredisi!
 
Trabzon gerçekten çok zor bir şehir. Bunda hemfikiriz.
Ama bir o kadar da kolay bir şehir.
Hani derler ya ‘Suyuna gideceksin’ diye.
‘Sabır’ kelimesini bu sezon yeni yeni öğreniyor!
Bugüne kadar nerede görülmüş bir teknik direktöre 16 maçta sabır gösterildiği!
Üstelik 16 maçta 18 puan toplamış, 12 gol atıp 20 gol yemiş bir takımın teknik direktörüne.
Üstelik, kupada Çorum Belediyespor’u zar zor elemiş, Gümüşhanespor’a mağlup olmuş, Kızılcabölükspor ile berabere kalmış bir takımın teknik direktörüne!
Ligde alınan 2-0’lık, 3-0’lık, 4-0’lık seri mağlubiyetlere değinmiyorum bile.
Trabzonspor gibi büyük bir kulüpte üçüncü kez teknik direktörlük yapmak herkese nasip olmaz.
Ersun Yanal’ın Sadri Şener döneminde kısmen başarılı olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak İbrahim Hacıosmanoğlu dönemi ve Muharrem Usta dönemlerinde tam bir kabus yaşattı camiaya.
Ersun Yanal’ın yerinde Trabzonlu teknik adam görevde olsaydı çoktan gönderilmişti.
Bugüne kadar camiadan hep ‘sabır’ istedin.
Artık camianın ‘sabır’ lafı duyacak sabrı yok bilesin.