Geçen hafta umut veren başlangıç başlığı ile yazdığım yazının bir bölümünde bu başlangıcın devamı genç çocuklara daha fazla süre tanıyarak onları kazanmak olmalıdır demiştim. Sadi hocanın gayreti ile taraftara tanıtılan bu gençlerden Yusuf Yazıcı süre alınca yetenekleri ile öne çıkarken diğerleri de başarılı olunca bu formayı giyecekleri konusunda moral buldular.
     
Sevgili okurlar dünkü maçta değişenlerle birlikte oynayan 28 futbolcuyu gözlemlemek amacı ile tarafsız bir gözle bakmaya çalışın, gözünüzün Yusuf’a takılıp kalacağına tanık olacaksınız. Böyle bir değer zorunluluktan değil bence öngörü ile keşfedilmeliydi. Ayrıca kulübün ekonomik olarak geldiği nokta itibari ile alt yapıdan yetişen gençlere öncelik vermek temel politikamız olması gerekmiyor muydu? İşin kolayına kaçarak sorunlarınızı transferle (keşke doğru transfer yapabilseniz) çözmeye çalışırsanız gelinen nokta sıfır başarı ve de 500 milyon borçtur. İşin daha da acı olan tarafı geçmiş başkanla birlikte altmışa yakın yapılan (ki çoğu dış transferdir) transferler içinde Yusuf’a eşdeğer bir futbolcunun alınamamış olmasıdır.
    
Sevgili okurlar Yusuf’u bu denli önemseyerek anlatmamın nedeni futbol yeteneklerinin yanında özellikle kendi alt yapımızdan yetişmiş olmasıdır. Zira ben kulübün kurtuluşunun yetiştireceğimiz futbolcularla mümkün olacağına inananlardanım. Kaldı ki Yusuf’un da henüz tamamlanması gereken birçok eksiği var. Örneğin fizik olarak henüz tam hazır değil, ayrıca çok koşarak her zaman takıma katkı verilmeyeceğini bilmesi lazım. Özellikle onun gibi futbolcuların topla buluştuklarında güçlü kalmaları çok önemlidir. Hele hele boş koşu yapmaktan zinhar kaçınması gerekir. Gerçi oyun içinde yapması gerekenleri hocası ona anlatacak oda süreçte öğrendikleri ile daha iyi seviyelere geleceğinden hiç şüphe duymuyorum. Tek sorun parayı gördüğünde şımarıp şımarmamasıdır. Zira futbol tarihi bu tip yetenekli ancak gördüğü para ile kendini kaybetmiş futbolcular ile doludur. Son olarak Yusuf için söyleyeceğim onun futbol adına sorumluluklarının dışında kendinden sora gelecek olan futbolcu kardeşlerine her yönü ile örnek olmaktır.
    
Alınan üç puana gelince, transfer edilen sağ ve de sol bekin belki çok kaliteli değiller ama müdafaa ve hücumda ki dengeli özellikleri ile takıma güç kattıkları bir gerçek. Hücum zaaflarımız aynen devam ediyor. Gelecek forvetin takıma güç katacağı muhakkak, ancak bu bizi nereye kadar taşır yaşayarak göreceğiz. Kaldı ki iki ve de üç alt liginden takım olan guruptan kupa adını çıkış mucizelere kaldığına göre tek amaç geleceğin iskeletini kurmaya çalışırken gençlere daha fazla süre tanımaya gayret etmek olmalıdır. Hani bir söz vardır salâvat bile kolaylığa bağlıdır. İşte biz de bu işleri daha rahat yapabilmek için puan ve de puanlara ihtiyacımız vardır. Bu anlamda alınan üç puan hem bu varyasyonlar için hem de takımın morali adına süper oldu. İyi haftalar.