Trabzonspor, sezonun finalini dört hafta önce Gençlerbirliği maçında yapmıştı.
Kalan maçlar formaliteden öteye geçmedi.
50.yıla Avrupasız giren Trabzonspor 51.yılı da Avrupa’dan mahrum geçirecek.
Ancak Fenerbahçe maçının önemi Avrupa’dan daha önemliydi.
Dile kolay, Fenerbahçe karşısında deplasmandaki son galibiyet 20 yıl önceydi. (23 Ağustos 1997)
Ne acadır ki Trabzonspor, 2010-11 sezonundan sonra Fenerbahçe’ye gol dahi atamamıştı.
Belki Trabzonspor, Fenerbahçe karşısında 20 yıllık galibiyet özlemine son veremedi ama gol atamama özlemini Bero ile sona erdirdi.
Bu da önemli bir ayrıntı.
Ersun Yanal, maçı kontrol etme, rakibe çok fazla pozisyon vermeme adına alışılmışın aksine dün akşam 4-1-4-1 sistemi ile takımı sahaya çıkardı.
Ancak Bordo-Mavili oyuncular bir türlü bu sisteme ayak uyduramadı.
Koskoca 45 dakika boşa gitti Trabzonspor adına.
İkinci yarıda Okay-Durica değişikliği ile Trabzonspor çok daha farklı bir kimliğe büründü.
Durica, Uğur’un yanına geçerken Medjani de Okay’ın görevini üstlendi.
Yusuf Yazıcı daha serbest oynarken ilk yarının en kötüsü Bero, ikinci yarının en iyilerinden biriydi.
Beraberlik golü Slovak oyuncudan geldi.
Yiğidi öldür hakkını ver misali, son haftalarda kötü performansından ötürü Bero’yu oldukça eleştirmiştik.
Şimdi övgüyü de hak etti.
Ancak tek maçlık performans da yanıltıcı olmasın.
Slovak oyuncunun süreklilik göstermesi gerekiyor.
Onur’un hatası pahalıya patlıyordu.
Yediği golde yaşadığı sakatlığın da etkisinin büyük olduğunu gördük.
İkinci yarıda görev alan Esteban da Fener’in iki net pozisyonunda gole izin vermedi.
Sow’un attığı golde iki metrelik ofsaytı yardımcı hakem Ekrem Kan nasıl görmez? Anlam vermek mümkün değil.
Maçın hakemi Ali Palabıyık da zaman zaman kartlarda standardı tutturamadı.