Nasıl bir çocukluk geçirdin? Aileni tanıyabilir miyiz? Senin dışında başka futbolcu var mı?
 
Babam emekli, annem ise ev hanımı. Üç ablam var. Akrabalar arasında benim dışımda futbol oynayan kimse olmadı. Futbola ilgim doğar doğmaz başladı. Tüm zamanımı mahalle aralarında arkadaşlarımla maç yaparak geçiriyordum. Ailem de futbola olan ilgimi hep destekledi, oynamam için teşvik etti. İlk zamanlar sadece okul takımlarında oynadım. Sonrasında ise mahallemin takımı olan Yenimahallespor’da kariyerime başladım. 
 
Amatör ligde takımın Yenimahallespor’un kapanmasının ardından futbolu bırakma kararı alıp bir yıl ara verdikten sonra yeniden başladığın futbolda 2011 yılında Trabzonspor altyapısına seçilmişsin. O süreçten bahseder misin?
 
Yenimahallespor’da geçirdiğim 3-4 yılın ardından kulübün ekonomik durumu kötü gitmeye başladı ve bir süre sonra kapandı. İlk zamanlar tek başıma antrenman yapmaya devam ettim ama kulüp olmayınca futbolu bırakmaya karar verdim. Artık tek düşüncem okulda başarılı olmaktı. Sonrasında babamın Yalıspor’da yöneticilik yapan arkadaşının yönlendirmesiyle bu kulüpte tekrar futbol oynadım. Burada forvet olarak başarılı dört yıl geçirdim. Bu formum Trabzonspor yetkililerinin dikkatini çekti. Beğenilince Trabzonspor altyapısına dahil oldum. Altyapıya geçtiğimde 18 yaşındaydım. O dönem forvet hattımız iyiydi. Hocalarım beni orta sahada oynatmaya başladılar. 
 
Trabzonspor altyapısındaki eğitim sürecini bize anlatır mısın?
 
O dönem de şimdiki gibi altyapının başında Hamit Cihan vardı. Takımımız ve aldığımız futbol eğitimi çok üst düzeydeydi. A takımların uyguladığı metotlarla antrenman yapıyorduk. Yaptığımız antrenmanların kalitesi çok işime yaradı. O zamana kadar düzgün çalışmadığımı anlamış oldum. Futbolun yanı sıra başta matematik olmak üzere özel dersler alıyorduk. Altyapımız için ders notları çok önemliydi. Yaptığımız toplantılarda hocalarımız okulun önemine vurgu yaparak, futboldan daha önemli olduğunu söylüyorlardı. Bu yönlendirmelerle Karadeniz Teknik Üniversitesi Beden Eğitimi ve Spor Yüksekokulu’nda okumaya başladım. Ancak maç ve antrenman yoğunluğundan dolayı yeteri kadar zaman ayıramıyorum, fakat eninde sonunda mutlaka diplomamı alacağım.
 
1461 Trabzon, Ümraniyespor, Altınordu ve Adana Demirspor’da forma giydikten sonra geçtiğimiz sezon yeniden Trabzonspor’a döndün. Geçtiğimiz sezon başında bu kadar başarılı olacağını düşünüyor muydun?
 
Kesinlikle öyle bir düşüncem yoktu. Altyapı sonrası 1461 Trabzon’a gitmiştim. Orada hiç oynamadan da Ümraniyespor’a kiralandım. Sonra tekrar 1461 Trabzon’a döndüm ve İkinci Lig’de şampiyonluk yaşadım. Ardından Birinci Lig’de de çok iyi bir performans sergiledim. O dönem Trabzonspor kadrosuna davet edileceğim yönünde haberler çıkmıştı. Bu haberler beni çok heyecanlandırsa da davet edilmedim. Sonrasında Altınordu ve Adana Demirspor’a gittim. Artık Trabzonspor kadrosuna davet edileceğim yönünde umudum kalmamış gibiydi. Çünkü yaşım da belli bir noktaya gelmişti. Bu duygular içindeyken geçen sezon başında kampa çağrıldım. Bu haber sonrası çok heyecanlanmıştım. Bana bu şansı tanıyan yönetim ve teknik ekibimize teşekkür etmek istiyorum. Kampa katıldığımda elimden gelen her şeyi ortaya koymaya ve iyi çalışmaya özen gösterdim. Yine başka bir takıma gideceğimi bekliyordum. Ardından yaşanan birçok gelişme sonrası takımda kaldım ve yakaladığım şansı iyi değerlendirdim. Gelinen noktada çok mutlu olduğumu söylemeliyim.  

Geçtiğimiz sezon itibarıyla Trabzonspor’un bir ‘kolej takımı’ görüntüsü çizdiği söyleniyor. ‘Kolej takımı’ olmak ne demek? Sen dışarıdan ve içeriden baktığında takımdaki havayı nasıl değerlendiriyorsun?
 
Takımımıza detaylı bir şekilde baktığımızda yerli yabancı, genç deneyimli ayırmaksızın herkesin iş ahlakının üst düzeyde olduğunu görürüz. Herkes birbirini destekliyor ve daha iyi olması için uğraş veriyor. Hiçbir kulüpte olmayan bir aile ortamına sahibiz. Hatta takıma geldiğimde oyuncuların kariyerlerine de bakıp egolu olabileceklerini düşünmüştüm, ama hiç öyle bir durumla karşılaşmadım. Geçen sezon başarımızın anahtarı sevgi ve saygıydı. Aynı durum bu sezon da devam ediyor.
 
Takım olarak hedefleriniz neler?
 
Geçen sezon ortaya koyduğumuz performans sonrası taraftarlarımızın bizden beklentilerinin yüksek olması normal. Oyuncular olarak beklentileri biliyor ve karşılamak için çok çalışıyoruz. Amacımız geçen sezondan daha iyi bir performans ortaya koymak. Avrupa’da, ligde ve kupada en iyi yerlere gelmeye çalışacağız. Hedefimiz bu.
 
Bu sezona efsane futbolcumuz Cemil Usta’nın adı verildi. Herkesin kalbinde ayrı bir yeri olan, müstesna karakterlerden Dozer Cemil ile ilgili neler söylersin? Sizde ayrı bir motivasyon oluşturuyor mu bu durum?
 
Kesinlikle oluşturuyor. Biz büyüklerimizden onların hikayelerini dinleyerek büyüdük. Gerçek manada efsane bir isim. Kulübün bu noktalara ulaşmasında çok büyük emeği olan kişilerden bir tanesi. Cemil Usta’nın isminin lige verilmesini isteyenlerden biriydim. Şimdi beklentimiz gerçekleşti ve bu bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu. Bu sezon bizim için ayrı ve ekstra önemli bir sezon. 
 
Bölgende çok önemli oyuncular olmasına rağmen formayı aldığını görüyoruz. Bu konuda ve altyapıdaki oyuncu kalitesi için neler söylersin?
 
Benden önce bunu başaran birçok oyuncu var. Altyapımızdan her zaman iyi oyuncular çıkıyor. Geçen sezon ilk devre hiç süre alamamıştım, hatta ayrılmak gibi bir durumum da vardı. Ancak elime geçen fırsatı iyi değerlendirdiğimi düşünüyorum. Hırslı bir yapıya sahibim. Karakterim böyle. Asla vazgeçmem ve teslim olmam. Çok çalıştım ve karşılığını aldım. İnşallah böyle devam eder.
 
Ünal Karaman’ı bugüne kadar çalıştığın teknik adamlardan ayıran en belirleyici özellikleri neler?
 
Hocamız çok hırslı. Bence en büyük farkı bu. Hiçbir şeyle yetinmeyen, galibiyet alsak bile eksiklerimizi dile getiren bir teknik adam. Teknik ekip ve oyuncu grubu duruma aynı gözle bakıyor diyebilirim. Hepimiz her zaman daha fazla başarı istiyoruz.
 
Takım arkadaşların arasında yetenekleri ya da profesyonelce yaşamasıyla seni en çok etkileyen kim oldu?
 
Yetenek anlamında Abdülkadir Ömür. Çok özel bir oyuncu. Profesyonel yaşantı anlamında ise Pereira’yı söyleyebilirim. İnanılmaz bir oyuncu.
 
Bundan sonraki hedeflerin neler? Futbol kariyerinde neler bekliyorsun?
 
Benim en büyük hedefim Trabzonspor’da oynamaktı. Bu hedefime ulaştım. Şimdi bu forma altında büyük başarılar yaşamak istiyorum. Bu başarıları elde ettikten sonra da Avrupa’ya gitmeyi düşünüyorum elbette. Zaten bu formaya geç kavuştum, çabuk ayrılamam. Ayrıca milli takım hayalim devam ediyor.
 
Biraz da sosyal hayattan bahsedelim... İnatçısın, mücadelecisin, zeki ve esprili de bir yönün var. Trabzon şehrinin karakteristik özelliklerini taşıyorsun diyebiliriz. Biz dışarıdan bakınca böyle görüyoruz, sen Abdulkadir Parmak’ı nasıl tanımlarsın?
 
Ben has Trabzonluyum. Çocukluğunu taraftar gruplarıyla maçlara giderek geçiren biriyim. Her Trabzonlu gibi futbolla yatıp futbolla kalkıyordum. Evim de Hüseyin Avni Aker Stadı’nın yanındaydı. Gelinen noktada yine aynı kişiyim ve beni ben yapan bu özelliklerimi asla kaybetmek istemiyorum. 
 
Sanat anlamında senin bir yeteneğin var mı?
 
Oyunculuk anlamında bir yeteneğim var. Küçükken birkaç tiyatro onunda rol almıştım. Çok da keyifliydi. Futbol olmasaydı belki de böyle bir şey düşünebilirdim.
 
Futbola başladığında idolün kimdi? Bu oyuncuyu kendine idol olarak seçmenin nedeni neydi? Hangi özelliklerine hayranlık duyuyordun?
 
Küçükken tüm Trabzonlu çocuklar gibi Gökdeniz Karadeniz hayranıydım. Hepimizin idolü oydu. Yabancı oyunculardan Brezilyalı Ronaldo’yu çok seviyordum. Büyüyünce ve futbolun içine girince Iniesta ve Modric’i büyük bir zevkle takip etmeye başladım.
 
Şehirde insanların arasına karıştığında neler yaşıyorsun? Başından geçen ilginç bir olay veya olaylar var mı?
 
Şehirde insanlar beni tamamen kendilerinden biri olarak görüyor. Özellikle takımda düzenli olarak forma giymeye başladıktan sonra insanların ilgisi oldukça arttı. Dışarıya çıktığımda herkesle uzun süredir tanışıyormuşuz gibi sohbet ediyoruz. Hatta genelde Trabzon şivesiyle iletişim kuruyorum. Bu durum çok hoşuma gidiyor. Ayrıca sosyal medyadaki kısa videomuzdan sonra taraftarlarımız da bana aynısını yapıyor. Arabayı durdurup fiyatını soruyorlar, forma istiyorlar. Komik diyaloglar ortaya çıkıyor. Mümkün olduğunca isteklerini yerine getirmeye çalışıyorum. Çünkü bir zamanlar ben de onlar gibiydim.
 
Trabzon’un farklarından birisi de kazanılan maçların ardından kolbastı oynanması. O anlarda tribünle aranızda nasıl bir duygu akışı oluyor?
 
Kolbastıyı hem biz hem de taraftarlarımız çok seviyor. Bu oyun esnasında bir bütün olarak büyük keyif alıyoruz. Takım ve taraftar bütünlüğü için çok önemli olduğunu düşünüyorum. İnşallah her maç sonrası oynarız.
 
Taraftarlarımız ve oluşturdukları atmosferlerle ilgili neler söylersin?
 
Taraftarlarımız olağanüstü. Oluşturdukları atmosfer de aynı şekilde. Hatta taraftarlarımızın önünde kolay kolay kimsenin bize üstünlük kurabileceğini düşünmüyorum. İlla kötü oynayabileceğimiz, puan kaybedeceğimiz maçlar olacaktır ama taraftarlarımız sayesinde bu çok zor bir ihtimal olarak karşımıza çıkıyor. 
 
Bu yıl takımımızda 61 numaralı formayı giyiyorsun. Neler hissediyorsun, 61 numaranın senin için önemi nedir?
 
Gökdeniz Karadeniz sonrası bu formayı giymek benim için hayaldi. Küçükken kendimi hep Gökdeniz gibi 61 numaralı forma içinde hayal ediyordum. O şekilde mahalle aralarında top oynuyordum. Bunu Trabzon’da çocuk olan hemen hemen her çocuk hayal etmiştir. Bu numarayı almamda katkısı olan herkese teşekkür ederim. Amacım bu özel numarayı en iyi şekilde taşımak ve en güzel şekilde temsil etmek.
 
Tribünden gelen biri olarak Trabzonspor taraftarlarını diğerlerinden ayıran özellikler sana göre nedir?
 
En büyük fark; tutku. Galip geldiğimiz bir maç sonrası şehrin genel olarak mutlu olduğunu biliyorum. Ben de okula mutlu bir şekilde giderdim.
 
Şampiyonluk beklentisi üzerinizde baskı oluşturuyor mu?
 
Benim üzerimde bir baskı oluşturmuyor. Biz takım olarak iyi futbol oynamaya çalışıyoruz. İşler böyle devam ederse şampiyonluk neden olmasın?
 
A Milli takımla ilgili hedefin var?
 
Milli formayı giymek herkese nasip olmuyor, ama inşallah bana nasip olur. Geçen sezon iyi performans gösterdiğimi düşünüyorum. Bu performansı bu yıl da göstermeye devam edersem neden olmasın. İnşallah olur.
 
Kitap okur musun?
 
Çok okurum. Ayda en az bir iki kitap okurum. Genellikle otobiyografi ve polisiye roman türlerini tercih ediyorum. Kitap okumak beni büyük ölçüde rahatlatıyor ve zevk veriyor.
Editör: TE Bilisim