Bu başlığı sadece Ankaragücü’nü yendiğimiz için koymadım.
Geçen yıl takımı sırtlayan futbolculardan ilk ikisi Yusuf satıldı, Abdülkadir Ömür sezonu kapattı.
Ekuban hala takıma dönemedi. Rodallega Denizlispor’a transfer oldu.
Bir tek menisküs ameliyatı olduğu halde dönebilen Yusuf Sarı oldu.
Obi Mikel geldiğinden beri ilk kez 90 dakikayı tamamladığı halde ancak yüzde kırkı ile oynuyor. Sturridge hala muamma görüntüsünü koruyor. Ne yapacağı konusunda kalitesine rağmen hiç güven vermiyor.
Diğer yeni transferlerden Fernandes hiç katkı yapmazken Campi takıma yeni yeni ısınmaya başladı.
Ana hatları ile yukarıda yazmaya çalıştığım bu yoksunluk içinde eldeki olanaklar ve de alt yapıdan gelen gençler ile hamur yaparak verilen mücadelede nazarlık bir durum değil de nedir?
Takım olma ruhunu, dayanışmayı, birbiri için oynama özelliğini sağlayan başta Başkan ve yönetim ile birlikte Ünal hocayı gönülden kutlamak isterim.
Bu arada hakemlerin katliamına rağmen bu duruma gelmiş olmamızın önemi de unutulmamalıdır.
Sevgili okurlar bu takım görüntüsü efsanelerin oynadığı dönemi hatırlatıyor.
O dönem takımın yüzde 100’ bazen de yüzde 98’i Trabzonlu idi, bu gün ise yarısı yabancı olmasına rağmen bu havayı tutturmak daha da bir anlam ifade ediyor.
Bu durum bile nazar almamız için önemli bir nedendir.
Zira hepimiz çok iyi biliriz ki yabancıların büyük bir çoğunluğu buraya para kazanmaya geliyor.
Maça gelirsek; Santra ile birlikte oyuna iyi başlayan taraftık.
Erken gelen gol moralimizi tavan yaptırdı. Kırmızı kart ile on kişi kalan rakibin artık yapabileceği bir şey kalmamıştı.
Ancak şunu söylesem hiç de abartı yapmış olmam.
Biz bu takımı 11’e 11 yine de rahat yenerdik.
Sonuçta çok kritik denebilecek bir haftayı üç puanla kapatarak Galatasaray maçına büyük bir moralle çıkmış olacağız.
O maçı da üç puanla kapatmamız halinde geri kalan maçlar dikkate alındığında ilk yarıyı çok iyi bir yerde bitirmemiz mümkün olacak.
Federasyon ve hakemlerin hışmına tekrar uğramazsak o yıl bu yıl neden olmasın.
İyi haftalar.