Tabancam Doli Mermi Adam Boyle Eder Mi?

 Basın olarak;
Her gün kurşunlama,
Yaralama,
Her gün cinayet haberleriyle çıkıyoruz.
*
Anlaşılıyor ki, bu şehrin asabı bozuldu.
Bu şehrin sevgisi bitti.
Saygısı azaldı birbirine bu şehrin.
*
Umutsuz bir yaşama mahkum olmaktansa,
Vurdu / kırdılar mahkum olurum, diyen bir duruş oluştu ve  adam gözünün yaşına bakmadan indiriyor horozu.
*
Bu problemler,
"Polis yakalasın hakim içeri tıksın" anlayışıyla olacak bir iş değildir.
Bu büyük bir sorundur ve buna acilen ve etraflıca eğilmek lazımdır.
*
Semt semt,
Ev ev,
Adam dama markaj yapmak lazım.
Oturup dinlemek, anlamak ve anlatmak lazım.
Sonra, mutlaka bir çözüm bulmak lazım.
*
Sanırım en önemli sorun da istihdamdır.
*
Genç adamın işi olmalı.
İşi olan adamın sevgilisi ve evlenme hayali olur.
Evlenen adam sorumluluk taşır.
Eşinin çocuklarının sorumluluğunu taşır.
*
Taşır ve olaylara daha sabırlı ve makul bakar.
Yoksa kaybedecek bir şeyi olmayan insanların oluşturacakları kaotik ortam kentin her türlü belası olacaktır.
*
Böyle bir kentte turizm olmaz.
Yatırım olmaz.
Huzur olmaz.
Böyle bir kentten ancak kaçan kurtulur.
*
Bu itibarla Sayın Validen ve büyük küçük tüm belediye başkanlarından ve etkili/ yetkili kimler var ise,
maddi manevi yardım etmelidirler...
*
Çünkü bu çocuklar bizim.
Çünkü gidişat iyi değil.

ATAMA BEKLİYORUZ!

Tıbbı dokümantasyon ve sekreterlik ön lisans mezunları çok dertli.
"Devletimiz bizi mezun etti ama atamamızı yapmıyor.
Bizlerin yerine 2 aylık uydur/kaydır kurslarla personel çalıştırıyorlar.
Sağlık konusunda devrim yapan iktidarın bu idare -i maslahatçı tavrı doğrusu yakışmıyor.
*
Yeni Türkiye imajına yakışmıyor.
*
Evet, hemşire ve ebelik mezunu arkadaşlarımız 65 ve üzeri puanlarla atanabilirken, bizim bölüm mezunları ise 85 puanla zor atanıyorlar.
*
Oysa bizler de çalışmak ekonomiye katkı vermek istiyoruz.
Bizler evde oturmak için okumadık.
*
Yılda 600 çıvarında tıbbı dokümantasyon ve sekreterlik mezunları alınırken, atama bekleyen 700 bin çıvarında birikim var.
*
Devletimizden istediğimiz sesimizi duysun ve bizlerin atanması konusunda hassasiyet göstersin."
İşte böyle diyor bu gençler.
Hani haksız da değiller.

TERLİK

Ülkemizde yasaklanan unsurlara şöyle bir göz atacak olursak,
Ateşli silahlar,
Patlayıcı maddeler,
Saldırı ve savunmada kullanılmak üzere yapılmış her türlü kesici,
delici veya
bereleyici alet,
Saldırı ve savunma amacıyla yapılmış olmasa bile fiilen saldırı ve savunmada kullanılmaya elverişli diğer şeyler,
Yakıcı,
Aşındırıcı,
Yaralayıcı,
Boğucu,
Zehirleyici,
Sürekli hastalığa yol açıcı nükleer,
Radyoaktif,
Kimyasal,
Biyolojik maddeler’ şeklinde sayılmıştır.
*
Ancak yetmedi,
Buna  eşek kadar oğluna bir annenin fırlattığı plastik terlik de  aynı şekilde silahtan sayılmış olması nedeniyle annenin yargılanması söz konusudur.
*
Tabi bu durum hukukun trajikomik hallerindendir.
Öyle ya bildiğimiz plastik terlik silahtan sayılıyor.
Niye yaralayıcı özelliği varmış.
Güler misin ağlar mısın?
*
Ancak o anneye  diyeceğim o ki,
O senin evlat deve kadar olmuş ama maalesef adam değilmiş.
Ki, onu sen doğurdun.
Baktın büyüttün.
Haklı ya da haksız ona terlik fırlattın, ve o da seni dava ediyor öyle mi?
Yazıklar olsun...

KİM KİMDİR BELLİ DEĞİL

Etrafımızda pek çok kimse şu veya bu nedenle içeri tıkılmış.
Kahvelerde, 
Hanım sohbetlerinde, 
“Duydun mu? 
Falancayı da almışlar.”
“Biliyor musun filancayı da tutuklamışlar”
Gibisinden sohbete konu mevzular dönmektedir.
*
Ama gerçekten de öyle.
Tabi bu tür gelişmeler insanı ürkütüyor..
*
Düşünüyorum da,
Meğer bu ülkenin içeride ve dışarıda  ne çok düşmanı varmış; 
İnsan küçük dilini yutacak gibi oluyor.
*
Bu arada pek çok insan da bilmeden bu kimselerle, az ya da çok diyalogları olmuş veya olmaya hala da devam ediyor.
Çünkü adamlar kendini iyi saklıyor.
Kendini saklamanın eğitimini almış bunlar.
*
Ancak asıl sorun, niçin birey olamıyoruz?
Neden bir kitlenin vagonu olmaya böylesine körü körüne talip oluyoruz?
Dedim ya üstelik tanımadan bilmeden.
*
Hal böyle olunca;
Kim canlı bomba?
Kim sapık?
Kim Cumhuriyet düşmanı?
Kim muhbir?
Kim FETÖ’cü?
Kim kirli?
Kim temiz?
Kim fetbaz?
Gel de çık işin içinden...

GÖR ARTIK, GÖRMEZ!

Diyanet işleri başkanı Muhterem Mehmet Görmez.
Fetullah Gülen'den ötürü "İslam adına tüm dünyaya  özür borcumuz var" demiş.
*
Sayın Görmez,
Siz önce Türk Milletinden özür dileyin.
Bu insan İslam adına kabak gibi büyürken,
Sizin bıraktığınız boşlukta devleşti.
*
Allah aşkına sık sık yazıyorum,
Neden üzerinize almıyorsunuz?
Diyanet varsa bu ne olduğu belirsizlerin ardındaki kalabalıklar neyin nesidir?
*
Bunlar sizin bilmediğiniz neyi biliyorlar?
Sizin öğretemediğiniz neyi öğretiyor?
Bu sizi hiç rahatsız etmiyor mu?
Hiç bir şey yapmayacak mısınız?
*
Yapa yapa camilerde spor mu yapacaksınız?
Yoksa camilerimizde tabure düzenine mi geçiyoruz.
Ya da son yıllarda cami içleri resimler görsellerle dolmaya başladı.
Bu gidişle  yakın gelecekte camilerde sergi mi açacaksınız.
Bunları mı yapmaya niyetlisiniz?
*
Sevgili Hocam!
Ne gerekiyorsa yapın ve bu millet,
Şu kimlikleri şüpheli cübbe ve kıldan başka mahareti olmayan istismarcıların eline düşmesin.
Yoksa diyorum işte,
Vebali sizindir.
Bedeli büyüktür.
*
İşte o kadar...

FIKRA

Adamın biri Karadenizli arkadaşına "eşek" demiş.
Karadenizli sormuş
Eşek olduğum için mi arkadaşınım;
Yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?