Taraf olmak birilerine göre alengirli olmak, kaypak ve yanar döner olmamaktır.
Yada taraf olmak, önceden kimin kazanacağını kestirebilmek ve ona göre pozisyon alıp anafordan beslenmektir.
*
Ancak dalavere mevzularında mahir olanlar, su altından saman yürütür, güçlünün has adamlığına sadakat ve liyakatten terfi ederler.
*
Bir de güzel "taraf"lar vardır.
O taraflardan olmak sakıncasızdır.
Ve herkes de olabilir.
Normalde hiç bir sıkıntı yaratmaz muhatabına.
Mesela kız tarafı olmak;
Avurtlu olmaktır,
Üstelik kız evi naz evi ya,
İyi de olur.
*
Erkek tarafı da fena değildir hani.
Sonunda kazanan taraftır.
Öyle ya acabalarla; yaslı gidilir,
Kız alınır şen gelinir...
*
Bir de tarafsız olmak vardır ki,
Allah muhafaza.
İşte onun sahibi de yoktur.
Onlar adeta lanetlidirler.
Ölseler umurlarında olmaz kimselerin.
*
Bu kimseler bir olayda, araya mı girdiler?
Bilin ki dara girdiler...
*
Ayırayım derken kim vurduya,
Gümbürtüye gittiler.
*
Tarafsız ya,
İlla ki bertaraf oldular,
Olacaklar...
Öyle "Ne sağcıyım ne solcu,
Futbolcuyum futbolcu" ayaklarına yatmak yoktur bu memleket-i alada.
*
Hoca Nasrettin akıllı adamdır.
Ama en büyük hatası adil ve tarafsız ve vicdanlı olmasıdır.
*
Bir gün bir adam komşusundan şikayet eder Hoca'ya...
Hoca Komşusunu iyice dinler ve ona sonunda,
"Haklısın" der.
*
Sonra kavgalı diğer komşu gelir Hoca'ya;
O da  anlatır da anlatır...
Hoca kıyamaz,
"Ona da bir güzel Haklısın" çeker.
*
Orada bulunan karısı dayanamaz ve çıkışır Hoca'ya.
"Yahu be adam birinci adam bu adamdan yakındı,
Ona haklısın dedin.
*
Sonra diğer komşusu geldi,
O da sana yakındı ona da "haklısın" dedin.
Bu nasıl iş böyle Hoca?" dediğinde,
Bizim hoca karısına baktı baktı,
"Yahu Hatun sen de haklısın" dedi.
İşte böylesi de var.
*
Taraf  olanlar...
Daha çok gücün yanında çöreklenen  avantacılardır.
Çünkü güçten yana olanın kaybettiği görülmez,
Ekseriya avurtludurlar.
Bu güç,
Paranın gücü ise aftos.
Nüfuzun gücü ise alay geçmektir.
*
Bu güç siyasetin gücü olduğunda afi kesmektir.
İşte bunu bilmek ve bunun yanında konuşlanmak üzüm yemek,
Atı alıp Üsküdar'ı geçmektir.
*
Bir de her tarafa yakın  olmak var ki,
Güvenilmez olmak,
Muhbir olmaktır.
*
Ayrıca saf değiştirmeler var.
Bunlar din değiştirmiş gibidirler.
Mahalle baskısına rahmet okutur yaşadıkları. 
Soldan sağa yaklaşanlara,
Anaforcu liboşlar" deniyor ve de çok kalıcı oluyor bu unvanları...
*
Sağdan sola dönenlere ise,
Mutlak bir isim takılmasa da,
Yine de aldıkları tepkiler sonucunda;
Canlarına ezan okunur ve bamya tarlasına dönerler.  
*
Sonuç olarak menfaatçilere tavsiyem,
Boğulacaksanız büyük gölde boğulun,
Cenazeniz kalabalık olur...

 LAFA BAK HİZAYA GEL!

Bildiğiniz gibi aslen Trabzonlu olan bir kadın,
İstanbul'da güya şort giymiş de,
Bunu gören bir sapık tahrik olmuş ve
kızı önce sözlü olarak taciz etmesinin ardından,
Otobüste herkesin önünde vurup yere serdi.
 
*
İşte o ahlaksız gencin babası,
Utanacağı yerde utanmaz bir şekilde,
Oğlunu savunarak,
"Yok mu o kızın ailesi.
Neden öyle giyiniyor?"
Şeklinde zırvalıyor...
*
Bu sözde baba olacak utanmaz adam.
Demek istiyor ki;
Herkes kızına/karısına sahip çıksın.
Sokağa bırakmasın.
Bizim oğlanın huyu böyle.
İştahı çekti mi affetmez.
*
Şimdi ben sana soruyorum:
Senin oğlun sapıksa,
Yok mudur onun annesi/babası?
Götürsenize  doktora.
Ne çabuk tahrik oluyormuş böyle.
Ayrıca tahrik olup elin kızını dövmek de neyin nesidir?
Bir de utanmadan açıklanan gerekçeye bak.
*
Şimdi sen tahrik oluyorsun diye vatandaş tarlasına bostan ekmesin mi?
Kabak dikmesin mi?
Sizi küstah cibilliyetsizler...
BarışBarış düşmanlıklardan arınmak, birlikte, kardeşçe, uyum içinde, sükûnetle yaşamaktır.
Kavgadan vazgeçmek, acıyı bal eylemektir.
*
Barış, silahı düşman görmektir.
Güven içinde, yarınından emin olarak geleceğe birlikte yürümektir.
Yaşanan kahredici kötülüklerden pişman olmak ve helalleşmektir.
*
Pilavdan dönmektir.
Kaşığı kırmaktır.
Kudururcasına yemek varken; barış, sabretmektir…
*
Barış, acıları unutmak, sevgiye tutunmaktır.
Bir ihtimal uğruna denemeye razı gelmektir.
Yani gölü mayalamaktır barış.
*
Kanı kanla yıkamamak.
Giden gitti, kalanlara sahip çıkmak.
Bağışlamaktır barış.
*
Lakin alıngandır da aynı zamanda.
Nezaket ister barış.
Kırılgandır, şefkat ister.
Yaralıdır, şifa ister.
Sevgi ister. Bakım ister.
İyi niyet, samimiyet ister barış...
*
Onun içindir ki, barışın bir yanı karışıktır.
Onun içindir ki barışın bir yanı hüzündür.
Onun içindir ki barışın bağrı yanık, derdi büyüktür aslında.
*
Onun için barış unutmayı sever; ne varsa unutulası...
"Olur, böyle vakalar" demeyi sever barış.
Barış değerlidir bu yüzden.
Bahalıdır bu yüzden barış.
*
Barış pahalıdır. Oğullar yaşasın, analar ağlamasın diye.
Savaş dağlara çıkmak, barış evinde yaşlanmaktır.
Huzur öfkeden güzel olduğu için yine de iyidir barış…
*
Ancak barış, konuşup konuşup gitmek değildir.
Barış olanları görüp yanıp yanıp tütmek değildir.
Ölümü gösterip, sıtmaya razı etmek değildir barış.
*
Barış bir türküdür, birlikte söylenen.
Özlenen güzellikler dünyasına birlikte yürümektir barış…
Ülküde bir, gönülde bir olmaktır barış.
*
Kedisinden vazgeçmeyen bar(Barzani)ye  değer vermek değildir barış...
Barış “kan emici Türkler” sözünü söyleyenleri alkışlamak değildir bir Diyarbakır akşamında.
Ve yine sırıtık ve oynak bir Reisin küfürlerini unutmak.
Yan yana oturmak, muhabbet kurmakta değildir barış.
Ve konuk değil, ev sahibi olmaktır  barış…
*
Samimiyetsiz, görgüsüzü ve gaddar yılışıklığı affetmek değildir barış.
Barış, bir ulustur...
Ulusta engin yürektir.
Yürekte ay ve yıldızdır.
Korkma o zaman, 
Sönmez bu şafaklarda al sancağın kardeşliği!

FIKRA

Temel tavukçuluk yapmaya karar vermiş ve şehirden 1000 ta tavuk almış köyüne gelmiş ve bunları bacaklarınden toprağa gömmüş ve  sulamış ancak 2 gün sonra bir bakmış tavukların hepsi ölmüş . Bu duruma çok kızan ve ne yapacağını bilemeyen Temel hemen Trabzon'daki ziraat odasına durumu anlatan bir yazı yazmış yazıda tavukları toprağa ayaklarından gömdüğünü ancak tavuklarının öldüğünü yazmış .  2 gün sonra Trabzondan yanıt gelmiş :  Yazdığınız mektup elimize ulaştı . Durumu anladık ancak daha iyi bir araştırma için lütfen topraktan örnek yollayınız ...

HIRSIZIN FERASETİ

Bir pasajda hırsızlık vakası olur.
10  iş yerinden 9'u soyulur.
Soyulmayan tek bir yer kalır.
Orası da kitapçıdır.
*
Polis sonunda hırsızı yakalar,
Hırsız,
"Memurbey,
Kitaba meraklı olsaydım okurdum.
Okusaydım adam olurdum.
Hırsız olmazdım herhalde" der ifadesinde.
*
Adam hırsız olmaya hırsız,
Ama sözleri de doğru yani ...