Dün TAKA Gazetesi Genel Müdürü Zihni Ağıman’la birlikt selin vurduğu bölgeye doğru yola çıktık.
Araklı’da vadiye girdiğimizde görüntü ürkütücü idi.
Kara dere sarı dere olmuş..
Araklı-Bayburt yolunun Çamlıktepe ayrımında hem Jandarma hem de Özel harekat nöbette.
Devlet Çamlıktepe’de,
TİSKİ’nin yöneticileri de bütün araç parkını bölgeye aktarmaya gayret için canla başka çalışma yapıyorlar.
İçişleri Bakanımız Süleyman Soylu ile birlikte Tarım Bakanı Pakdemirli ise afet bölgesinde.
CHP’nin İstanbul Milletvekili hemşehrimiz Akif Hamzaçebi Araklılıdır.
O da Ankara’dan gelmiş ve Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya ile birlikte bölgeye çıkmış, acılara ortak olmuş.
Hasar büyük. Evler yıkılmış ve selde gitmiş.
Burada bir düzeltme yapalım.
Selin sebebi HES patlaması değilmiş.
TİSKİ Genel Müdür Yardımcısı Yılmaz bey ile ayak üstü konuştum.
Bu yoğun su nasıl oluştu dedim,
Şunu söyledi: ‘İki vadide küçük akar sular var, o sular yağmurla yükseliyor  ve mahalleye yakın yerde birleşerek sele dönüşüyor ve böyle  bir afet yaşanıyor.’
Yağmurun önünde durulmaz.
Dün sabah Otel ve Kahveciler Odası Başkanı Halil İbrahim Şahinoğlu ziyaretime geldi.
Şahinoğlu ile 30 yıldır kentte STK ve seçimleri izleriz.
‘Yusuf  kardeşim bugün tarih ne?’ diye sordu.
‘19 Haziran’ dedim.
Peki 1990’da 50 vatandaşımızı kaybettiğimiz sel ne zaman olmuştu?
19 Haziran 1990’da dedim.
Nisan ve Mayıs yağmurları düşmemiş hava sıkışmış ve Haziran’da patlamıştı. Benzeri oldu. O gün Değirmendere ve Söğütlü dereleri taşmıştı.
O felaket beni de sıyırmıştı!
Gece Demirkırlarda Kuzey Haber Gazetesi’nin bir odasında yatıyorum.
Yoğun şimşekler çaktı.
Geç saatlerde uyudum, sabah uyandığımda küçük bir pencerem vardı oradan dışarıya baktım.
Kereste dükkanları yukarı Deliklitaş’ta idi, kütükler Demirkırların içinde yüzüyor. Ulusoy’un otobüsü altta park halinde. Su, Şoför mahalline kadar gelmiş.
Giriş katımızda altta hilal kuruyemiş, o tamamen su ile dolmuştu.
Değirmendere köprüsü çökmüş, yukarıdaki tarihi köprü ise duruyordu. Rahmetli Mehmet Tan Güneş Gazetesine ikisinin fotoğrafını koymuş ve ‘tarih ayakta!’ diye haberini yapmıştı.
Selda Ragıp Ağa ile birliket Akçabatta bir folklorcu kaybolmuş ve yıllarca aranmışlardı.
 Selden sonra çok tartıştık.
Duayenimiz Hikmet Aksoy ile birlikte Atilla Bölükbaşı Akçabatta bir sel kitabı da çıkarmışlardı.
O kitaptaki fotoğraflar konuşuyordu.
Doğru bizim coğrafyamız zor.
Zor ama coğrafyaya Allah ağaçlar vermiş.
İşte o ağaçları o bitki örtüsünü söküp atmaz isek her yere bir ev, bir apartman dikmez isek her yere çaylık yapmaz isek o zaman heyelanlar az olur.
Olsa bile önüne geleni sürükleyip götüremez.
Çamlıktepe selini de incelemk gerek.
İnceleyip önlemleri almak gerek.