Malum, 
Atatürk'ün milli mücadeleyi başlatmasının sembol tarihi,  
19 Mayıs 1919'dur. 
O tarihten günümüze tam yüz yıl geçti. 
Yüz yıl önce bu yorgun milletin bağrından,  
Bir yiğit çıktı. 
Bir kahraman vatan evladı çıktı. 
Bir dahi çıktı. 
Halkının desteğini arkasına almış,  
Bir lider çıktı... 

Çıkarttı üniformasını, 
Sadece Mustafa Kemal olarak yola çıktı. 
Dua almıştı, 
Yolu açıktı... 

Burada kolay olmadı aslında hiç bir şey. 
Gözü dönmüş düşmanlar vardı... 
Kanlı çeteler vardı... 
Yokluk ve umutsuzluklar vardı... 
Diz boyu çaresizlikler vardı... 
Ama o, 
İnanmıştı... 
Ve inandırmıştı tüm Türk milletini... 

Sonra, 
Padişah Vahdettin'in, 
Gülerek İngiliz Subayına verdiği Osmanlı'nın tapusunu,  
O geri aldı. 
O işgal edilmiş yurdunu bir uçtan bir uca geri aldı. 
Çünkü o, 
"Hattı müdafaa yoktur, 
Sathı müdafaa vardır." 

Sonrasında işte bu eşsiz vatanda bağımsız Türk devletini kurdu. 
Çağdaş,  
Demokrat,  
Modern Türk devletini kurdu. 

Medeni dünyadan yıllar önce,  
Türk kadınına seçme ve seçilme hakkını ilk o tanıdı. 
İnsanları birey yaptı. 
İnsan olmanın onurunu yaşattı. 
Öz güven aşıladı. 
"Bir Türk cihana bedeldir" dedi. 
"Ne mutlu  
Türküm  
Diyene"dedi. 
Yüksek karakterli bir millet oluşturdu. 

İşte o Atatürk etrafında,  
Samsun'da, 
Önceki gün milletçe unuttuk bütün kırgınlıklarımızı... 
İktidarıyla,  
Muhalefetiyle bir görsel sunduk Atatürk'e. 
Ve sonra, 
"Korkma, 
Sönmez bu şafaklarda  
Yüzen al sancak"  
Dedik. 
 
Görülüyor ki, 
O hala birleştirici, 
Ve o hala bir lider... 
Her şey için, 
Sana binlerce teşekkürler! 
İyi ki varsın Atatürk! 
 
OLMADI AKŞENER 

Siz bir cumhuriyet kadını olun. 
Her fırsat ve ortamda bunun sembol görünümünü yansıtın. 
Ama gel gör ki, 
19 Mayıs 2019 karesinde,  
O yüz yıllık kurtuluş hatırasının fotoğraf karesinde,  
Olma; 
Olmadı. 
*** 
“Yok efendim, 
Geç kalmışlar, 
Alelusul bir davetiye yollamışlar.” 
İster öyle, 
İster böyle olsun. 
Ama orada olmalıydınız. 
*** 
Yarın benzeri törenlere,  
Maksatlı olarak katılmayan liderlere  
Artık hiç bir söz söylemeye hakkınız,  
Kal ma dı. 
Ben den söylemesi, 
Olmadı. 
 
TRABZON'UN  KURTULUŞU  TURİZM

Bir şehir neden gezilir, 
Neden görülmek istenir? 

Tarihi mekanları varsa bir şehrin, 
O şehir gezilmek/görülmek istenir. 
Doğası güzelse,  
Karadeniz gibi, 
Gezilmek görülmek istenir. 

Otelleri varsa, 
Turistin beklediği konfor ve fiyatlar yönünden uygunsa, 
Çalışanları nezaketliyse, 
Yemekleri lezzetliyse, 
Müzeleri, müzik eğlence imkanları varsa, 
Denizden,  
Kumsaldan, 
İstifade edebiliyorsa, 
O şehir gezilir, 
O şehirde tabi ki de kalınır. 
Ve konaklanır o şehirde... 

Trabzon'umuzda bunların çoğu var. 
Tarihi değerleri var. 
Sümela'sı, 
Kızlar manastırı, 
Ayasofya'sı, 
Osmanlı köprüleri, 
Camileri, 
Su kemerleri. 
Yaylaları, 
Ahşap evleri. 
Türküleri, 
Kemençeleri 
Horonları, 
Saymakla bitmeyen güzellikleri var Trabzon'un. 
Ve Karadeniz'in. 

Gelen, 
Yine gelir. 
Daha da kalabalık gelir. 
Yeter ki, 
İlla da iki hata yapılmasın. 
Bir fahiş fiyat, 
Bir de nezaketsizlik yapılmasın. 

Turist, 
Para harcayan konuklardır. 
Ancak alıngandır turist. 
Bu işin bir tarafı, 

Küserse gelmez. 
Gider ve gelecekleri de, 
"Gitmeyin" diyerek engellerler. 

Zira, yapılan bir istatistikte, 
Memnun olmayan bir insan bunu 26 kişiye anlatır. 
Bu özellikle turizm için çok yıkıcı sonuçlar doğurur. 
Aman dikkat! 

FIKRA 

Yüzme bilmeyen bir turist denize düşmüştü.  
Suda çırpınırken can havliyle bağırıyordu.
Help! Help!
Yoldan geçen Temel onu gördü.  
Kızgın bir şekilde bağırdı:
Ula İngilizce öğreneceğine, yüzme öğrenseydin da!..