Transfer yasağı bir tarafa, Trabzonspor belki de tarihinin en sıkıntılı sürecini yaşıyor.
Kısıtlı kadroya bir de sakatlıklar eklenince içinden çıkılmaz bir hal aldı.
Bir tarafta 11’inde bir tane yerli oyuncusu bulunmayan Galatasaray, diğer tarafta ilk 11’inde alt yapıdan yetişen 4 oyuncusu ile sahaya çıkan Trabzonspor.
Kalesinde 17 yaşındaki Arda Akbulut.
Onca eksiğe ve ekonomik sıkıntıya rağmen dikkatimi çeken çok önemli bir konu var.
O da oyuncuların takıma bağlılığı.
Ayak parmağı kırık futbolcu antrenmana geliyor, maçta oynamak istiyor.
Üstelik oyuncular paralarını gecikmeli alırken oluyor bunlar.
Başkan Ahmet Ağaoğlu ile teknik direktör Ünal Karaman, oyunculara inanılmaz bir aidiyet duygusu aşılamışlar…
Bordo-Mavili oyuncular dün akşam yine harika mücadele etti.
Ama yine hakemler sahneye çıktı.
Bir başka eyyamcı Ümit Öztürk yine yaptı yapacağını.
Olmayan penaltıyı çalan Ümit Öztürk, VAR’a gitme ihtiyacı bile duymuyor.
Oysa ki pozisyonun öncesi net ofsayt ve penaltı da penaltı değil.
Sarı kartı bulunan Diagne’yi iki kez atamıyorsun.
Ülkemizde penaltılar, ‘fuck off’lar, sarı ve kırmızı kartlar iki ayrı kategoride değerlendirilir oldu;
Sizinkiler ve bizimkiler.
Ekuban’a ceza sahasında yapılan müdahale net penaltı.
Göstermelik olarak gidip izliyorsun ama yine Galatasaraylılığını gösteriyorsun.
Bu çocukların akıttıkları alın teri sana haram olsun Ümit Öztürk ve Bülent Yıldırım…
Türk futbolu bu zihniyetle bir adım ileriye gidemez.
Demirören ve Namoğlu, bir dakika bile o koltukta oturmayın artık.
Trabzonspor camiasının da artık bu katliama bir dur demesi gerekmiyor mu?