Dil ve beyin…
Bu hafta - ikisinin de tutarsız çalışması- sonucunda söylenen ve dikkatimi çeken demeçlerden bahsedeceğim.
Önce Trump!
Adam, bir yandan pişkin pişkin gülerek “dostum, arkadaşım” ifadelerini kullanarak şirinlik nuskası takmışçasına yol yaptı, bir yandan da 3000 tır silahı YPG’ye göndererek bizi belki de bu güne dek yaşanan en zor sürecin içine iterek Ortadoğu coğrafyasında şu ana kadar dökülen tüm kanların sebebi olan Siyonistan’ı kurma çalışmalarını hızlandırdı.
Bizim yalakalarda “ Vaaaavvv görüyor musunuz, Trump Cumhurbaşkanımızın omzuna dokundu, şöyle büyüğüz, böyle süperiz! “ diyerek lider yarıştırdı.
Bir kere de dürüst olun arkadaş!
…..
Eylem ve Söylem…
Malum İstanbul’da artık nefes alacak yer yok! Yer olmadığı gibi suyun karışacağı toprak’ta yok! Bu yüzden son 3 aydır Muson yağmurları yağıyormuşçasına korkuyoruz. Tüm bunlar yaşanırken Şehircilik Bakanı Mehmet Özhaseki “ Kimliksiz, sağlıksız şehirlere sahip olduk. Bu hangi medeniyete ait? ” diye demeç verince…
Aynen kendisine yazdım!
E pes bakanım.
İstanbul’da Bakırköy’den Yenikapı’ya kadar olan sahil şeridinde ki o yüksek binaları uzaylılar mı yaptı?
 …..
Mesela bir de Sayın Abdullah Gül örneğim var.
O da geçen gün, “ En iyi yatırım eğitime yapılandır.” Dedi.
Bende “ nasıl yani?” dedim.
Çünkü Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde yurt dışında kendisinin bizzat açılışını yaptığı 100 okul FETÖ’den dolayı kapatıldı. Tam 100 okul!
Bence lütfen artık eğitim konusunda açıklama yapmasın.
Zira bu işten anlamıyor!
…..
Güzel ülkemiz dışarıda ve içeride var olan düşmanlarla canhıraş mücadele ederken,” Saçı Açık Kadınlar “ olarak bu hafta da kötü kalplilerden nasibimizi aldık çok şükür! (SAK adını verdiğim bir dernek mi kursam acaba? Fena da fikir değil aslında)
Geçen hafta, Emine Merve Akyüz adlı hemcinsimiz biz SAK’ları ( Saçı Açık Kadınlar)  “ kabuğu soyulmuş domatese “ benzeterek kimsenin bizi almak istemeyeceğini söylemişti…
Bu hafta da Gölcük müftüsü Mehmet Yazıcı, biz SAK’ları “ ambalajı açık teşhir ürünlerine “ benzeterek ve hep yarı fiyatına satıldığımızı iddia etti.
Ha bir de Suudi Arabistan da bir arkadaş var. O neyse ki örtülü örtüsüz hiç birimizi ayırmadan direk lafı sokmuş!
Biz kadınlar dünyaya gelirken yarım beyinle geliyormuşuz. Alış-verişe çıktığımızda da o beynin çeyreğini de kaybederek iyice kıt akıla dönüyormuşuz.
Gülsem mi? Ağlasam mı? Bilemedim.
Velhasıl sürekli tezgâhta bir sebze-meyve-obje durumundayız.
Tam 14 asırdır aklında, fikrinde kadından başka hiçbir şey olmayan bu yobazları, bende HIYAR’A benzeterek Allah’a havale ediyorum.
Bir de sinirlerimizi gerim gerim gerip zıplatan,saç baş yolduran  TRABZONSPOR’un son halini yazacaktım, ama yerim yok!
Siz anladınız zaten…