Önceki gün Amerikan Başkanı,
Sayın Trupla çok önemli bir görüme yaptım.
 
Evet,
O sarışın,
Marka saçlı haldur/huldur tavırlarıyla dünyanın tanıdığı Trump'la görüştüm.
 
Hiç lafı gevelemeden doğrudan sordum aklıma gelen her şeyi.
"Senin Türkiye ile derdin ne" dedim.
Benim Türkiye ile derdim yok.
Benim Türkiye ile derdim olsa ben giderim dert biter.
Ama öyle olmuyor;
Amerika'nın sizinle derdi var.
E, bizde seçilince
Amerika'nın menfaatleri için bi şeyler yapıyoruz haliyle.
 
Yahu sana bir şey söylim mi?
Delikanlı gibi...
 
"Tabi,
lütfen;Sayın Trump."
Dedim.
 
"Yahu bizim sizinle dostluk falan mevzuları var ya,
Hikayedir bunlar...
Bizim dostumuz sadece menfaatlerdir.
Hani siz kuzuyu seversini ya."
 
"Evet" dedim.
Ama canınız et çektiğinde o sevdiğiniz kuzuyu keser yersiniz, dimi."
 
Yine "Evet" dedim.
İşte bizde sizi o kuzu misali seviyoruz.
Anladın?"
 
Adam ya sarhoş na da kafayı yedi.
Konuşmaları tam gaz ediyor...
Bu kullanma mevzuu,
Sizin sonunuz olsa da bizim için fark etmez.
Yani bizim için küçük ülkeler birer kuzudur.
Sırası gelince keser yariz,
İşte o kadar!"
 
"Biz küçük ülke değiliz Tramp efendi" dedim.
"Değisiniz ama biz sizi küçültmeye çalışıyoruz...
Ama siz bu durumu pek fark edemediniz gitti.
Ancak şimdiler de bi uyanış var gibi" dedi.
 
"Evet, şimdilerde bi uyanış var gibi.
Lakin eskiden de sizin iyi bir pabuç olmadığınızı biliyorduk da,
Söylemeye çekiniyorduk" Dedim.
 
Tabi,
Biz okşarken de severken de önemli mesajlar veririz.
Yani
Benimle ol
Benim için öl.
*
"Çok acımasızsınız ve kahpesiniz" dedim.
 
Evet,
Acımasızız, huyumuz kurusun.
Kaldı ki,
Acırsak acınacak hale geliriz.
 
Bakın,
Biz bir adamdan ceketini,
Fiyatının onda bir bedelle isteriz.
Adam vermez ise,
Bu sefer hiç para vermeden o ceketi vermesini isteriz.
Yine razı gelmese.
Cekete zarar vermeksizin adamı öldürür ceketi alırız.
 
Yahu Harun'un biz emperyalist bir devletiz.
Bizim işimiz bu!
Kapkaç.
Eşkıya devletiz biz.
Güçlüyüz ya,
Kanunları biz koyarız.
kaybedeceğimiz durumda kuralları kazanacağımız şekilde değiştiririz.
Bakın bizim filmlerimiz bu senaryolarla doludur.
Belki sen de nicelerini  izlemişsindir" dedi.
 
"Şimdi bana harbiden söyle,
Beki benim ülkemde onca darbeleri siz mi yaptırdınız?"
Dedim
 
"Açıkça söylüyorum,
Evet biz yaptırıyoruz.
Son FETÖ darbe mevzuu da bizim size önemli bir mesajımızdı
 
"Neymiş mesajınız," dedim.
Uydumuz olmaya devam edin.
 
Tabi biz bu işleri salakça yapmayız.
maşa varken elimizi yakmayız.
İlmi siyaset yaparız.
Önce sizin içinizden,
Size uygun düşmanlar üretiriz.
Sonra onları silahlandırır,
Sonra savaştırırız.
 
Sonra halk,
Yandım Allah deyince de,
Kurtarıcı olarak askerleriniz durumdan vazife çıkartır ve yönetimlere el koyarlar...
 
Evet,
Her darbe mevzuundan haberimiz var.
Bak Harun sevdim seni.
Ben seni tutuyorum.
İnşallah benim sayemde,
Yani bu röportajdan sonra  daha bi ünlü gazeteci olursun.
Ama lütfen karikatürlerimi daha yakışıklı çiz.
 
Şimdi sana 12 Eylülden bir ayrıntı söyleyeyim.
Dediğim gibi,
1980 öncesi sizin sırım gibi gençleriniz birbirleriyle savaşıyor.
Günde ortalama 20 kişi hayatını kaybediyor.
Birileri yurtsever,
Birleri milliyetçi.
Ama hal bu hal olduğu halde,
Birbirleriyle acımasızca savaştırdık onları.
 
Her iki tarafa da bizler silah verdik...
Sonra 12 Eylülde 'Netekim' Kenan,
Yani siz ona "Netekim" dediğiniz için diyorum.
Bizim için Kenan Evren önemlidir.
İşte onun komutasında şahane bir darbe yaptık.
 
O sıralarda bizim fıstıkçı Cimi Kartır Amerika'nın başındadır.
Ve o gece Cimi,
"Damdaki Kemancı müzikalini izlemektedir.
Darbe kendisine o esna iletilir.
Darbenin başında Kenan Evren'in olduğunu öğrenince,
Cimi, 'vaawww!
Demek bizim çocuklar darbe yapmış okey!'
Diyerek tekrar oyunu izlemeye devam etti.
Ha bu Cimi de sarışındı ama,
Ben ondan daha karizmayım.
 
Bak Dostum!"
 
"Bana dostum deme Trump!" Dedim.
"La lafın gelişi deduk da.
Biz düşmanımıza da,
'Dost' diye hitap ederiz politikamız gereği.
Evet ne diyordum.
 
Her yüzyıl bu coğrafya güncellenir.
Bu coğrafyada yeni devletçikler üretiriz.
Ama büyük olmayacak.
Yutulmaya müsait olacak devletçikler...
 
İsrail bizim aranızda yetiştirmekte olduğumuz bir canavardır.
Ama asıl canavarlığı,
20 yıl sonra ortaya çıkacak.
Kıyametin topuzu olacak İsrail..."
 
"Niye bunu yapıyorsunuz?
Neden bizimle uğraşıyorsunuz?"
Dedim.
 
"Harun okumuyorsunuz.
Öğrenmiyorsunuz.
Dünyevi hayattan çekildiniz.
İbadeti sadece ölünce cennete gitmek için yapıyorsunuz.
Tabi sizler böyle yapınca bize de gün doğuyor.
 
Bak gayet açık;
Birkaç milyonluk Kuzey Kore var ya,
Kimyamızı bozuyor.
Harbiden kafa tuttu bize.
Çünkü ölümcül silahlara sahipler.
 
Üstelik başlarında aslen müzisyen bir çocuk var,
'Buluşup bi kahve içelim,
Bu sorunları konuşalım,
Belki anlaşırız ' dedim.
Hatta biraz da gözdağı vermek istedim.
Adam 'bana mısın' demedi.
Oysa sizde,
Bizi ürkütecek ne var ki?"
Dedi.
 
Çok sinirlendim.
"Bak ulan sarı çıyan!
Biz sizin gibi sevmediklerimize de,
"Dostum!"
Diye hitap etmeyiz.
 
Biz olduğumuz gibi görünürüz,
Göründüğümüz gibi oluruz.
Çünkü bizde yüksek bir karakter vardır.
Oysa siz tahkiyecisiniz,
Güvenilmez ve  rezil bir medeniyetsiniz.
 
Akif'in dediği gibi,
"Tek dişi canavarsınız... "
Bir de bana,
"Neyiniz var?" diye soruyorsun.
 
Bak!
Şanlı tarihimiz var.
17 devlet kurmuşluğumuz var.
Mete Hanlarımız,
Kürşatlarımız,
Fatihlerimiz,
Kanunilerimiz,
Atatürk'ümüz var.
Damarlarımızda akıtmaya hazır olduğumuz kutsal kanımız var.
Ayrıca,
Bize,
'Vatan uğruna ölürseniz, şehitsiniz'
Diyen dinimiz var.
Daha ne olsun ulan !"
 
TUTARSIZLIK
 
Rus Dışişleri Bakanı Lavrov ,
"Amerika'nın Suriye ilişkilerinde tutarsızlık var" demiş.
Sadece Suriye konusunda mı tutarsızlık var?
Amerika'nın hali deve misalidir.
Deveye sormuşlar,
"Senin boynun neden eğri?"diye,
Deve de demiş ki,
"Benim nerem doğru."
İşte Amerika o misal,
Her şeyi tutarsız.
Ancak,
Bir istisna,
İsrail konusunda verdiği kararlar hariç.
 
ANLAMLI BİR MESAJ
 
Bir eğitimci ve okul müdürü olan Veysel Çakır,
Uzunsokak'ta eline aldığı pankartla
Topluma,
"Çevremizi temiz tutalım" ifadesiyle çevre duyarlılığını gösterdi.
Onun bu güzel tavrı,
Ne kadar görüldü,
Ne kadar fark edildi,
Bilemiyoruz.
Ama vatandaşlık görevini yerine getiren Müdür Veysel Çakır'a teşekkürler...