Bu günlerde Türkçe Ezan tartışmaları yapıla dursun, bence çok başka bir sorunumuz daha var!  Konuşma ve yazma dilimiz olan ÖzTürkçemizde kullandığımız yabancı kelimeler!
Kah bilip önemsemediğimizden, kah havalı sanarak özenti duyduğumuzdan ya da bilim dili sandığımızdan kullandığımız bu kelimeler, konuşma dilimize öylesine girmiş durumda ki…
 
Bir dil açısından çok tehlikeli olan yabancı dillere özenme durumu, Osmanlı döneminde Farsça ve Arapçaya, kısa bir zaman dilimi öncesinde Fransızcaya ve son 40-50 yıllık dönemde de İngilizceye kayarak, günümüze kadar gelmiş durumda.
Milletleri millet yapan kullandığı ortak dildir. Ne acıdır; farklı zaman dilimlerinde farklı yöntemler kullanılarak, kendi dilimiz Türkçe yerine başka dillere ait yabancı kelimeler kullanmamız sağlandı. Böylelikle yabancı kelimeleri kanıksayarak öz dilimizden uzaklaşır olduk.  Durum öyle bir hal aldı ki artık Türkçesi olan kelimenin yabancısını kullanmayanlar ayıplanıyor!
 
Farkında olmadan o kadar çok yabancı kelime kullanıyoruz ki.
 
Misal… Sempatik diyoruz. Oysa Türkçesi sevimli,cana yakın diyebilecekken sempatik dememiz kelimenin Türkçesini artık unutmamıza dalalet.
Döküman diyoruz. Oysa Türkçesi, belge…
En basit lokantaya gittiğimizde adisyon diyoruz. Türkçesi, hesap fişi.
Çok havalı geldiğinden, dizayn diyoruz… Türkçesi, tasarım.
Düğün konuşmaya gidiyoruz. Catering diyoruz. Oysa Türkçesi, yemek hizmeti.
Cv gönder diyoruz. Türkçesi, özgeçmiş.
En basit artık -Tamam- demiyoruz. Ok diyoruz.
Çok monoton, diyoruz. Türkçesi, tek düze.
Vedalaşırken, telefonu kapatırken, Bye Bye diyoruz. Türkçesi, hoşçakal.
 
Extra diyoruz… Türkçesi, fazladan.
 
Alın işte bir tane daha… Full! Türkçesi tam, dolu.
Jenerasyon diyoruz…Türkçesi, nesil, kuşak
Mevsim kış, sık sık izolasyon diyoruz. Oysa Türkçesi, yalıtım…
Exit’i kullanmayanız yok gibidir. Türkçesi, çıkış.
Ya da meşhur finish! Türkçesi, bitiş-varış…
Mesela, relax olmak var. Türkçesi, rahatlamak.
Check etmek- Çıkış
Printer- Yazıcı
İllegal- Yasa dışı
Part time- Yarı zamanlı
Global- Küresel
Online- Çevirimiçi
Favori- As
Aut- Dış
Biyoloji- Diribilim
Prestij- İtibar
Analiz- Çözümleme
 
Ve daha yüzlerce kelime…
 
Son zamanlarda etrafım kendi dilini kullanmayıp İngilizce kelimeler kullanan insanlarla dolmuş durumda.. Haliyle soruyorum kendime… İnsan neden kendi kültürüne has kendi dilini kullanmak istemez?
 
Bu kompleks neden? (Fransızca bir kelime complexe)
Bu karmaşıklık neden?
 
Bu aşırı özentinin sebebi ne?
Anlayabilmiş değilim!
 
Hele bir de Türklüğü yere göğe sığdıramayıp, ekranların önünde şov yapıp,  kendi çocuklarına doğar doğmaz İngilizceyi dayatanlar yok mu?
İşte onları hiç anlayabilmiş değilim!
 
(İnci’den Not:İlahiyatta okuyorum ya… Diyanet ne demek diye baktım? Arapça kökenli, Türkçe din bilgisi ve teoloji terimi ”Din kurallarına tam bağlı olma durumu” ve “Din” anlamındaymış. Din ise kısaca; “Tanrı düşüncesine dayalı toplumsal bir kurum” demekmiş.
Peki, Diyanet İşlerinin kurucusu kim? Mustafa Kemal Atatürk!
Böylesine önemli bir kurumun başında olan Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’ın kurumun kurucusu Atatürk’e ve silah arkadaşlarına Cuma hutbesinde bir Fatihayı, çok görmesi üzücü! Hele bir de böylesine ulvi bir amaç taşıyan kurumun başındaki Ali Erbaş’a halkın “sana helal etmiyoruz!” diye ettiği o ah’ları, o serzenişleri görmek …! Çok üzücü çok!)