Niçin onca canı feda ettik? 

Neden 16 yaşındaki Anadolu gençlerini şehit verdik;
evlerini erkeksiz, eşsiz,  çocuklarını babasız bıraktık?

Tabii ki vatan için. 

Türkiye Cumhuriyeti’nin, tam bağımsızlığına ulaşma yolunda zaferlerle dolu yakın tarihine milletin büyük saygısı vardır. 

Atatürk’ün Türk Ulusu’na hak ettiği değeri verişi, milletimizce de karşılıksız bırakılmamaktadır. 

Her ayağımızı yere bastığımızda, şehitlerimizin kanının fışkırmasından endişe ederek üzerinde çekinerek yürümeye çalıştığımız ve kıyamadığımız bu topraklar, Türk Ulusu’na bir kez daha mezar bile olacaksa, bundan en küçük çekince duyulmayacaktır. 

Bizi küçümseyen sözde Avrupalı dostlarımıza duyurulur. 
 
Cumhuriyeti; Avrupa’nın sömürge valileri, eyalet valileri, ya da IMF ve Dünya Bankası gelip kurmadı. 

İstanbul’dan Samsun’a bandırma vapuru ile 3 günde gelen Atatürk ve silah arkadaşları kurdu.
İddiaya göre istikamet Trabzon’du.
Denizin aşırı dalgalı olması ve Sinop burnundan geçemeyeceklerini düşünerek Samsun’dan karaya çıktılar Trabzon Erzurum yerine Samsun ve Sivas’tan başladılar.
Yani Atatürk de Samsun’a çıkarak ‘bize her yer Trabzon’ dedi.
 Erzurum-Sivas Kongrelerini yaptılar

Anadolu’yu organize ettiler.
 
Bu vatan için anneler evlatsız, kadınlar kocasız, çocuklar babasız kaldı. 

Yabancılardan destek almadık onlara düşmanlık da yapmadık. 

Batı ile düşmanlığımız yok, onların bizle var. 

İşimize karışmasınlar, bizi bölmeye uğraşmasınlar,
 
Teröre destek vermesinler başka ihsan istemez.

Bizler  Kahraman ordumuzdan, fedakâr polislerimizden yana tarafız.
 
Türkiye’nin milli çıkarlarından ve bütünlüğünden yana tarafız. 

Ulusumuzun birliğinden, dirliğinden, bağımsızlığından yana tarafız. 

Emperyalistlere boyun eğmeyen, Türkiye Cumhuriyeti Devletinden yana tarafız.
Atatürk’ün çıktığı Samsun’dan bir devlet doğdu,
Demokrasi geldi.
O demokrasinin olmazsa olmazı siyasi partilerin Genel başkanları da tam kadro Samsun’da idiler.
Türkiye ittifakı budur.
Türkiye ittifakı aynı fikirde olmak değildir.
Dosta düşmana karşı milli günde birlik olmaktır.
Demokrasilerin olmazsa olmazı kürsülerdir.
O kürsülerden elbette konuşmalar eleştiriler olacaktır.
Bu millet acıda ve sevinçte bir araya gelebiliyorsa
Ve liderlerde buna öncülük ediyorlarsa o ülkeyi alt etmek mükmün değildir.
Türkiye böyle bir ülkedir.
Bu ülkenin insanı da siyasetçisi zamanı gelince kenetlenmesini bilir.