MHP ile kimi konularda ayrıştıklarını dile getiren Erdoğan, "Devlete karşı suçlarda yapılabilecek olanları yerine getirmeye gayret ederiz" ifadesini kullandı. Andımız konusuna da değinen Erdoğan, "Bizim için en güzel ant İstiklal Marşı dışında bir ant tanımıyoruz, tanımayacağız" şeklinde konuştu.

MHP ile yeni yönetim sistemimizin hayata geçirilmesinde önemli işbirliklerine imza attık.

AK Parti ve MHP her biri kendi politikaları olan 2 ayrı partidir. Anlaştığımız konularda birlikte hareket ederken, farklı düşündüğümüz konularda ayrı adımlar atıyoruz.

Biz farklılıklara yönelik görüşlerimizi mümkün olduğunca münasip bir dille anlatmaya çalıştık.

Bizim siyaset tarzımızda karşımızdaki hakaret etmeye yönelik bir uslup yoktur. Af meselesi gündeme geldiğinde arkadaşlarıma talimat verdim. Karşımıza çıkan manzara, milletimizin vicdanını yaralayacağını gösterdi. Biz de bu nedenle teklife sıcak bakamadığınızı anlattık.

Burada temel bir ilkemiz var; devlet kendine karşı işlenen suçları affedebilir. Ancak kişilere karşı işlenen suçları af yetkisine devlet sahip değildir.

Şunu çok iyi anlamalıyız; eğer adalet mülkün temeliyse biz bu mülkü ayakta tutmak için çalışmalıyız. Uyuşturucu baronlarını, baronlarla torbacıları bir ayıracağız.
Bizim için en güzel ant İstiklal Marşı dışında bir ant tanımıyoruz, tanımayacağız.

Ben Türk'üm. Türkçü değilim. Bizim dinimizde ırkçılık yok.

"Bizim fiziki sınırlarımız başka, gönül sınırlarımız başkadır. Gönül sınırlarımız içinde olanlarla ilişkilerimizi asırlar sonra yeniden layık olduğu seviyeye çıkarıyoruz.

İstanbul'daki başkonsolosluk binasında öldürüldüğü kesinleşen merhum Kaşıkçı'ya Allah'tan rahme diliyorum.

Kaşıkçı ilk olarak 28 Eylül cuma günü saat 11'de konsolosluğa gidiyor. Bu noktada infaz timine haber veriliyor, ve planlama süreci başlıyor. Konsolosluk görevlilerinden bazıları ülkesine gidiyor.

1 Ekim'de saat 16.30'da 3 kişilik bir ekiple tarifeli seferle İstanbul'a inip otele yerleşiyor. Bu arada başkonsolosluktan bir ekip de Yalova ve Belgrad Ormanı'nda keşif yapıyor.

İkinci ekip ertesi gün geliyor. Aralarında generallerin de bulunduğu 3. ekip ertesi sabah İstanbul'a geliyor. 09.50 ile 11 arasında konsoloslukta buluşuyor tüm bu adamlar.

Kaşıkçı saat 11.50'de Kaşıkçı aranarak randevusu teyit ediliyor. Binaya girdikten sonra kendisinden bir daha haber alınamıyor. Saat 17.50'de ülkemiz resmi makamlarına Hatice Cengiz tarafından başvuru yapılıyor.

İstanbul Emniyet Müdürlüğü ilgili birimleri hemen tahkikat başlatıyor. Kaşıkçı'nın başkonsolosluktan çıkmadığı kesinlik kazanıyor.

Emniyet ve istihbarat birimlerimiz her şeyi detaylıca araştırmaya başlarken, savcılık da soruşturma açıyor.

Derinleştikçe bu çalışamalar ilginç bilgilere ulaşılıyor. 15 Suudi güvenlikçi, istihbaratçı ve adli tıpçılardan oluşan bir ekibin ülkemize geldiği, ve ertesi gün ayrıldıkları tespit ediliyor.
Kıyafet, gözlüğü ve sakalıyla Kaşıkçı'ya benzetilmek istenen kişi de tarifeli uçakla ülkesine dönüyor.

İkamet ve konsolosluktaki çalışanlara izin veriliyor.

Sis bulutu ortadan kalkmaya başladıkça diğer ülkeler de harekete geçtiler. Biz de her türlü adımı atacağımızı ifade ettik.

Kral Selman ile 14 Ekim'de yaptığımız ilk telefon görüşmesinde kendisine meseleyi elimizdeki bulgular ışığında anlattım. Kendisinin gönderdiği heyetle yaptığım görüşmeyi ve ortak çalıma grubu kararımızı da ifade ettim.
Kral'ın talimatıyla başkonsolosluk binasına girdi. Başkonsolos daha önce müsaade etmemişti. Ben Kral Selman'a da konsolosun basiretsizliğini anlattım.

18 Ekim'de bir kez daha inceleme yapıldı. 19 Ekim'de, cinayetten 17 gün sonra Suudi Arabistan yönetimi Kaşıkçı'nın o binada öldürüldüğünü resmen kabul etti.

Yönetim açıklamasında 'arbede' sırasında öldüğü söylendi. Aynı gün bir telefon görüşmesi daha gerçekleştirdik. 18 kişinin tutuklandığını bana ifade etti. Emniyet ve MİT'in verdiği isimlerle tutuklanan isimlerin aynı olduğu görüldü. 3 kişi konsolosluk çalışanı.

ABD Başkanı Trump ile de görüştük. Olayın aydınlatılması adına mutabık kaldık.

Ülkemizin itibarına yönelik suikast girişimleri oldu dış basında kimi zaman. Ama bunlar bizi hedefimizden alı koyamadı.

Her şeyden önce bu cinayet Suudi Arabistan toprağı sayılan konsolosluk binasında işlenmiş olsa da burası Türkiye sınırları içindedir.

Suudi yönetiminden meseleye bulaşan herkesi cezalandırmasını bekliyoruz. Mevcut bilgiler ışığında tamamıyla olayla ilişkili 15 kişi cinayet günü neden İstanbul'da toplanmıştır. Biz bu soruya cevap arıyoruz. Bu kişiler kimden emir aldılar? Cevap arıyoruz. Başkonsolosluk binasına neden günler sonra açıldı? Cevap arıyoruz.

Öldürüldüğü kabul edilen bir kişinin cesedi neden ortada yok. Cesedin yerli işbirlikçiye verildiği açıklaması doğruysa, yerli işbirlikçi kimdir? Suudi bir yetkili bunu söylüyor. Öyleyse bunu açıklamaya mecbursun. Açıklayacaksın. Bu soruların cevabı bulunmadan kimse bu soruşturmanın kapatılacağını düşünmesin.

Böyle bir meseleyi bir kaç güvenlik ve istihbatat yetkilisine yıkmak kimseyi memnun etmez. Emri verenden de hesap sorulduğu zaman kalpler mutmain olacaktır. Kral Selman'ın sammiyetinden şüphe duymuyorum. Bu bir siyasi cinayetse diğer ülkelerdeki suç ortakları da soruşturmaya dahil edilmeli.

Bugün buradan bir çağrı yapıyorum. Bu çağrım Kral Selman başta olmak üzere üst yönetimidir. Olayın cereyan ettiği yer İstanbul'dur. 18 kişinin yargılanmasının İstanbul'da yapılması teklifimdir. Takdir kendilerinindir.

 
Editör: TE Bilisim