Toplumsal bir özelliğimiz; aslında kötü bir hasletimiz, Siyasette, sivil toplum örgütlerinde, spor camiasında ve de insan olarak bulunduğumuz her yerde. Mahallemizde, köyümüzde, ilçemizde, ilimizde veya ülkemizde. Seçimle gelen veya meşru şekilde atanarak görev alan, hizmet eden insanlara, görev süreleri içinde ve özellikle de makamlarını terk ettikten sonra takındığımız anlamsız, haksız tavır. “Ye kürküm ye” misali makam sahibi iken “ağam”, “paşam”, “yürü be koçum”, “bir tek sen” gibi her türlü şaklabanlığı yapan insanlar, makam sonrasında yine en çok eleştiren ve kötüleyen insanlar; ne yazık ki genelde aynı tipler, aynı kişiler olmakta. Elbette ki siyaset, bürokrat, spor ve sivil toplum örgütlerinde makam ve mevkilerde oturanların eksikleri, hataları, hatta yanlışları vardı, vardır ve bundan sonrada olacaktır. Yapıcı olmak ve daha güzele varmak adına, kırmadan dökmeden yapılan eleştirilere ve uyarılara elbette ki evet. “Keşke şu şekilde olsaydı daha iyi daha güzel olurdu” söylemine de evet. Ama ne olursa olsun meşru olarak makam sahibi olan ve bu millete hizmet görevini yerine getiren, bunu da kasti ve çok vahim hatalar yapmadan devam edenlere veya görevini tamamlayarak bayrağı yeni arkadaşlara devreden insanları hain, kötü, tu kaka ilan etmeye ise elbette ki hayır. İşin kolaycılığına kaçıp, o makamındayken “bizi hatırladı mı”, “işimizi mi gördü” gibi tamamen şahsi, tamamen çıkar üzerine kurulu olarak; kısacası Allah rızasını gözetmeden yapılan yorumlara, haksız ve acımasız eleştirilere gerçekten anlam verememekteyim. Hele hele aynı makam ve koltuklarda peşi sıra oturup birbirine teşekkür ve takdir yerine kırıp dökmeyi, hiçe saymayı ise daha acı bulmakta ve hiçbir şekilde anlamlandıramamaktayım. Bu memlekette bu millet için taş üstüne taş koyan herkesten Allah razı olsun. Söylememiz gereken, inancımıza en uygun ve en ideal söylemde bu, eylem de bu. Aktifte olan veya geçmişte görev yapmış olan bakanlarımız değersiz, vekillerimiz değersiz, valilerimiz değersiz, belediye başkanlarımız değersiz, müdürlerimiz değersiz, sivil toplum örgütü başkanlarımız değersiz, il ve belediye meclisi üyelerimiz değersiz, siyasi partilerin il ve ilçe başkanları değersiz, mahalle başkanlarımız değersiz, delegelerimiz değersiz, muhtarlarımız değersiz, Trabzonspor’umuzun başkanları  yönetimleri ve  teknik direktörleri değersiz….      Değersiz oğlu değersiz. Tamamen taraflı, olumsuz ve haksız bir değerlendirme. Yarısı dolu olan bardağın tamamının boş olduğu iddiasında ısrarcı olmak gibi. Akıl, zeka, fikir gibi üretime dönük fıtratımızla ilgili aslında birbirimizden çok farkımızın olmadığı, ancak Yüce Mevla’mızın takdiri neticesinde makam ve mevki sahibi olan insanlar olarak birbirimizi çekiştirmemek, her zaman iyi olmak adına duacı olmak yerine hep olumsuzluğu ön plana çıkarmayı ve değerlerimizi değersizleştirerek toplumumuzun önüne atmaktan, tartışmaktan vazgeçmeliyiz. Bırakınız farklı partiden veya farklı yönetimlerden olmayı aynı siyasi partinin veya aynı yönetimin için gelip omuz omuza çalışan insanların birbirlerini değersizleştirmeye çalışmalarının ne insafla ne de izanla açıklaması olamaz. Ülkemiz ve Trabzon’umuz olarak; ivme yakalamak, daha huzurlu ve daha mutlu günlere ulaşmak istiyorsak kendi içimizden çıkan ya da kendimizin seçtiği değerlerimizi yok etmenin aslında kendimizi yok etmek olduğunu anlamak ve gereğini yapmak zorundayız. Meşru olarak koltuğa oturup hizmet etmiş ve eden, sağ olan veya ebedi hayata göçmüş olan tüm büyüklerime ve arkadaşlarıma bu vesile ile bir kere daha teşekkürlerimi sunuyorum;  hem bu dünyada hem de hakiki dünyada kendilerine saadetler diliyorum. Saygılarımla…
Editör: TE Bilisim