Günümüzde bilgisayar yaşamın bir parçası haline geldi. Bilgisayarın içine iletişim mucizesi diyebileceğimiz “internet” kavramı girmesiyle de yeni bir Dünya düzeni ortaya çıkmaya başladı. İnternet yaşamamıza birçok yenilik kazandırıp, geçmişte hayal edilemeyecek sonuçların ortaya çıkmasını sağladı. Bilgisayar-İnternet ikilisi insanoğluna birçok faydalar sağlarken, beraberinde bazı olumsuzluklarda getirdi.  Bu olumsuzluklar başta çocuklar olmak üzere her yaşta kişiyi değişik şekilde etkileyebilmektedir. Dünyanın her tarafından internet aracılığı akla gelemeyecek çok sayıda yazılı ve görsel bilgi bilgisayar ekranlarına yansıyabilmektedir.  Bunları toplum üzerinde değişik olumsuzluklar yaratabilmektedir. Örneğin; genel ahlak kurallarına aykırı cinselliği yansıtan (pornografik) yayınların ortaya çıkardığı sosyal sonuçlar. Bu tür olumsuzlukların bilgisayar ekranlarına yansımaması için bilim dünyası değişik metotlar geliştirmektedir. Her devlet veya içindeki değişik kurum ve bireyler kendi anlayışlarına göre istemedikleri yayınları gelişen bu metotlarla belli bir noktaya kadar engelleyebilmektedir. Türkiye’de de devlet olumsuz yayınlara karşı  bazı tedbirler almaktadır. Son aylarda hükümet özellikle çocukları koruma adına “filitreleme” çözümünü ortaya koymuştur.  kamuoyunda bazı çevrelerce “sansür” olarak adlandırılan  bu yöntemi, isteyen herkes kullanarak  toplum ahlakına aykırı bu yayınları bilgisayardan uzak tutabilmektedir.. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül geçen hafta  bir televizyon programında Türkiye’de uygulamaya giren  “filitreleme” ile  ilgili bir soruya da muhatap oldu. Bu konudaki düşüncelerini söyleyerek, yapılan  uygulamanın bir sansür olmadığını ifade etti. Ayrıca bu konu kamuoyunda tartışılmaya başlayınca devletin başı olarak İletişim kurumundan bilgilendirmeyi talep ettiğini söyledi. Cumhurbaşkanı,kendisine sunulan raporda  olumsuz yayınları  hangi kesimlerin daha çok izlediğini görünce şaşkınlık yaşadığını ifade etti. Bu şaşkınlığı yaratan verinin ,örf ve adetlerimize göre “ ahlaksız” olarak nitelendirilen  yayınları izlemede kamu kurumlarının başı çektiğini görmesi olmuştu.  Yani verimsizliği  eleştirilen , bir çok görevlinin mesaisini bilgisayar başında oyunlarla geçirdiği halk arasında konuşulan kamu çalışanları , ayrıca iletişim kurumunun bilgilerine göre “uygunsuz”  yayınları izlemede de  ilk sıralarda olduğunu ortaya çıktı. Resmi kurumda  çalışanlarla ilgi ,” ücret- üretkenlik”  konusu yıllardır kamuoyunda tartışma konusu oluşturmaktadır. İletişim kurumunun Cumhurbaşkanına “kamunun internet hovartalığı”   ilgili sunduğu rapor,  bu tartışma konusunda önemli bir veri olacağını sanıyorum.   Son yıllarda Dünyanın bir çok gelişmiş ülkesinde  kamu çalışanları mevcut haklarını korumanın mücadelesini vermektedir. Türkiye’de ise bugünlerde hükümetle memurlar arasında sıkı bir zam pazarlığına şahit olmaktayız.   Ortadaki bu tablo karşısında taktir kamuoyunundur. İletişim kurumunun internet kullanımı ile ilgili Cumhurbaşkanına sunduğu rapor tüm kamu çalışanları için geçerli olduğu anlamına da gelmemelidir. Ülkemizde ,  aldığı ücreti fazlasıyla hak eden işten başını kaldıramayan bir çok  kamu görevlisi  olduğu da bir gerçektir.
Editör: TE Bilisim