Karadeniz Teknik Üniversite nin 2 dönemdir rektörlüğünü yapan  Prof.Dr. İbrahim Özen’in görev süresi yakında sona eriyor. Sayın Özen’in  üniversitenin başında kaldığı   8 yıllık  zaman içinde icraatlarını  hem eleştiren hem de övenler oldu. KTÜ gibi büyük bir kurumu idare ederken her kesimi memnun etmekte söz konusu olamaz. Görevler bırakıldıktan sonraki zamanlarda yapılan değerlendirmeler daha gerçekçi olur. Sayın Özen’inde 8 yıllık rektörlük karnesi ilerleyen zamanda daha objektif sonuçlarla ortaya çıkacaktır. Sayın Özen’in ilk dönemki rektörlüğünü  genel anlamda başarılı bulduğumu  4 yıl önce ifade etmiştim. Bundan dolayı da 2. defa KTÜ başına geçmesinin faydalı olacağını o dönemki yazılarımda ortaya koymuştum.  Bugün geldiğim noktada İbrahim hoca ile ilgili düşüncelerimde bir değişiklik söz konusu değildir. Yani KTÜ’’de ki 8 yıllık Sözen dönemi başarılı bir şekilde icra edilmiştir. Prf.Dr İbrahim Özen’in göreve başladığı 2004 yılının Türkiye’sinde Üniversitelerin fotoğrafı ile bugünün üniversitelerinde görüntüde  çok büyük farklılıklar vardır. 8 yıl önce her ne kadar iktidarda AK Parti olsa da YÖK  ve üniversiteler 28 Şubat anlayışı ile idare ediliyordu. Yani siyasi iradenin Yüksek öğrenimde etkinliği yok denecek durumdaydı.  Ülkenin başbakanına adeta üniversitelere girme yasağı konmuştu.  Üniversitelerin mali  kaynağını hükümet verirken  , iktidarın bu kurumlar üzerinde her hangi bir etkinliği yok denecek durumdaydı. YÖK ve ona bağlı üniversite yönetimleri siyasi iradeyi karşı bir muhalefet partisi gibi aktif rol alıyor. Zaman zaman üniversite rektör ve hocaları   cüppelerini  giyerek  hükümete karşı gösterilere katılıyorlardı. Bu gösterilerin içinde “asker göreve” pankartına  dahi tanıklık ettik. Kısacası son 4-5 yıla kadar   üniversiteler belli bir ideolojinin ilkelerine uygun hareket ederek “askeri kışla” görünümü kazanmışlardı. Üniversitelerin iktidara karşı tek ses olduğu o dönemlerde sayın Özen rektörler içinde istisna diyebileceğimiz isimlerden bir tanesiydi.  Başbakan Erdoğan’ın üniversitelere yanaştırılmadığı o karanlık günlerde KTÜ eğitim-öğrenim yılı açılış törenine davet edildi. O günün şartlarında başbakanı üniversiteye davet etmek bir rektör için büyük bir riskti. Çünkü başta başbakan olmak üzere siyasi iktidarın bütün mensuplarına adeta  üniversitelere giriş yasağı konmuştu.  Bunun yanında İbrahim hoca idari kadrosunun oluşumunda da ideolojik davranmadığına da tanıklık ettik.  Yani sayın Özen kendi geleceğini risk etme adına milli iradeyi saygılı olmuş o kritik günlerde başarılı bir sınav vermiştir. Zamanda kendisisini haklı çıkarmıştır. Çünkü millet iradesinin önünde hiçbir gücün dayanması mümkün değildir. Abdullah Gül’ün köşke çıkması   ve referandum sonrası ortaya çıkan tabloyla  beraber  üniversitelerde 28 Şubat anlayışı ortadan kalkmaya başlamıştır. Bu siyasi iklimde hangi rektörün milli iradeye ne kadar  saygılı olduğunu tam olarak anlamak mümkün değildir.  Fakat  millet iradesine başta YÖK olmak üzere bir çok devlet kurumunun  adeta savaş açıldığı günlerde Prof. Dr. İbrahim Özen hoca başarılı bir sınav vermiştir.  Sayın Özen’i  üniversitede ki başka icraatlarıyla da değerlendirenler  olabilir. Fakat benim için en belirleyici unsur, o zor şartlarda  milli iradeye olan saygısını ortaya koyacak cesareti göstermesidir. Sayın Özen’in bundan sonraki hayatında sağlıklı ve huzurlu günler geçirmesi temennisiyle bilgi ve birikimlerini ülkemizin ve şehrimizin hizmetinde kullanmaya devam edeceğinden eminim. KTÜ yeni seçilecek olan rektörümüze de şimdiden başarılar dilerim.
Editör: TE Bilisim