Hani hatırlarsanız,
Bir diplomatımız demişti.
"Biz içeriden siz dışarıdan uğraşıyoruz ve hala Osmanlıyı yıkamadık.".
Ama biliyoruz ki;
Sonunda o Osmanlı yıkıldı gitti maalesef.
*
İşte Trabzonspor'un hali tam da bu.
TFF dışarıdan,
Trabzonspor yönetimleri
İçeriden uğraştılar
Uğraştılar ve nihayet Trabzonspor diz çöktü ve battı gitti...
O rezalet gecesi,
Telefonumu sessize aldım.
Çünkü öfkeli telefonların ardı arkası kesilmedi...
*
"Nasıl gazetecisiniz?
Neden yazmıyorsunuz.
Nereye gidiyoruz..?
*
Gelen şampiyon olacağız diye geliyor,
Trabzonspor'un kasasını boşaltıyor,
Cebini dolduruyor...
Takımı yerlerde süründürüyor...
Taraftara kan kusturuyor...
*
Kanser olduk kanser!
Çernobil'den değil,
Trabzonspor'dan kanser olduk!"
*
Dedim ya,
Daha fazlası da var ama yazamıyorum...
Telefonu kapattım yattım.
*
Ne olur artık palavralara inanmayın.
Adamın zengin olanını değil,
Uzaklardan gelenlere değil,
Yerel ve akıllı insanlara itibar edin.
*
Bu ağır koşullar altında,
Artık hedefimiz şampiyonluk olamaz.
Şampiyonluk lafını edeni kulübe yaklaştırmayın,
Bilin ki, onun da  hesabı başkadır.
*
Bu enkaza dönüşen kulübe en az beş yıllık bir çeki düzen gerekli.
Alt yapıdan üretime geçilmeli.
devasa borçlar için bir an önce tedbirler alınmalı:
*
Sahamızda,
6-1 yenilmek görülmüş şey midir?
7-0 yenilmek tarihimizde  var mıdır?
Allah aşkına sahamızda,
3-0 dan 4 -3 yenilmek taraftara ve o bordo/maviye  küfür değil de nedir?
 
SON CAHİLİYE BU İŞTE

İnsanlıktan çıkmış meçhul bir  mahlukat olmuşuz.
Kadınlar öldürülüyor.
Hatta evlat olacak caniler bile annelerini öldürüyor.
Damatlar, severek aldığı eşini, döverek  öldürüyor.
Yoldan çıkış nefsine tapmış,
Kadın ve çocuklara musallat olunuyor;
Taciz/tecavüz ediyor  ve boğazlayıp atıyorlar...
 
Her taraf polis, ama kar yetmiyor.
Her taraf Kuran, lakin kimseler okumuyor.
Her taraf cami,
Her taraf seccade,
Her taraf takke/tespih;
Fakat  yine de kar etmiyor.
Etmiyor işte...
Evet, Türkiye'de 9 ayda 298 kadın öldürülüyor.
 
Hem de,
"Bir insanın öldürülmesi tüm insanlığın öldürülmesi gibidir"
Diyen Kuran'a rağmen.
Yüzde 99'u "Müslüman(!)" olmasına rağmen öldürülüyor...
Ey insan oğlu!
Nedir bu halin!
Ne delirdin!

ONU ÇOCUKLARI ÖLDÜRDÜ

Adı Nazlı.
Yaşı 48
Hayatı kocası zehir etti ve yetmezmiş gibi onu doğurduğu
2 oğlu öldürdü.
*
Evet,
Yıllar önce o da her kadın gibi yuva kurmak için evlendi.
Onun da mutlu olma hakkı vardı.
Ama hiç mutlu olmadı...
*
Sürekli dövüldü,
Sövüldü ve Bitlis'teki yuvasından kaçmak zorunda kaldı.
Korur diye gitti devletine sığındı.
Gaddar koca sığınma evini tespit edince,
Oradan da İstanbul'a kaçtı.
Fakat yine kurtulamadı.
Oradan da Zonguldak/Devrek'e  gitti ve oradan da
kara toprağa...
*
Önceki gün 2 oğlu annesinin kapısını çaldı.
Korku ve sevinçle kapıyı açtı.
Biri 25,
Diğer 17 yaşında olan iki oğlunun 9 bıçak darbesiyle hayata veda etti.
*
İşte size malzeme,
İşte size sosyal bir yara.
Haydi ey hocalar.
Ey müftüler,
Konuşun...
Bağırın...
Lanetleyin bu vahşeti...
*
Haydi çıkın şu ucuz mevzularından.
Özel hayatlardan,
Çıkın ve bu sosyal yaraya merhem olun.
Haydi Allah Rızası için konuşun...
*
Anneyi,
Anneye hürmeti,
Ayaklarının altındaki cenneti,
Anlatın...
*
Of ne günlere geldik!
Ne oldu bize..?

GENELMÜDÜRE 60 DANIŞMAN

Bir dostum,
"PTT Genel Müdürünün 60 tanışmanı var,
Bu normal midir?"
Diye bana soruyor.
*
"Tabi ki normaldir "dedim.
Öyle ya,
Mektup deyip geçmeyin.
Onun da hususiyetleri vardır.

Mesela mektup nedir?
Bu soru akademik anlamda kabul görecek bir tarife muhtaçtır.
Mesela mektup nasıl yazılır?
Mektupta giriş gelişme ve sonuç gibi bölümler var mıdır?
Mesela Zarf nedir,?
Kaç türlü zarf vardır?
Mesela sarı sarfın esrarı nedir?
Mesela zarfa mektup nasıl yerleştirilir?
Mesela pul zarfın neresine yapıştırılır?
Mesela pul nasıl yalanır?
Mesela kaşe pulun neresine vurulur?
Mesela adres zarfa nasıl yazılır?
Mesela göndericinin adresi zarfın neresinde olmalıdır?
Mesela mektup postaya nasıl atılır?
Mesela cihetlerine göre mektuplar nasıl ayrılır?
Mesela sevk ayrım kasası nedir?
Kaç gözlü olmalıdır?
Mesela cihet nedir?
Mesela postacı mektupları nasıl dağıtır?
Mesela "Bak Postacı Geliyor"  şarkısını kim besteledi?
...
Evet, görüyorsunuz.
60 danışman da az.
Olay
Kolay
Değil...

BİR GECE ANSIZIN

Bu sıralarda rahmetli Ecevit'e fena göndermeler yapıla dursun,
Ben bir benzerlikten bahsedeceğim.
Yıl 1974.
Yunanistan  bir  oldu  bittiyle,
EOKA ile  ENOSİS beşindeydi...
*
Makarios devrilmiş,
Kıbrıs'taki Türkler asılmış/kesilmiş...
Garantör ülkelerden İngiltere suspus.
Tabi Türkiye 1974 yılında güçlenmiş.
Canı tenine sığmıyor.
Öyle 1965 yılında olduğu gibi bir çıkartma gemisi bile olmayan bir zavallı ülke değildi.
*
Ecevit ve Erbakan kararlı,
Demirel kaygılı,
Halk heyecanlıydı...
*
Neyse,
Dışişleri bakanımız Turhan Güneş,
Avrupa'daki son görüşmelerden de bir sonuç alamayınca,
Mesajı İngiltere'den verir.
"Ayşe tatile çıkabilir!"
Ve o gece 20 Temmuz'da Türk askerleri, "Olamaz!" denileni yaptı ve  denizden çıkartma gemileriyle tanklarımız Magosa limanına girilirken,
Askerlerimiz Kıbrıslı Rumların senelerce konuşlanmış Beşparmak dağlarına iniyordu...
Evet Ayşe tatile böyle gitmişti ve 2 günde Kıbrıs'ın yüzde 40'ını almıştık.
*
Şimdi de Cumhurbaşkanımız,
"Bir gece ansızın gelebiliriz!" Dedi ve Türk ordusu Suriye'de.
İçeride birbirimizi fena halde hırpalasak da;
Dost düşman bilsin ki,
Bir Türkiye'yiz!
Yenisi de Türkiye'dir, eskisi de.

BU NE ACAYİP DÜNYA

Balık mı alacaksın.
Arabayı park etmek için büyük bir ihtimalle ceza yiyeceksin.
Tabi parayı öderken de acı çekeceksin.
 
Kiracısın,
Kirayı ödeme zamanı geldi,
Lakin işyerinden maaş  alamadın,
Mal sahibinden fırça yedikçe eziyet çekeceksin.
 
Ev sahibisin,
Kiracı parayı ödemedi,
hatırlatacaksın,
"Ne patladın!" diyecek eziyet çekeceksin.
 
Kızın okuldan geç geldi,
Ne iş bu diye sinirlenecek,
Eziyet çekeceksin.
 
Birine kefil mi oldun,
Ya parayı ödemez ise diye ödeyene kadar,
Eziyet çekeceksin.
 
Oğlun mu büyüdü,
İşi /gücü yok eziyet çekeceksin.
 
Kızın kocasıyla anlaşamıyor,
Eziyet çekeceksin.
 
Eşin vefat etti,
Yalnızlık zor,
Eziyet çekeceksin.
 
Ahlaksız bir komşun var,
Sussan korktun sanıyor,
Konuşsan anlamıyor,
Eziyet çekeceksin.
 
FIKRA

Adam elinde bir bıçak ile camiye girer:
“Ey cemaat içinizde Müslüman olan var mı?” diye bağırır.
Herkes susar. 
Ancak yaşlı bir amca kalkar 
“Ben varım” der.
Bıçaklı adam amcaya, 
“Bir dakika dışarı gelir misin” diyerek koluna girer camiden çıkarlar.
Biraz ötede bağlı bir koyunun yanına gidip, “Amca; bu kurbanı kesmeme yardımcı olur musun, 
İslami, kurallara uygun keselim” der.
Amca koyunu kesmeye başlar.
Yaşlılık bu ya her taraf kan olur...
Amca; “Oğlum yoruldum camiye git başka birini bul” der.
Adam elinde kanlı bıçağı ile camiye girerek bağırır.
“İçinizde başka bir Müslüman var mı ?”
Yaşlı amcayı götürüp kestiğini zanneden cemaat ses çıkarmaz, 
Ama topluca dönüp imama bakarlar.
İmam “Ne bakıyorsunuz ulan!
İki rekat namaz kıldırmakla Müslüman mı olduk!” der.