Misal; Allah korusun...
Ülkemde savaş çıksa, siz başka bir ülkeye kaçar mısınız?
Misal ben?
Kaçar mıyım acaba?
Şu kadın halimle bile canım pahasına da olsa asla kaçmam ama hadi çocukların canını kurtarmak uğruna kaçtım diyelim.
Sonra giderken “ Ya bizsiz olmaz! “ diyerek eli kolu silah tutan evin erkekleri de benimle birlikte kaçsa gelse... Eşim,kardeşlerim, babam falan... (İlk kez kendi yazdığıma kendim bile inanmıyorum!)
 
Hadi hep birlikte kaçtık diyelim!
Sonra biz, mülteci olduğumuz görmezden gelinmiş bir halde elimizi kolumuzu sallayarak komşu ülkenin deniz gören bir şehrinde ev kiralasak...
Derken bazılarımız işe girip, bazılarımız ülkemizde ki savaşı umursamadan gel keyfim gel balkonda, sahilde donlarıyla güneşlenip mangal yapsak...
Sonra kardeşlerim saçlarını kazıyıp şekil falan yapsalar...
Ben gittiğim restoranın küllüğüne, sığındığım ülkenin vatandaşlarının gözünün içene baka baka çocuğumun boklu bezini bırakıp çekip gitsem!
Eşim, o ülkenin vatandaşlarına çemkirse “ çekil lan, istediğimi yaparım, karışamazsın !” Diyerek kavga falan çıkarsa!
Kardeşim üzerinde sığındığım ülkeye ait tek bir kelime dahi olmayan, her yanından Türkçe yazı levhalar olan bir iş yeri açsa!
Sonra benim savaştan kaçan aslan gibi koca yan gelip yatsa, ben her 9 ayda bir çocuk doğurarak o ülkenin nüfusuna katkıda bulunsam.
Böyle bir rahatlık, bir umursamazlık, bir lakaytlık gelse bana...
Bayram gelse Türkiye’ye bayramlaşmaya gitsem, sonra dönsem yine...
Sonra yine sığındığım ülkenin vatandaşlarını umursamayıp,saygısızca bildiğimi okusam!
 
Böyle dediğimizde, yazdığımızda bizi Irkçılıkla suçlayan arkadaşlar...
Fazlası var, eksiği yok durum tam da böyle!
 
Ne ırkçıyım, ne de acımasız!
Çocuğa, kadına, yaşlıya kapım sonuna kadar açık! Başım gözüm üstüne.
Ama o saçları şekil, sizden, benden sağlam Suriyeli genç adamlara tahammül edemiyorum!
Söz konusu vatansa, vatanımsa edemiyorum!
 
O ülkemin insanını hiçe sayan lakaytlığa ise hiç tahammül edemiyorum!
Edemediğim için de Fatih ve Haznedar da ülkemin vatandaşından daha çok nüfusta yaşayan Suriyeli arkadaşlara sordum...
Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsunuz? Nasıl?
Verdikleri cevap!
  • Siz bizi bakmaya mecbursunuz! Türkiye Cumhuriyeti bizi bakmaya mecbur! O kadar Avrupa ülkelerinden para aldınız! Mecburen bakacaksınız!
 
Buyrun Burdan Yakın!!!
 
Neyse ben sinir sistemimi daha fazla bozmadan yine ülkeme döneyim. Bu ara güzel ülkemin güzel şehri Trabzondayım. Hafiften buraya yerleşiyorum. Buraya derken bir ayağım İstanbul, bir ayağım Trabzon olacak inşAllah. Yeni yerleşim olunca haliyle telaşı da çok oluyor. Mobilyası, halısı, avizesi, kap kaçağı, perdesi vs... Günlerdir tatlı bir koşuşturmanın içindeyken yaşadığım enteresan bir durumu da anlatmadan geçmeyeyim dedim.
Yeni ev demek, yeni eşya demek. Haliyle her şey yeni olunca biz kadınlar için en önemli unsurlardan biri de elbette ki perde. Mobilyalarımı aldığım Şato Mobilya’ya “perdeleri nerede yaptırayım?” diye sorduğumda “Anıl Perde” cevabı verince dürüst olmam gerekirse biraz tereddüt ettim. “ Acaba?” Kaygısıyla görüştüğüm Anıl Perde’ye siparişi verir vermez İstanbul’a dönmek zorunda olduğum için perdelerin eve takılış aşamasını görmedim. İşin o kısmı ile sağolsunlar annem ve babam ilgilendi. Tam zamanında teslim edilen perdeleri görmem yaklaşık 1 ay gibi zamanımı aldı. Her şeyiyle kusursuz olan perdelerimi incelerken eşim “ Biliyor musun para için hala bizi aramadılar” dediğinde hayretler içinde kaldım.
Biz büyük şehirlerde yaşayan insanlar, daha işe başlamadan para isteyen paragöz esnaflara alışkın olduğumuz için bu durum bana çok tuhaf geldiğinden olsa gerek Anıl Perde’nin sahibi Ekrem Bey’e dayanamayarak hislerimi anlattım.
“ Ekrem bey bir kez olsun bile bizi para için aramadınız! Ve bu beni çok şaşırttı.” Dediğimde, bana verdiği cevap gerçekten takdire şayandı.
“ Biz babamızdan böyle gördük. Babamın bize vasiyeti var. Bizim için öncelikle bu dükkandan ayrılan müşterinin mutluluğu, yaptığımız işi beğenisi önemli. Gerisi güven unsuruyla zaten hallolur. “
 
Teşekkürler Ekrem Bey... Biz büyük şehir insanına unuttuğumuz o manevi duyguları ve çocukluğumuzun erdemli esnaflarını hatırlattığınız için...
Ve böylesi insanların, nadirde olsa varlıklarını halaa sürdürdüklerini gösterdiğiniz için tekrar teşekkürler.