Gazeteci Yazar Cevat Ocak 9 Yıldır  Süren Mücadelesini Taka Gazetesi’ne Anlattı
 
Moral Ve Şükür
 
CEVAT OCAK: ‘Hastalığımı ilk duyduğumda Allah’ım 2-3 yıl daha yaşayıpta çocuklarımın biraz daha büyüdüklerini göreyim” diye dualar etmiştim. Allaha şükür ki 9 yıldır yaşıyorum. Yaşadığım bu sürede hep benden daha kötü hastaları düşünüp şükrettim moralimi bozmadım, toplumdan asla kopmadım.’
 
9 Yılda 4 Operasyon
 
CEVAT OCAK: ‘Ben dokuz yılda 4 ameliyat oldum. Yani maça 4-0 yenik başladım. Şükürler olsun ki,  bugün geldiğim nokta da beraberliği sağladım. Düşünün Trabzonspor-Barcelona ile maç yapıyor. Bir anda 4-0 yenik duruma düşüyor sonra beraberliği sağlıyor. Kim mutlu olmaz ki.’
 
Nereden Çıkar Belli Değil
 
CEVAT OCAK: ‘Şimdilik beraberlik bile iyi sonuç. Öyle insanlar var ki, hastalığa yakalandıktan bir iki yıl sonra kanseri yendim diyor. Bu hastalık bir yemek değil ki yiyeceksin. Ne zaman nerede çıkacağı belli olmaz.’
 
İşte Cevat Ocak İçin Kanserin İlaçları
 

1-Akciğer kanseri olan bir hastanın Giresun’un Bulancak ilçesinde bir adamın bitkilerden yaptığı suyu içip iyileştiğini öğrendim. Hemen hasta ile konuşup ben de o sudan içmeye başladım. İnanılmaz güç veriyor bana. Öyle ki bu sudan içtiğim zaman vücut direncim hastalığım öncesinden bile daha iyi oluyordu.
 
2-Yine bir hastanın Ağrı’da bir adamın topladığı bitkilerle iyileştiği bilgisini aldım ve hemen o hastayı da aradım. Ağrı’dan gelen 16 çeşit bitkiyi de yiyip içmeye başladım.
 
3-Sadece Tunceli Ovacık da yetişen dağ soğanının da bu hastalığa iyi geldiğini öğrendim ve Tunceli’ye giden bir hakem kardeşimle dağ sarımsağı getirttim. Sabah akşam onu yedim.
 
4-Manisa’dan eşek sütü getirtip onu içtim. Yine bir hastanın Propolis-alkol karışımı içip iyileştiğini öğrendim ve onu kullanmaya başladım.
 
5-Sabah akşam evde mayalanmış yoğurt yiyorum. Kasenin sonunda iki kaşık kaldığında içine zerdaçel, zencefil, keten tohumu, üzüm çekirdeği, çörek otu yağı, ısırgan tohumu karıştırıp yiyorum. Gün içinde Karahindiba, şahtere otu, biberiye, beyaz çay gibi bitki çaylar yapıp 3-4 kez içiyorum.
 
Sevgili arkadaşım kardeşim Cevat Ocak’la bizi buluşturan gazetecilik mesleği oldu. 1985 yılında ben Kuzey Haber Gazetesi’nde muhabir olarak çalışırken o Karadeniz Gazetesi’nin Arsin muhabiri idi. Güncel ve sosyal haberlere imza atıyordu. Sonra Trabzon merkeze Milliyet Haber Ajasına geldi ve burada ödüllük haberler yaptı. Faruk Ata ile sahada çalıştı, Büro şefi Ergun Ata ise Ocak’ı yardımcısı yaparak Ajansı adeta ona teslim etti.
 
Belediye’deki Durağımız
 
1990’lı yıllarda Trabzon Belediye Başkanı Atay Aktuğ Basın ofisini kurarken Cevat’ın belediyeye girmesine de Ata ailesi katkı sağlamıştır ve Cevat bunu hiç unutmaz. Sonraki yıllar tarihi binada arka odada hergün uğradığımız bir Cevat Ocak oldu. Ocak güzellikleri paylaşmayı seven bir gazeteci yazardır. TFF Başkan vekili İbrami Usta’nın Arsinspor’a başkan olması için uğraş veren iki arkadaşız. 1992 yılında Metin Yılmaz’la ve yine 2000’li yıllarda Aziz Bahadır’la tanıştıran odur ki, tanıştırdığı yıllardan itibaren Metin, Cevat ben, sonraki yıllarda da Aziz ve Cevat birlikte aylık yemek sohbetlerimiz olmuş, sohbet grupları büyüyerek devam etmiş ve halen sürmektedir. Cevat Ocak dürüst, dürüst olduğu kadar da toplumsal konulara duyarlı ve Trabzonspor konusunda da yıllar içinde hep ‘yerinden yönetim’ deyip pahalı tranferlere karşı çıkan cesur bir Trabzonsporlu. Yazdığı iki kitabında da bunları açıkça görürsünüz.
 
O Telefon:‘Tahlillerim Kötü’
 

Türkiye’de polisler, gazeteciler ve postacılarla ilgili olarak 5 yıllık erken yıpranma payı vardır. Gazetecilik insanı yorar. Cevatı da yormuş ve sindirim sistemi ile ilgili sorun çıkmıştı. Bir veya ikinci sırada aradığı kişi bendim. Aradı ‘Yusuf tahlillerim bozuk’ dedi. Hemen harekete geçtik. Rahmetli Ali Özbak Trabzonspor eski yönetim kurulu Üyesi Metin Atasoy’u Atasoy’da Türkiye’nin bir numaralı Cerrahi Ali Akyüz’ü aradığından bir gün sonra Cevat’ı Kayınbiraderi Selçuk ve Aziz ile havalimanından İstanbul’a uçağa uğurluyorduk.   
 
Ben Sizden İyiyim
 
Cevat Ocak Ameliyat olmuş ve dönmüştü. Güncel hayata katıldığında mutlu olduk ve sohbetleri derinleşti. Bir akşam aynen şunu söyledi: ‘Ben kanserim. Kanserle arkadaşım. Kendimi ve rahatsızlıklarımı biliyorum. Sizler vücudunuzda ne var bilmiyorsunuz? Ben sizden iyiyim.’ İşte o an Cevat Ocak kanserle mücadelenin fitilini ateşlemişti:   
 
TAKA: Sevgili Cevat Ocak yaşadıklarını bir kitapta topluyorsun. Ama belki bu söyleşişi okuyup hemen çare arayacak olanlar vardır. Onlar için kanserle savaşını anlatırmısınız?
 
CEVAT OCAK: Hastalığımı ilk duyduğumda “Allahım 2-3 yıl daha yaşayıpta çocuklarımın biraz daha büyüdüklerini göreyim” diye dualar etmiştim. Allaha şükür ki 9 yıldır yaşıyorum. Yaşadığım bu sürede hep benden daha kötü hastaları düşünüp şükrediyordum.  Artık hastalığımla arkadaş olmuştum. İnsanın kötü arkadaşı vardır ya. Bizim de öyle işte. Bu hastalıkla yaşamaya alışmıştım. Dördüncü hatta beşinci ameliyatlara bile hazırdım. Nitekim üçüncü ameliyatımın üzerinden bir yıl geçmeden Karaciğer de yine metastaz yaptı ve dördüncü amliyata girdim.
 
‘Duygum’ Türkiye’nin Kitabı Olacak
 
TAKA: Türkiye’nin okuyacağı bir kitap yazıyorsun?
 
CEVAT OCAK: Yaşadıklarımı ve yaşattıklarımı anlatan “DUYGUM” adlı kitap yazıyorum. Duyguların da duyguları vardır yaşanacak ve yaşatılacak. İşte kitap da duyguların duygularını anlatıyorum.
 
Muhteşem Bir Geri Dönüş Gibi
 
TAKA: Kanserle arkadaş olmak ne demek?
 
CEVAT OCAK: Kanseri yenemiyorsan yenilmeyeceksin. Ben dokuz yılda 4 ameliyat oldum. Yani maça 4-0 yenik başladım. Şükürler olsun ki,  bugün geldiğim nokta da beraberliği sağladım. Düşünün Trabzonspor Barcelona ile maç yapıyor. Bir anda 4-0 yenik duruma düşüyor sonra berberliği sağlıyor. Kim mutlu olmaz ki. Bizde öyle işte. Hastalığımızla maç yapıyoruz ve şimdilik beraberlik bile iyi sonuç.
 
En Tehlikeli Pet Raporu: Metastaz
 
TAKA: Süreç sizi yordu ama yıkamadı?
 
CEVAT OCAK: Öyle insanlar var ki, hastalığa yakalandıktan bir iki yıl sonra kanseri yendim diyor. Bu hastalık bir yemek değil ki yiyeceksin. Ne zaman nerede çıkacağı belli olmaz. Ben ilk olarak 2010 yılında yakalandım bu hastalığa. Kolon’dan ameliyat oldum. Aradan 3 yıl geçtiği halde yendim diyemedim. 4 ayda bir tahlil yaptırıyordum. 3 yılın sonunda yani 2013 yılında Karaciğer de metastaz yaptı ve bir kez daha ameliyat oldum. Aradan 3 yıl daha geçti. Hiçbir şeyim yoktu. Tahliler yaptırmaya devam ediyordum. Yine 3 yılın sonunda 2016 yılında bir kez daha karaciğere metastaz yaptı. Üçüncü ameliyatımı oldum.
 
Beni hayata bağlayan ne mi oldu?
 
TAKA: Kanserle mücadele eden bir hastaya ne önerirsin, ilaçlar ve bitkisellerin dışında?
 
CEVAT OCAK: Hastalığımı bana unutturan en önemli şey sevmek, sevilmek ve saygı görmektir. İnsanları, hayvanları, doğayı ve bütün canlıları seviyorum. Seven insan aynı zamanda sevilen insandır.  Bana ait bir sözüm vardır.
 
“İnsanlar, yaşattıkları ile yaşarlar ölseler bile”
 
İnsan sadece yaşayan bir canlı değildir. İnsan; seven sevilen, saygı gören, sabreden, yaşatan, yaşattıklarıyla anılan, yardımsever, hoşgörülü, adil ve adaletli olmalıdır. İnsan, öldükten sonra bunlarla anılmalıdır ki, yaşamı hep devam etsin.  Yaşam sadece nefes alıp vermek değildir. Yaşam aynı zamanda bir eser bırakmaktır. Bıraktığı eserlerle anılmaktır.
 
TAKA: Gazetecisiniz yazarsınız, futbol adamısınız süreçte insanlar sizi nasıl karşıladı?
 
CEVAT OCAK: İçimde öyle bir sevgi fırtınası var ki, hastalığımı bile sever olduğum anlar oluyor. İnsanlar bana saygı gösteriyorlar. Hastalığımı unutturup moral verme adına gösterdikleri çabalar, bazen gözlerimi yaşartıyor. Ben hayatı ikiye böldüm: Yaşadıklarım ve yaşattıklarım. Yaşadıklarımı ben bilirim, yaşattıklarımı siz bilirsiniz. Önemli olan güzel şeyler yaşamak ve yaşatmaktır. Ben de güzel şeyler yaşadığıma ve yaşattığıma inanıyorum. Kendi mutluluğumdan çok insanların mutluluğudur beni mutlu eden. Etrafımda mutsuz insan görmek beni de mutsuz kılıyor. Kendi mutsuzluğumu ve üzüntümü etrafıma hissettirmemek için büyük çaba sarf ettim. İçimde elbetteki fırtınaların estiği anlar olmuştur. Ama bunu hiçbir şekilde etrafıma yansıtmadım. Hep neşeli oldum. Hep şakacı davrandım. Hep meşgul oldum. Hastalığımı unutturan önemli sebepler de bunlar olsa gerek.
 
Bitkisellere Kendim Yöneldim
 
TAKA: Kanserin hem ilacı hemde hücrelerin düşmanı gibi kemoterapi ama bilimden asla kaçmadın?
 
CEVAT OCAK: Hastalık sürecinde beni en çok yoran kemoterapi süreçleri oldu. Her 15 günde bir iki gün süren kemoterapi alıyordum. Hastalığım süresince yılın neredeyse 8 ayını kemoterapi alarak yaşıyordum. Yoruluyordum ama yıkılmıyordum. Sürecin sonunda hemen ayağa kalkıp normal hayatıma başlıyordum. Kendime hep bir meşguliyet buluyordum. Öyle ki, hastalığımı dinleyecek zamanım bile olmuyordu. Hastalığım süresince hiçbir zaman tıbbı reddetmedim. Doktorum tıbben ne diyorsa harfiyen yapıyordum. Ama şunu gördüm ki, bu hastalıkta sadece kemoterapi alıpta yaşayan hemen hemen yok gibi. Onun için zaman geçtikçe kendi kendimin doktoru oldum. Bitkisellere yöneldim. Bunu doktorumla bile paylaşmadım. Çünkü biliyordum ki doktorlar bitkisel karışımları pek tavsiye etmiyordu.
 
Her Hasta Kendi Doktoru Olmalı
 
TAKA: Sizin direncinizi herkes takdir ediyor, kanser hastalarından arayan var mı?
 
CEVAT OCAK: Benim sağlığımı gören veya duyan birçok hasta veya yakını beni arayıp ne yiyip içtiğimi sordular. Bende anlattım. Bir iki ay sonra ne oldu kullanıyormusun diye geri dönüşler yaptığım da doktor izin vermedi cevabını alıyordum. Bir süre sonra da o hastaların öldüğüne üzülerek şahit oldum. Onun için her hasta kendi doktoru olmalıdır.
 
Dağ Sarmısağı Eşek Sütü
 
TAKA: Kanser hastalarına bitkisel bir reçete yazsan ne önerirsin?
 
CEVAT OCAK: 1-Akçiğer kanseri olan bir hastanın Giresun’un Bulancak ilçesinde bir adamın bitkilerden yaptığı suyu içip iyileştiğini öğrendim. Hemen hasta ile konuşup ben de o sudan içmeye başladım. İnanılmaz güç veriyor bana. Öyle ki, bu sudan içtiğim zaman vücut direncim hastalığım öncesinden bile daha iyi oluyordu.
 
2-Yine bir hastanın Ağrı’da bir adamın topladığı bitkilerle iyileştiği bilgisini aldım ve hemen o hastayı da aradım. Ağrı’dan gelen 16 çeşit bitkiyi de yiyip içmeye başladım.
 
3-Sadece Tunceli Ovacık da yetişen dağ soğanının da bu hastalığa iyi geldiğini öğrendim ve sabah akşam onu yedim.
 
4-Manisa’dan eşek sütü getirtip onu içtim. Yine bir hastanın Propolis-alkol karışımı içip iyileştiğini öğrendim ve onu kullanmaya başladım.
 
5-Sabah akşam evde mayalanmış yoğurt yiyorum. Kasenin sonunda iki kaşık kaldığında içine zerdaçel, zencefil, keten tohumu, üzüm çekirdeği, çörek otu yağı, ısırgan tohumu karıştırıp yiyorum.
 
6-Gün içinde Karahindiba, şahtere otu, biberiye, beyaz çay gibi bitki çaylar yapıp 3-4 kez içiyorum.
 
TAKA: Yüksek ihtisas da yazdığın şiir ve onu şarkı halinde dilinden dökmen hepimizi etkiledi?
 
CEVAT OCAK: Sevgili Yusuf kolay bir mücdael değildir bu. Bazen o duygulanırsınız ve sözler gelir dilinizden dökülür o şiir ve türküyü de öyle yazdım ve kendim besteledim.
 
Ve Kadim Dostlarım
 
TAKA:  Rahmetli Ali Abi’den Metin Atasoy’a oradan İbrahim Usta ve Dr. Serdar Topaloğlu’na dostlarına neler söyleyeceksin?
 
CEVAT OCAK: Rahmetli Ali Abi ile her gün birlikte idik. Çapa Tıp fakültesindeki birinci ameliyatımı o organize etti. Tüm masraflarını karşılayan işadamı ağabeyim Metin Atasoy'a, Ankara yüksek ihtisas hastanesindeki üçüncü ameliyatımın masraflarını üstlenen TFF Başkan vekili arkadaşım İbrahim Usta'ya,  ameliyatlarım sırasında hastanede bana refakat eden, ilgi ve alakasını esirgemeyen iş adamı Eyüp Aktürk'e öncelikli olarak teşekkür ediyorum. Ayrıca, birinci ameliyatımı ÇAPA Tıp fakültesinde yapan Prof.Dr. Ali Akyüz ve ekibine, ikinci ve dördüncü ameliyatlarimi yapan KTÜ Tıp fakültesinden Prof. Dr. Serdar Topaloğlu ve ekibine, üçüncu ameliyatımı gerçekleştiren Ankara Yüksek İhtisas Hastanesinden Prof. Dr. Musa Akoğlu'na ve hastane müdürü Muammer Satılmış'a, Onkolog Doktorum Furkan Sarıca’ya, arayıp soran ve ilgi ve alakasını esirgemeyip bana büyük moral desteği veren yakınlarıma, dostlarıma ve tüm sevenlerime sonsuz teşekkürlerimi sunuyorum. Çok iyiyim ve tedavi sürecine devam ediyorum, normal hayatımı sürdürüyorum.