Yıllardır siyasetçilerle birlikteyiz. Yüzlercesini gazetede ağırladık.
Kimisi ile kahvaltı yaptık, kimisi ile çay kahve içtik.
AK Parti dahil birçok siyasi hareketin doğuşuna tanıklık ettik.
Kimi lider adayları başarılı olamadı, kimisi Tayyip Erdoğan gibi zincirleri kırdı çıktı, Türkiye’nin siyasi tarihine damga vurdu.
Sık kullandığımız bir söz vardır ‘ateş olmayan yerden duman tütmez.’, bir diğer söz ise gazetecilikte olmazsa olmaz kuralıdır, ‘ilk gelen bilgi doğru bilgidir.’
21-24 Şubat 2019 tarihlerinde Ankara’da idik. Birkaç gün kaldık. Ankara’da kaldığımızda sık gittiğimiz restoranttaki hareketlilik her zamankinden farklı idi.
Onlardan birisi parti kuracaklarını açık, açık dile getirirken ‘Biz Tayyip beye karşı bir oluşum içinde değiliz aksine Tayyip beye de yardımcı olacağız.’ demişti.
O gün köşe yazıma şu notu da eklemiştim: ‘Ankara ve İstanbul AK Parti adına kaybedilirse küskünler parti kuracaklar.’
Cumhurbaşkanı Abdullah Gül 24 Haziran 2018 öncesinde bir iki hamla yaptı, artık izliyor.
Bayan yazar Ayşe Baykal’a söylediği, ‘Bize yapılanları başkasına yapmamalıyız’ sözünde 28 Şubat ve sonrasında Refah Partililere yapılanları ima etmiş olabilir.
Peki yeni partiyi Ahmet Davutoğlu mu kuracak? Davutoğlu’nun 1 Kasım 2015 seçimleride iyi oy almasına rağmen kuracağı partinin tutmayacağı söyleniyor. Bunun sebebi Türkiye’nin bugünkü sıkıntılı pozisyona gelişinin en önemli iki nedeni Suriye meselesi ve Uçak krizidir. O politikaları Davutoğlu belirledi, Türkiye hala sancılarını çekiyor, yüzde 5’i geçemez.
Cumartesi günü idi, telefonum çaldı: ‘Ali Babacan parti kuruyor’ dedi arayan.
Çok detay vermedi. Çalışmaların başladığını iddia etti. Nabız yoklanıyor diye konuştu. Ali Babacan cephesine yakın bir isme ulaştım.
O da, ‘Ben Ali Babacan’ın parti kuracağını duymadım ama Ahmet Davutoğlu ile birlikte hareket etmeyeceğini biliyorum’ mesajını verdi.
Bu ifade ‘hayır parti kurmayacak’ ifadesi değildi. Ekonominin baskı altında olmasının sebebi Türk seçmenini ‘Gel bizi kurtar Ali Babacan’a işi getirtme çalışması olabilir mi?’
İş öyle bir noktadaki İstanbul kararı ertelendiği her gün siyaset biraz daha çetrefelli hale gelecek.
AK Parti işin hukuki mücadelesini bıraksa hem Ankara hem İstanbul gitti denecek ve 1989 sonrası ANAP senaryoları yazılmaya çalışılacak.
Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Partisi için zor bir süreç bu.
Peki AK Parti bu işin içinden nasıl çıkacak?
Tayyip Erdoğan birçok hamle yapmıştı. Siyasetin ve iktidarın gücünün Ak partiyi yorduğunu gördü ve milli görüşün kadrolarına döndü. Ama Milletvekilliğinin, İl Başkanlığının getirdiği güç AK Partiye katılanların bir bölümünü de savurdu..
Erdoğan partiyi gençleştirmek için TÜRGEV, TÜGVA ve KADEM’i kurdurdu. Orada çalışanlar da kısa yoldan milletvekili olmak için çaba harcadılar. AK Parti gençliği önceden Hizmet etmeden geçirdiği günü eksik gün olarak sayardı. O iştahlar kayboldu. 
Son olarak Yeniden Refah Partisini Fatih Erbakan kurdu. Şimdi onların büyük bölümünün 2023 Erdoğan kadrolarında alacağı söyleniyor.
Peki Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan bundan sonra ne yapmalı?
İstanbul netleştikten sonra toplumun her kesimini kucaklayacak yeni açılımlar yapmalı.
AK Partinin kurucuları ve zaman içinde görev yapanlar artık liderlerine yaklaşamıyorlar onları kucaklayabilmek için etrafında örülen çemberı kırıp atmalı.
AK Parti iktidara geldiğinde herkesin partisi idi. Zaman ilerledi, bazen kürt seçmen dengesi bazen cemaatler dengesi yüzünden üstü kapalı tarihe malolmuş kahramanlara eleştirileri ekrandan taşmaya başladı, bu polemiklere tavır konmalı.
En önemlisi, MHP zor dönemde ortaklık yaptı destek verdi, veriyor. MHP’li Memurların Milli Eğitim teşkilatında, Sağlıkta tüm talepleri sümen altı ediliyor, Sadece polis teşkilatında Bakan Soylu sayesinde isimleri kazananlar listesinde yer alıyor, Erdoğan, Sağlık ve Milli Eğitimde tek şube müdürlüğünden bile taviz vermeyen yetkilileri ve sendikaları uyarmalı.  
En önemlisi, AK Parti ‘Gelin, çalışın, oy verin kazanalım ama bizden bişey istemeyin. Türkiye’de sadece belli ailelerin çocukları Genel Müdür, Başdanışman, Yönetim Kurulu Başkanı olabilir’ mantığından uzaklaşmalı.
Erdoğan 2023 vizyonunu açıklayacaksa bu adımları da içine almalı.
Yoksa yoldur, köprüdür, hastanedir, barajdır hizmetin kralı yaptı.
Belediyelerdeki tepki hizmete değil, ayrımcılığadır..