Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde detaylar netleşmeye başladı.
 
Cumhurbaşkanlığı kararnameleri ivedilikle yayınlanıyor. Vakit kaybetmeden yeni Genel Kurmay Başkanı ve bazı komutanlıklara atama yapıldı.
 
Başkan Erdoğan ilk yurt dışı ziyaretlerini Azerbaycan ve Kıbrıs’a yaparak birliktelik mesajı verdi.
 
Cumhurbaşkanı devletin başı sıfatıyla, yürütme yetkisini elinde bulunduruyor.
 
Külliyen bir revizyon söz konusu. Kısa bir not: Cumhurbaşkanlığı bünyesinde 9 kurul oluşturulacak.
 
Bu kurulların başkanı Cumhurbaşkanı olacak, en az üç üyeden oluşacak ve atamaları Cumhurbaşkanınca yapılacak.
 
Bu kurullar, Cumhurbaşkanınca oluşturulacak politikalar ve alınacak kararlarla ilgili öneriler geliştirecek. Kurul üyeleri 12 bin lira civarında ücret alacak.
 
MİT, Diyanet İşleri Başkanlığı dahil pek çok kurul Cumhurbaşkanlığı’na bağlandı.
 
BİMER olarak hizmet veren Alo 150 hattı dahi CİMER olarak hizmet vermeye devam edecek.
 
Bürokrasideki hantallığın en aza indirildiği ve teşkilat şemasının sadeleştirildiği yeni bakanlık teşkilatlanmalarındaki dağınık yapı da ortadan kaldırılıyor.
 
Her bakanlıkta birden fazla bakan yardımcısı atanabilecek.
 
Her bakanlıkta sayıları 15’i geçmeyecek şekilde bakan müşaviri atanabilecek.
 
Üst kademe kamu yöneticisi olarak adlandırılan bürokratlardan 76’sı Cumhurbaşkanı’nın kararı ile, 55’i Cumhurbaşkanı’nın onayı ile, diğerleri ise Cumhurbaşkanı yardımcısı, bakan veya atamaya yetkili diğer amirler tarafından atama yapılacak.
 
Cumhurbaşkanı tarafından tayin edilecek bürokratlardan bazılarının 5 sene olan vazife süreleri 4 seneye indi.
 
Cumhurbaşkanı isterse, bu bürokratları görev süreleri dolmadan görevden alabilecek. 
 
Erdoğan, belediye başkanlığı döneminde bu yana hep istediği başkanlık sistemine fiili bir geçiş yaptı.
 
‘Türkiye’yi şahlandıracağız, Dünyanın ilk 10 ekonomisi arasına sokacağız, ayrımcılıklara son verip refahı halkın geniş katmanlarına yayacağız’ sözü önemli.
 
Erdoğan revizyonist bir kabine kurdu.
 
Milletvekillerinden 4’ü istifa ederek bakanlıklara geçti.
 
Özel sektörde başarılı olanlar, Türkiye’nin yönetim dümeninde.
 
Hepsinin sorumlulukları çok ağır.
 
Başkan Erdoğan kendi ekibini kurdu, artık isimlerin Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nden döndüğü bir yapı yok.
 
AK Parti Meclis üstünlüğünü kaybetmiş olsa bile, Erdoğan ile Bahçeli’nin uyumlu çalışacağından şüphe edilmiyor.
 
Yeni kabineye yönelik eleştiriler var elbette, olması doğal.
 
Bir anekdot düşeceksek, İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun yemini sırasında CHP’lilerin tavrı oldu.
 
Bu tür protestoların partiye değer katmadığının altını çizmek gerek.
 
Sonuç itibariyle Erdoğan bir çok yazılı çizili şeylerin ve iddiaların tesirinde kalmadı.
 
Buna en önemli örnek Soylu’yu ve Berat Albayrak’ı kabinede tutması gösterilebilir.
 
Berat Albayrak’a Maliye ve Hazineyi teslim etmesinin tek sebebi vardır:
‘Güven’
 
Bu coğrafyada ne oyunlar oynandı.
 
Dünya ekonomi boyutunda kabineye olumlu bakmamış olabilir, zaman her şeyin ilacı, önemli olan Türkiye’nin kendi iç dinamikleri ve menfaati.
 
Bu satırlar yazılırken NATO zirvesi de gerçekleşiyordu. 
 
Erdoğan ile Trump, NATO karargahına birlikte geldiler.
 
ABD başkanı Trump bu kez Almanya’ya,‘Rusya’nın esiri’ dedi.
Almanya’nın cevabı, ‘Biz bağımsız bir ülkeyiz’ şeklinde oldu.
 
Venezuela’yı işgal etmekten söz eden Trump dileriz, NATO zirvesinde başka soğuk duvar örecek hayalci girişimlerden uzak durur.