Bu sezon yabancı futbolcular içinde yapılan kalitesiz transfer kadro mühendisliği maalesef Trabzonspor’u bu noktaya getirdi. Geçen sezonki kadrodan sadece 3 futbolcu gitti. İngiliz hoca Newton’la lige başlandı. İlk yedi haftada alınan kötü sonuçlar Bordo-Mavili takımın üzerinde karabulutlar dolaştırdı. Kasımpaşa yenilgisinden sonra takımın başına Abdullah Avcı’yı getiren yönetim tecrübeli hocadan başarı beklemesi abesle iştigal olur. Yapılan transferlere bakıldığında bunların hiçbiri Trabzonspor’da oynayacak kapasitede değil.
 
Erzurumspor maçında yabancılar içinde Vitor Hugo dışındakileri koy sepete at denize! Trabzonspor’a ocak ayı transferinde en az dört futbolcu gerekli. O da 1 sol bek, 2 orta saha ve bir de Sörloth gibi bir santrafor… Newton zamanında takımda disiplin hiç yoktu. Bireycilik ön plana çıkmıştı. Bunu da daha çok Nwakaeme yapıyor. Nwakaeme geçen seneki futbolundan maalesef çok uzak! Sanki o Nwakaeme gitti başka niteliksiz bir futbolcu geldi. Öyle ki, oynadığı sürede sahada hiçbir şey yapmayan, çalım atmayı unutan, topu ayağında dakikalarca saklayıp rakibe teslim eden bir Nwakaeme geldi. Sol bek Marlon desen evlere şenlik. Erzurumspor maçında bir tane hücuma çıkıp orta attığını görmedik. Baker sabır tüketiyor. Asla verimli olamıyor. Gol umutları diye alınan Afobe ve Djaniny bu halleriyle asla çare olmazlar! Kızsak da, bağırsak da ve ağır hakaret etsek de yine ne varsa bizim yerli oyuncularımızda var. Trabzonspor'un elindeki malzeme maalesef bu!
 
 Avcı bir an önce yabancıları ya kazanmalı ya da altyapıdan A takıma aldığı gençleri cesaretle öne çıkartmalı. Çünkü ocak ayı transferine kadar elindeki kadro ile uyumlu bir takım yaratmak zorunda! Trabzonspor'un bu sezona çok kötü başlaması oynayan veya kenarda oturan da güvenini kaybetti. As oyuncular oynamak ister! Formsuz olan da kendini zaten bilir. Trabzonspor’un orta sahası çok sırıtıyor. Zaman ilerledikçe de düzelme yerine kötüye gidiyor! Takımın kondisyonu eksik. Ayrıca form düşüklüğü var. Kadro yetersizliği var. Üstelik ağırlıkla kalitesiz bir kadro var! Trabzonspor’da benim gördüğüm eksikler bunlar. Şunu da hiç unutmayalım, bir musibet bin nasihatten iyidir! Enkaz altında kalan da takımı toplayacak olan da Abdullah Avcı’dır. Bu şartlarda artık ona inanmalıyız! Ancak bu enkazın mimarı da yönetimdir!
 
DİLİN KEMİĞİ YOK!
 
Trabzonspor Başkan Ahmet Ağaoğlu, geçen günlerde yaptığı açıklamalarda, yeni teknik direktör Abdullah Avcı’dan hem ‘Şampiyonluk’ hem de ‘Kupa istiyorum’ dedi.

Ağaoğlu galiba leyleği havalarda görmüş! Nerede dolaşıyor. Rüya da mı yoksa hayallerinle mi? Hangi takımla, kadroyla ve futbolcular ile. Bu Trabzonspor’un hizaya gelmesi 3-4 ay antrenman yemesi lazım. Takımın sezon başı çalışmadığı apaçık ortaya çıkmış. 55’ten sonra Bordo-Mavili futbolcular statik duruma geçiyor. Erzurumspor maçında bunu herkes bir kez daha gördü. Ahmet başkan atıyor! Nasıl olsa dilin kemiği yok. Ahmet Bey, ne olur kendine bir ay medyaya konuşmama yasağı getir. Bak ne kadar faydasını göreceksin.
 
ÖNCE İŞKEMBEDEN ATTI SONRA GÜNEŞ’E SARDI!
 
Adı Yiğit.
Ama adı gibi Yiğit değil sanırım.
Soyadını yazmaya gerek yok.
Bulutlar üzerinde geziyordu.
Güya bir zamanların ekonomi üstadı.
Foyası ve bir şey bilmediği ortaya çıkınca gözden düştü.
Yani auta çıkınca reytingi düştü. Yine gündem olabilmek için hiç anlamadığı bir konuda daha ahkam kesmeye başladı. Cumhurbaşkanlığında danışman olarak görev yapan; birçok kurulda yer alan ve kendini bulunmaz Hint kumaşı sanan bu Yiğit adam Cumhurbaşkanlığı danışmanlığı zırhının arkasına sığınarak istediği gibi salvolar savuruyor. Hayatında belki futbol dahi oynamamış̧! Topu görse kabak zanneder.
 
Çıkmış̧ isim vermeden Milli takım ve Şenol Güneş’i eleştirmiş̧. Jöleli, geçmiş̧ zamanda dolar konusunda ne demişti bir hafızamızı yoklayalım “Dolar 3 TL’yi geçerse millet yüzüme tükürsün. Günlerce tweet atanlar, yazı yazanlar! Adamsanız çıkın özür dileyin. Çıkın bu milletten özür dileyin. Felaket tellalları” gibi sözler sarf etmişti. Jölelinin o günlerde dediği olmadı dolar 10 TL’yi zorluyor. Gerçi Şenol Hoca “Ekonomiyi batırmış̧ adam bana ekonomiden bahsediyor. Para çalmadım. Beni kimse paspas yapamaz” diyerek ağzının payını verdi.
 
Jöleli önce bol işkembeden attı sonra gündem değiştirmek için Milli takıma sardı. İsim vermeden Şenol Hoca’yı eleştirdi. Yahu jöleli arkadaş̧ eleştirdiğin hoca, Trabzonspor’da futbolculuk yıllarında 6 lig şampiyonluğu, sayısız kupalar kaldırdı. Avrupa’nın devlerine karşı oynadı. Türk milli takım kalesini korudu.1978-79 sezonunda toplam 1112 dakika süreyle kalesinde gol görmeyerek ulaşılması zor bir rekora imza attı. Üst üstte 12 maç̧ kalesini gole kapattı. Teknik direktörlük mesleğinde Türk milli takımını Dünya 3.’sü yaptı. Devlet hizmet ödül madalyasına sahip. Beşiktaş’ı iki kez üst üste şampiyon yaptı. Daha saymama gerek yok. Senin Şenol hoca kadar başarın var mı? Al milyon TL’leri yat aşağıya. Yağma Hasan’ın böreği, ye babam ye.
 
Bu çıkışlarından sonra jölelinin de akıbeti Bülent Arınç gibi olmasın. Malum Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde işe yaramayanlar auta çıkmaya başladı da.
 
İNÖNÜ VE SAKA’YA ZİYARET
 

Trabzonlu balık tüccarları bir heyet olarak yıllar önce Cumhurbaşkanı İsmet İnönü ve Başbakan Hasan Saka’yı ziyaret etmişler. Ziyarette, Sürmene Civra’dan Osman Reis (Karabacak), Akçaabat’tan Yahya Reis (Denizer), Mersin köyünden Muzaffer Nuhoğlu ve Salacık Zavena’dan Mustafa (Malkoç) Reis. Mekanları cennet olsun.
 
PALAMUTLARA YAĞMUR SUYU VURMASIN
 
Covid-19 hastalığı artmadan ve sabah 10.00 ile akşam 20.00 arası sokağa çıkma yasağı gelmeden önce yolumuz her zamanki gibi Faroz mahallesi idi. Yazdan kalma güneşli bir hava idi. Yalıspor kulübünün önünde oturduktan sonra güneşlenmek için Faroz limanının içindeki Balıkçılık Kooperatifi’ne indik. Deniz çok güzel karabataklar, martılar, ekmek ve simitleri yemek için birbirleri ile yarışıyor. Tam bu esnada yanımıza Faş Temel geldi. Faş hiç yerinde duramaz günde mübalağasız 20 bin adım atar. İlk kez bizim yanımızda 45 dakika oturdu. Havadan sudan derken Hebib abi (lakabı beşli) ile yaşadığı diyaloğu anlattı.
 
Hebib beşli oğlu ile uzatmaya yani Palamut tutmaya gider. Akşam ezanı okunduktan sonra uzatma ağını denize sererler. Gel zaman git zaman denizden kurdukları ağa 80 tane Palamut vurur. Hebib Beşli ağdan çıkardığı palamutları kayığın kenarına yığar o esnada şiddetli yağmur başlar. Hebib beşli oğluna, palamutlara yağmur suyu vurmasın üzerlerini ört der. Oğlu babasına cevap verir “Baba niye örteyim zaten balıklar denizden sudan çıktı ne fark eder” deyince Hebib Beşli, “Deniz suyu tuzlu, yağmur suyu tatlı, ört balıkların üzerini” der…
 
İSMAİL HOCA BABADIR
 
Kimliğinde ismi Ayhan’dır, mahallede onu herkes Osman diye tanır. Ayhan Kırcı önce Orman Dairesinde çalışırken sonra Numune Hastanesine geçiş yaptı. Hastaneden emekli oldu. Herkesin yardımına koşan bir abimiz. Ayhan aynı zamanda iyi bir futbolcu idi. Futboldan ekmek yiyemeyenlerden biri odur. Ayhan abi 1993-94 yıllarında hem Orman Dairesi’nde çalışıyor hem de Ormanspor’da futbol oynuyor. Bu yıllarda Yeşil- Beyazlı takımı çalıştıran 3. Lig ekiplerinden Ankara Çankayaspor’un Teknik Direktörü İsmail Batur’dur.
 
Ayhan Kırcı Ormanspor’da oynarken yaşadığı bir anısını anlatır. Kırcı, Ormanspor olarak amatör kümede şampiyon olduk ve gruplara gideriz. Grup maçları Samsun’da oynanır. Maçları iki grup halinde oynarız. Birinci gruptan biz ikinci gruptan Gülbaharspor grup birincileri olarak çıkarlar. Finalde karşı karşıya gelecekler. Finalden bir gün önce hocam İsmail Batur ile kulüp başkanımız Metin Kars tartışırlar. Başkan hocamızın işine biraz fazla karıştığı için İsmail hoca başkana “Bu takımın hocası benim, işime kimse karışamaz” der. Başkan da “o zaman senin işine son verdim hocama” der. O anda müdahil olmam gerektiğini hissederek, “Hocam yoksa ben de yokum” diyerek hocamın yanına geçtim. Başkanımız baktı ki tüm futbolcular hocamızın yanında olduğunu görünce geri adım attı. Ertesi gün final maçını Gülbahar ile oynadık maçın normal süresi 0-0, uzatmalar da aynı skorla bitince penaltı atışlarına geçildi. Penaltılarla elendik. İsmail Batur’un olduğu yerde hep başarı vardır. Bizim mecazımızda hoca babadır. Varsa varız yoksa yokuz.”