Halk arasında daha çok âlim ve mutasavvıf yönleriyle inkişaf eden Ahî Evran, İbn-i Sina ve Farabî gibi çok yönlü şahsiyetlerin de etkisinde kalmıştır. 601/1204 yılında Bağdat’a giderek büyük İslâm âlimi Sihabüddin Sühreverdi gibi Fütüvvet Teşkilâtı’nın ileri gelen âlimleriyle ilmî temaslarda bulunmuştur. Hac görevini yerine getirmek için gittiği Mekke’de Şeyh Evhadu’d-din Kirmânî ile tanışmış ve onun müridi olmuştur. Kayınpederi ve şeyhi olan Kirmânî ile birlikte Abbasî Halifesi Nasır Lidinillah’ın kurduğu Fütüvvet Teşkilâtına girmiştir. Anadolu Selçukluları sultanı II. Gıyase’d-din Keyhüsrev, Bağdat’ta bulunan bilginleri Anadolu’ya davet edince Abbasi Halifesi Nasır Lidinillah, Ahî Evran'ı ve Şeyh Evhad’ud-Din Kirmanî'yi, diğer âlimlerle birlikte Anadolu’ya göndermiştir.

İslâmî ve insanî bir ticarî hayatın tanzim edilmesine öncülük eden Ahî Evran’ın hem Hacı Bektâş-ı Velî (1209-1271) hem de Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî (1207-1273) ile çağdaş olduğu söylenir.  Bu üç büyük şahsiyet de düşünceleriyle insanlığa yol göstermişlerdir.

Halk arasında "Debbağların Pîri" olarak da bilinen Ahî Evran, 1205 yılında Anadolu’ya gelmiş ve şeyhi ile birlikte Kayseri’ye yerleşmiştir. Burada bir debbağlık (deri işleme) atölyesi kurmuştur. Kısa zamanda sanat erbabı arasında sevilen ve sayılan bir insan olmuştur. Büyük bir vatansever olan Ahî Evran, Moğollara karşı Kayseri’yi savunan ahîleri teşkilâtlandırmıştır. Ahî Evran; bir müddet Kayseri, Denizli ve Konya'da ikamet ettikten sonra birçok şehir ve kasabayı gezerek ahîlik teşkilâtının kuruluşunda ve yayılışında önemli bir rol oynamıştır. Sonradan da Kırşehir’e yerleşerek ölümüne kadar burada kalmıştır.

İş ve meslek hayatının tanzim edilmesinde büyük rol oynayan Ahî Evran'ın hayatı ve düşünceleriyle ilgili bugüne kadar birçok eser yazılsa da bu eserlerdeki bilgiler rivayetlerle  yoğrulmuştur. Yazılanlarda, ne yazık ki ifrat ve tefrite kaçılmıştır. Bu noktada, hacim olarak küçük olsa da, Gülşehri'ye ait olduğu söylenen 167 beyitlik Türkçe mesnevîden bahsetmek gerekir. Muhtevasından Ahî Evran’ın ölümü üzerine kaleme alındığı anlaşılan eser, Ahî Evran’ın hayatına dair bazı bilgilerin yanında, onun karakter özelliklerini, kerametlerini ve ahîliğin kurallarını kapsamaktadır. Söz konusu eserde Ahî Evran, abartılı ifadelerle şöyle tavsif edilmektedir: “Dünyada ahî, Ahî Evran olup; o, bütün ahîlerin sultanıdır. O, padişahın hasekisi, bütün beyler de onun önünde birer kuldur. Onun asitanesi, firuze renkli gökyüzüdür. Âlem içinde âlem olan odur. Dünyaya onun gibi kademli biri gelmemiştir. Herhangi bir şehirde büyük kimseler çoktur, ancak âlemin ulusu farklıdır. Onun himmeti Allah'a ulaşmıştır. O, Hz. Peygamberin has ümmetidir. Allah'ın katına çıkmış ve onun yüzünü görmüştür. 93 yıl yaşamış, ne helâli ne de haramı ihlâl etmiştir. Gönlünü kadın ateşiyle yakmamış, kimsenin ağzına ve yüzüne bakmamıştır. O; akla dost, nefse düşmandır. Temiz dinli ve namusludur. Ahîler ile beylerin sultanı olup dünyadan elini eteğini çekmiş ve ahiret için gerekli hazırlığı yapmıştır. Cömertlikte Hâtem-i Tâyî yanında bir gedadır. Kutb olup üçlere ermiş, yedilere ders vermiştir. Kırklar ile arkadaştır… ” (8-26. beyitler)

Çok yönlü bir ilim ve fikir adamı olan Ahî Evran, kurmuş olduğu "Ahîlik Teşkilâtı" vasıtasıyla sosyal, iktisadî ve siyasî hayatımıza yön vermiştir. Dinî değerleri ticarî hayatın bir parçası hâline getirerek kardeşliğe, cömertliğe, kahramanlığa, fedakârlığa, diğerkâmlığa, akla, ilme ve sanata uygun bir zemin hazırlamıştır. "Hakk'a hizmet halka hizmet" anlayışıyla üretimde kalitenin ve adil paylaşımın önünü açmıştır. Birlik, beraberlik ve kardeşlik  duygularını vahdet teknesinde yoğurarak İslâm'ın "ideal insan" modelini ortaya koymuştur.

İlimde ve ahlâkta örnek bir şahsiyet olan Ahî Evran; rivayetlere göre, Moğollara karşı mücadele ederken 653/1261yılında  doksan üç yaşında şehit edilmiştir. Kabri Kırşehir’de, Ahî Evran Mahallesindeki Ahî Evren Camii'nin avlusunda bulunmaktadır. Söz konusu türbe, Ahî Evran'ın ölümünden iki asrı aşkın süre sonra,1482 yılında, kendisine bağlı kişiler tarafından yaptırılmıştır. Türbe, kubbe örtülü kare planlıdır. Ahî Evran'ın Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilen türbesi bugün bile birçok seveni tarafından ziyaret edilmektedir.

Ahî Evran'ın doğumunun 850. yılı olan 2021 yılı UNESCO tarafından "Ahî Evran Yılı" olarak ilân edilmiştir. Bu büyük ilim, irfan ve ahlâk adamının 850. doğum yıldönümü vesilesiyle o eski ahîlik teşkilâtının insanî ve vicdanî ilkeleri, başta ticaret olmak üzere,  hayatımızın bütününe tekrar teşmil edilebilir. Zira bilginin hikmetle, ticaretin ahlâkla buluşturulduğu ahîlik teşkilâtından bugünün ticaret erbabının öğreneceği çok şey vardır.