Türkiye özellikle 2015 yılından bu yana iç ve dış politik taarruzların yanı sıra ekonomik olarak büyük bir tazyik altında kaldı.
 
15 Temmuz darbe girişimi, yaşadığımız tüm darbe girişimlerinden daha ağır bir süreçti.
 
Ya virüs nedeniyle yaşadığımız travmaya ne demeli.
 
Hala atlatamamışız.
 
Türkiye’nin güneyindeki savaş hali, göç dalgası ve terör baskısı Türkiye’yi her fırsatta tökezletmeye yönelik hamlelerdi.
 
Enerji Bakanlığı’ndan ekonominin dümenine geçen Bakan Berat Albayrak bölgemizin insanı olarak, içimizden biri olarak bu ateş çemberi içinde görev aldı.
 
İşi kuşkusuz kolay değildi, halen de öyle.
 
Dünya ekonomileri ciddi bir sınavdan geçiyor, pandeminin etkileri devam edecek olsa da ekonomimiz çok kriz dönemlerinde olduğu gibi son süreçte de bağışıklığını geliştirdi.
 
Borsa İstanbul aralıksız 17 gün çıkış gösterdi.
 
123 binlerde olan endeks hatırlarsanız 83 binlere kadar gelmişti, bugün 115 binin üzerinde yıl
 
Sonunda 130 binleri bulabilir.
 
Türkiye pandemi sonrasında çok hızlı ve doğru adımlar attı.
 
Daha önceki yazılarımda yazdım, ülke battı, bitti diyenler vardı, IMF’ten başka gidecek kapı kalmadı diyenler vardı.
 
Biz bunları okuduk, hâlâ böyle yazanlar var.
 
IMF demek ülkenin boyunduruk altına girmesi demektir, her ne şartta olursa olursun Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın da dirayetiyle IMF kapısı kapandı.
 
Türkiye zaten 25 milyar dolar ödeyerek IMF borcunu kapatmıştı.
Şimdi bir gerçek var, Türkiye bir çok Avrupa ülkesine göre krizi çok iyi yönetti, eksiklikler elbette oldu, hepsine müdahale ediliyor.
 
Dün Bakan Albayrak bir bilgi aktardı ve şöyle yazdı:
"Türkiye'nin ekonomisine güven artıyor.
Nisanda 51,3 olan ekonomik güven endeksi mayısta 61,7'ye, haziranda ise 73,5'e yükseldi.
2020 yılını bu performans ile sürdürüp, gelecek yıl bunu çok daha ileri taşıyacağız inşallah."
 
Bakan Albayrak’ın spor ekonomisi noktasında da iş bitirici rolüne değinmek gerekir.
Sadece Trabzonspor değil pek çok kulübün krediye ulaşması noktasında gerçekçi adımlar attı.
 
Senelerden beri Trabzonspor’un haklarının masa planlarıyla nasıl harcandığını çok iyi biliyoruz.
 
Bu oyunlar devam ediyor.
 
Geçmişte bakanlar tuttukları takımlara yakın olmuşlardır, bu gayet doğal.
 
Albayrak’ın Trabzonsporlu olması bazı çevreleri rahatsız edebilir, bu çevreler ligi dizayn etmek isteyen alın terine saygı göstermeyen organize ayaklar.
 
Türkiye’de vesayet odakları geçmişte dilediği gibi politikalara yön verebiliyordu.
 
Spor sahası da özellikle futbol da bunlardan biriydi.
 
Şike sürecinde yaşadıklarımızı unutabilir miyiz?
 
Futbolda da bu odakları yenmek için Albayrak’a o yüzden daha da sahip çıkmak yüreklendirmek gerekir.
 
Onun sahip çıktığı Trabzonspor’a sahip çıkmalıyız.
 
Trabzonspor halen yenilmedi!
 
Yerden yere vurmamalıyız.
 
Bu takım hangi badirelerden atlayarak buralara geldi, bileceğiz.
 
Elbetet ki o cambazları da takip edeceğiz.
 
O cambazlar dama bak der elinden ekmeğini de alır, puanını da çalar!