YENİ ÖMERLER
ARAMIYOR
MUYDUNUZ,
ALIN İŞTE...!
 
Kimse bu dünyaya kazık çakmayacak. Herkesin bir miadı var ve emri hak vuku bulduğu anda hepimiz bu diyardan göçeceğiz.
 
Şairin dediği gibi; önemli olan kubbede hoş bir sada bırakıp, gönüllere dokunarak göçmek. Ardında iz bırakmak. Ve herkesin bir zamanı ile devri vardır. Bir de elbette nasibi.
 
Bir zamanlar Türk siyasi tarihine damga vurmuş isimlerden biriydi rahmetli Mesut Yılmaz. Dünyada ki en büyük acı evlât acısı derler. Allah kimseye yaşatmasın. Evlâdının acısından sonra toparlayamadı bi türlü.
 
Herkes gibi O da geldi, görevini yaptı, emekli oldu ve göç etti. Bakın nereye bağlayacağız...!
 
Herkesin bir zamanı ve devri vardır dedik ya! Trabzon siyaset dünyası da kimleri kimleri misafir etmedi ki! Ne yüzler geldi geçti. O koltuğa yakışanlar oldu, sırıtanlar oldu. Görevini ifa edip asilce kenara çekilip, başkalarının önünü açan koca yürekler de oldu; bıraksan ölene kadar o koltuğa zamkla yapışacaklar da...
 
Yani edebiyle görevini yapıp, abilik yapanlar da oldu; bayağılaşıp, siyaset onları bıraktığı halde, nefislerine yenilip " siyaseti asla bırakmam " diyenler de...
 
En güzeli hizmet edip vakti gelince arkadan gelenlere abilik, ablalık etmektir. Siz asla bırakmam diye ego yaparsınız ammaaa; siyaset sizi çoktan bırakmıştır bile! Geçmişler ola...
 
İşte Trabzon siyasetinde de; hep kendinden önce başkalarını düşünen, asla kendileri için bişe isteyemeyecek kadar asil ve vakur, her zaman herşeyin hayırlısını dileyen, asla basitleşmeyen, bayağılaşmayan, çirkefleşmeyen, hiçbir siyasi görüşten insanı ayırmayan, dışa son derece açık ve sosyal; donanımları dolu dolu ve her makama yakışan; dava adamı oldukları için lügatlarında asla küsmek olmayan, kaderleri de hep ortak; sürekli direkten dönen ama asla isyan etmeyen 2 güzel insan, 2 Trabzon beyefendisi, 2 çekirdekten yetişme siyasetçi ve proje beyni abimiz, büyüğümüz var...
Birisinin adı Ergin Aydın; diğerinin adı Faruk Kanca...
İkisi için yapılacak en güzel tespit; ikisinin de hayatı, kendilerini ve çok şeyi aştıkları olurdu heralde. Yani yaşamın şifrelerini çözmüş 2 olgun insan. Teslim olma erdemlerinden ötürü de asla ama asla ne şikayet ederler, ne de isyan ederler.
Bilmiyoruz ama biz meşreblerini de kaderlerini de çok benzer buluyoruz. Neden mi?? Çok basit...
 
 Ne zaman dara düşülse; herkesi toparlayacak, abilik yapacak biri aransa, ikisi de hazır kıtadır. Cefa zamanı el üstünde tutulurlar, en kıymetlidirler ama gelin görün ki; teşbihte hata olmaz, işin kaymağını ve safasını hep başkaları sürer. Onlar zaten yabancı değil denilerek hep fedakârlık yapan taraf oldular. Yıllardır değişmedi bu.
 
Trabzon'a ne katarlar? O da çok net belli. Bi kere bütün teşkilâtı toparlarlar. Onların olduğu yerde adaletsizlik olmaz, kavga olmaz, adam kayırma olmaz, ukalâlık olmaz. Hiçkimseyi ayırmadan bütün Trabzon'u kucaklarlar. Vatandaşla partiyi hep barışık tutarlar. 
 
 Trabzon gibi çok ama çok zor bir şehirde; günümüzde en zor ve en çok aranan ihtiyacı Trabzon'un iliklerine kadar nakşederler. GÜVEN verirler önce, güven...
Bitti mi!!
 
Nasıl yorumlarsanız artık ama; 18 yılın verdiği yorgunluk, güç zehirlenmesi, makamlardan alınan ve dışarıdan kendine güven gibi duran ama içi boş egolar, rant, haksızlık, adam kayırma, adaletsizlik, liyakatı göz önünde bulundurmama ve halkı küstürme gibi kavramları buruşturup çöpe atarlar. Çöpleri kimlerin karıştırdığı da malumumuzdur...!
 
 2018 seçimlerinde altına basa basa ne haykırmıştı Tayyip Erdoğan. Bize artık yeni Ömerler lâzım demedi mi? Peki aslında neydi bu? İşte bu tam da içe dönük bir öz eleştiri idi. Demek ki yolunda gitmeyen bişeyler var...
Alın size en kâllâvisinden 2 Ömer. Tepe tepe kullanın. Etinden, sütünden, derisinden, beyninden, işkembesinden, postundan, sakatatından; say say bitmez faydaları...
 
 Yorulan, yıpranan, şımaran, kabaran, yüzü eskiyen, uzlaşma nedir bilmeyen, vatandaşa laga luga yapan artistcikleri Onların şemsiyesi altında mümkünatı yok bulamazsınız.
 
İkisi de en verimli, en olgun zamanlarını yaşıyorlar. Ortak bir diğer noktaları da; her seçimde direkten dönmelerine rağmen potansiyellerini asla yitirmemeleri. Ayrıca ikisi de değişen zamana inanılmaz entegre oldular.
 
İkisinin bir başka kader birlikteliği de; ikisinin de artık rüştünü ıspatlamış olmaları. Kendilerini anlatmalarına dahi lüzum görülmemesi. Ama ne tevafuk ki; ikisi de bu saatten sonra sadece ve sadece genel merkezin tensipleriyle ve uygun görmesiyle; " Git Trabzon'u toparla ve bütün şehre kimseyi ayırmadan ağabeylik yap " denirse il başkanı olurlar. Onlar; temayül işlerini aşalı çok oldu...
 
Allah şahit! İkisini de çok severiz. İkisinin de başarısı vallahi de billâhi de bizim başarımız gibi sevindirir bizleri. Onlar daTrabzon'u sevindirirler, hiç şüpheniz olmasın...
 
Rabbim yollarını yol, ollarını ol yapsın inşallah. Onlar yola revan olursa şayet; Trabzon da ardı sıra koşacaktır arkalarından...
 
Bizden hatırlatması...
 
Selâm ve muhabbetle saygılar...