Trabzonspor’un 2021-2022 Futbol sezonunda hedefi her sezon olduğu gibi şampiyonluk. Geçen sezonu 71 puanla tamamlayarak Avrupa Kupalarına katılma hakkını kazanan Bordo-Mavililer, beraber biten 14 maçında yarısını kazabilseydi 85 puanla arzuladığı şampiyonluğu kazanması zor olmayacaktı. Ancak kısıtlı ve dar kadroya önemli sakatlıklar eklenince lige alt sıralarda başlayan Fırtına, teknik direktör Abdullah Avcı ile zirveye yakın tamamladı. Sezon başında yapılan transfer hataları sebebiyle ancak 1-2 oyuncudan verim alan ve ara transferde kadrosuna Bakasetas ve Berat Özdemir’i katan Trabzonspor geçtiği yükselişimi sürdürdü ama ligin son haftalarına doğru önemli puanlar verdi. Fırtına’nın geçen sezon renklerine kattığı yabancı oyuncularda pek fazla katkı sağlayamadı.

Sadece ikinci yarıda kendine gelebilen Djaniny oyunu ve golleriyle güzel işler yaptı. Diğer oyunculara harcanan milyon Euro’lar havaya uçtu gitti. Karadeniz kaplanları yeni transfer dönemine hızlı başladı. İtalya’nın Roma ekibinden sağ bek Buruna Peres ile yine İtalya Lig’inde küme düşen Parma’dan hücum oyuncusu Gervinho ile Göteborg’da kiralık oynayan orta alan futbolcusu Marek Hamsik’i bordo-mavili renklere kattı. Verilen ücretler galiba Trabzonspor’un harcamasını aşmış durumda. Bu şunu gösteriyor. Trabzonspor mevcut kadrosunda forma bulan en az 1 veya 2 futbolcusu satmak zorunda. Satılması gündemde olan 2 isim var.

Birisi milli kalecimiz Uğurcan Çakır diğer ise Ekuban’dır. Fırtına’nın yönetim kadrosu bu 2 oyuncudan 30-35 milyon Euro arasında bir ekonomik girdi bekliyor. Trabzonspor, 3 yeni transferin ardından belki 2 oyuncu daha renklerine katacak. Bu oyuncuların bölgesi santrfor ve sol bek olacak. Buradan yönetimi uyarıyoruz. Geçen sezonki hatalara düşmeyin. Paraları har vurup harcamayınız. Trabzonspor’un başarılarına ve skorlarına direkt katkı yapacak oyuncuları alınız.

ÖZKAN SÜMER’İN BU SÖZLERİ AKYAZI’YA YAZILMALI

Merhum Özkan Sümer sadece Trabzonspor'un değil, bilgisiyle, fikirleriyle ve felsefesiyle Türk futboluna damgasını vurmuş bir futbol insanıdır. Onun için Trabzonspor'a düşen kendi değerlerini yaşarken ya da ebediyete intikal ettikten sonra da gerekli itinalı gösterip hem vefasını göstermeli hem de marka değerine artı değer/değerler katmak için harekete geçmeli. Özkan Sümer artık ebediyete intikal etmiştir.

O'nu değerlendirirken artık onun insanı olumsuzluklarını değil, onun Türk futboluna fiziki ve felsefi manada kattıkları bir proje çalışmasıyla yaşama geçirilip, kulübe katkı sağlanmalıdır. Büyük çalışlar büyük insanların kazandırdıklarıyla yasarlar. Onunla anılırlar ve tarihe o şekilde mal olurlar. Gelecek kuşaklar da ona göre değerlerine sahip çıkar, ona göre yaşama, spora, futbola bağlanır, iyiye ve de güzele yönelirler. Bu manada bizim de çorbada tuzumuz olması bakımından bir önerimiz olacak. Örneğin Akyazı Şenol Güneş Kompleksi girişindeki heykeller ve bayrakların formaların büründüğü yere Özkan Sümer'in aşağıdaki çok değerli sözü bir pirinç ya da mermer zemine yazılarak işe başlanabilir. Nedir o söz işte o çok anlamlı ve Trabzonspor felsefesini çok iyi anlatan Özkan Sümer'in o meşhur sözü: “Trabzonspor, bir kulüpten daha fazlasıdır. Trabzonspor dalgaların ve yayların sesi, ormanların gizidir. Kemençenin sözüdür. Bebelerin ninnisi, ninelerin türküsü, yaşlıların öyküsü, gençlerimizin tutkusudur..” Şimdi bununla işe başlama ve bundan daha önemlisi detaylı bir Özkan Sümer projesiyle Trabzonspor 'a katkı sağlama zamanı gelmiş de geçiyordur. Haydi Trabzonspor başkan ve yönetimi, Özkan Sümer'i bir proje dahilinde ebedileştirin ve bununla Trabzonspor’un marka değerine değer katın.

TEKELİOĞLU İLE BEŞ ÇAYI TADINDA SOHBET

Trabzonspor’da alt yapı denilince ilk akla gelen duayen isim muhakkak ki Sadi Tekelioğlu’dur. Altyapıdan yetiştirdiği oyuncular Trabzon’un ve ülkemizin yanında Avrupa liglerine de damga vurmuştur. Sadi Hoca Trabzon’da zaman zaman spora hizmet edenleri ziyaret ederek görüş alışverişinde bulunur. Pandemi nedeniyle bu ziyaretlerini biraz seyrek yapsa da normalleşme adımları ile birlikte ziyaretlerine kaldığı yerden devam ediyor.

Sadi hoca son olarak yardımcısı kaleci Antrenörü Ahmet Başkır ile birlikte Yenimahalle’deki Öztürk Yapı Denetimi ziyaret etti. Öztürk Yapı Denetim Yönetim Kurulu Başkanı ve 1461 Soğuksuspor Kulüp Başkanı Coşkun Öztürk, Öz-Kol inşaat Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Öztürk, 1461 Soğuksuspor’un menajeri Yalçın Bulut, Yöneticiler Muhammet Öztürk, Yakup Akdeniz, İlker Ustaoğlu, Antrenörler Sedat Sönmez, Ömer Faruk Hocaoğlu’nun bulunduğu ortamda 5 çayı tadında çok sıcak bir sohbet gerçekleştirdiler. Haliyle futbol sevdalılarının bulunduğu ortamda konu futbol ve Trabzonspor olur. Trabzonspor’un hemen her kademesinde görev alan Sadi Tekelioğlu futbol ile ilgili gelecek planlarını anlattı.

Tekelioğlu, Şota’nın istifasından sonra Trabzonspor’u çalıştırdığı dönemde o zaman kulüp menajeri Süleyman Hurma ile yaşadığı bir anısını anlatarak, “Eskişehirspor ile oynuyoruz. 1-0 galibiz. Oyuna Muhammed Beşir’i koydum. Eskişehirspor gol atarak skoru eşitledi. Aklıma Denizlispor maçı geldi. 2-0 önde iken Ferdi’yi oyuna almıştım. Ferdi iki net pozisyonu gole çevirse o da kral olacak ben de. 10 kişi kalan bir takım karşısında son 5 dakikada yediğimiz gollerle 2-0’dan maç 2-2 bitti ve hemen istifamı verdim. Süleyman Hurma kulübede konuşuyor, ‘Burada 32 trilyonluk oyuncu varken Muhammed Beşir oyuna konulur mu?’diyor. Ben saha kenarındayım. Kulübede yaşananları görmüyorum. Eskişehir maçının son dakikalarında Muhammed Beşir golü atınca rahatladık. Maçı 2-1 kazandık. Süleyman Hurma’nın daha sesi çıkmadı. Gençleri kazanmak istiyorsa bir hoca maçın son 15-20 dakika kala skor ne olursa olsun o gençleri sahaya sürüp kazanılması gerekli. Ben de bunu yaptım.

Özellikle 3.Lig’den bir takım satın alarak geleceğin sporcularını yetiştirmek hedeflerinde olduklarını söyledi. Bu anlamda bazı takımlarla görüşme halinde olduklarını ifade etti. Sohbette Sadi hoca Trabzonspor’un özellikle amatör spor kulüplerine yardımcı olması gerektiğinin altını çizdi. Ayrıca Sadi hoca Trabzonspor’un özellikle iyi araştırma yapak sporcuların isim yapmadan takıma kazandırılmasını, vitrine çıkan genç futbolcuların alınmasındaki zorlukları anlattı. Sadi hoca bu anlamda Halil Dervişoğlu’nun çok iyi bir futbolcu olduğunu ve Trabzonspor’un bu futbolcuyu 2 sene öncesinden takıma kazandırılmasının gerektiğinin altını çizerek, “Halil çok büyük bir futbolcu olacak. Bu saatten sonra Trabzonspor bu topçuya 10-15 milyon Avro veremez. Ama iki yıl önce çok ucuz bonservis bedeli ile bu sporcuyu Trabzonspor’a kazandırabilmektedir marifet. Artık iş işten geçti” ifadelerini kullandı.

HATIR HABERİ CEZAYA NEDEN OLDU

Bundan on-on beş sene önce Artvin’de bir sapık haberi vardı. Bizim rahmetli Muharrem Kaya da, Artvin’e habere gitti. Orada Muharrem’i köyün muhtarı çok güzel ağırlayınca, arkadaşımız da muhtara olan teşekkürünü bir haberle taçlandırmak istedi ve muhtarın av merakını evindeki mumyalanmış ayı ve geyiklerle haber yaptı. Muhtarın av merakı gazetede çıktı ama büronun telefonları susmuyor. Muhtar en son Muharrem’e ulaştı ve ‘Muharrem, haberini gördüm, çok da güzel oldu ama Valiyi mi arayacaksın, kimi arayacaksan ara beni tutukladı götürüyorlar!’ dedi. Muharrem, muhtara hatır haberi yaparken av yasağı dolayısıyla onun ceza almasına neden oldu. Muhabirlik sadece haber yapmak değil, sonrasını da düşünmektir.

RAHMETLİ TANJU GÜRSU'DAN TRABZON PROFİLİ

Türk sinemasının unutulmaz yıldızlarından Tanju Gürsu; dost adamdı, uygar adamdı, yiğit adamdı... Trabzon’un Kurtuluş Mahallesi’nde dünyaya geldi. Gençliği bizim mahallede geçti. Sonra ver elini İstanbul diyerek Türk sinemasında adından sıkça söz ettirmeye başladı. Rahmetli Tanju Gürsu’nun en iyi dostu arkadaşı ve kardeş gibi gördüğü Trabzonspor duayen yöneticisi Utku Bozoğlu idi. Geçenlerde arşivi karıştırırken onun Hürriyet’te 1 Eylül 2003 tarihinde yayımlanmış bir röportajına rastladım... Orada gençlik yıllarının Trabzon’unu anlatıyor. Bakınız nasıl bir Trabzon, nasıl bir Türkiye var 50’li yıllarda: “Trabzon’da, bizim büyüdüğümüz 1950’li yıllarda on sekiz konsolosluk vardı. Şems, Saba gibi otellerin restoranlarında öğle yemeklerinde piyano, keman çalınırdı. Eşim Ayla’nın annesi ve babası keman çalar, benim annem keman, babam ut çalardı. Bahçeden bahçeye atışmalar yaparlar, birisi rast çalarken ötekisi ona nihaventle cevap verirdi. O yıllarda Trabzon’daki dondurmacılarda bolestera denilen işlemeli önlüklü kızlar, gümüş kupalarla dondurma servisi yapardı. Evimizin tam karşısında İskenderpaşa Camii vardı. Biraz aşağımızda da İtalyan kilisesi... Camide ezan okunurken kiliseden çan sesleri gelirdi. İtalyan kilisesinin papazları her ramazan bizim eve iftara gelirdi. Şimdi, bahçeden bahçeye silah atılıyor, bolesteranın yerini ise kara çarşaflar aldı.” Saygıyla anıyoruz... Hem Tanju Gürsu’yu hem Cumhuriyet Türkiye’sini.

"MUHAMMED VURULDUM MU ACABA?"

Trabzon basının genç gazetecilerinden Osman Şişko bir dönem Hürriyet Gazetesi’nde çalıştığı yıllarda başından geçen bir anısını anlatarak 2011 yılı... Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın olaylı Artvin mitingini, Rize muhabirimiz Muhammed Kaçan’la birlikte takip ediyorum. Erdoğan’ın da içinde bulunduğu seçim otobüsünün peşini bırakmak istemiyorum çünkü içten içe bir olay yaşanacakmış gibi hissediyordum. Seçim otobüsünü takip etmemize izin vermediler ama bütün engellemelere rağmen otobüsün yanına gitmeyi başardım. Otobüs bana doğru yaklaşırken kayda girdim. O sırada koruma araçtan düştü ve kan içinde kaldı. Bir anda ortalık karıştı. O anları çekmeye devam ediyorum. Yanımdaki özel harekatçı ateş ediyor. Boş kovanlar kafama isabet etti. Kafamdan kan akıyor. Döndüm ekip arkadaşıma "Muhammed vuruldum mu acaba?" dedim. Ama o görüntüler bana uluslar arası, ulusal ve yerel anlamda yılın görüntüsü ödülünü getirdi. Zor ama güzel bir mesleğimiz var. Yarınlara güzel şeyler bırakacağız.

POLİS TAKLİDİYLE ARKADAŞ KURTARMA

Trabzon'un Aydınlıkevler Mahallesi'nde bir intihar vakası... Bir genç kız, kendini inşaattan atmış. İHA’dan bir arkadaşımız olay yerine gitti fakat akşam saatleri olduğu için flaşlı fotoğraf çekti. Bu sırada, intihar eden kızın akrabaları hemen arkadaşımızı abluka altına aldı. Her zamanki gibi tartaklama vakası yaşanıyor. Olayı görür görmez arabadan telsizi aldım, fotoğraf makinesinin flaşını da silah gibi belime koydum ve arkadaşımı kurtarmaya gittim. Beni polis zanneden akrabalar, olaya el koymamla geri çekildiler. Polis-adliye muhabirliği, bu işin babasıdır, adrenali yüksektir ama kıvrak zeka ister.

"GAZETECİ İLE ŞÜPHELİ ŞAHIS KONUŞUYOR"

Trabzon Uzun Sokak’ta havaya ateş edildi. Gençler kavga etmiş, kavgayı ayırmak için de bir vatandaş havaya ateş açmış. Polis ekipleri olay yerine intikal ederken, biz de durumu telsizden duyduk ve olay yerine yakın olduğumuz için polislerden önce gittik oraya. O kalabalıkta ben adamın birine "Ateş eden kimdi?" diye sordum. Soruyu sorduğum kişi "Ben ettim," dedi. Ben de "Dalga geçme!" dedim ve oralı olmadım. Biz adamla bu konuşmayı yaparken polis telsizinden şu anons geçiyormuş: "Gazeteci ile şüpheli şahıs şu an konuşuyor."