Ak Parti İstanbul Eski İl Başkanı Ve Milletvekili Aziz Babuşçu ile baba ocağında sıcak bir muhabbet
 
Trabzon’un Düzköy İlçesi’nde dünyaya geldi. İlkokul 3. Sınıfına kadar burada okudu. Babasının işi gereği çocuk yaşta İstanbul’a taşındı. Büyükşehirle yüzleşti. Ortaokul ve liseyi burada tamamladı. Hem okudu hem çalıştı. İnşaat sektöründe iş yapan ve o dönem ekonomik sıkıntıya düşen babasına kardeşleri ile inşaat da çalışarak destek oldu. Marmara Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi’nden mezun oldu. Reis diye hitap edilen Aziz Babuşçu henüz öğrencilik yıllarında üniversiteden esinlenerek şimdi rahmetli olan Hüsnü Birinci ile Marmara Muhasebe ve Mali Müşavirlik Ofisini kurdu.
 
2004 yılında Adalet ve Kalkınma Partisi’nden siyasete adım attı. Gaziosmanpaşa İBB Belediye Meclis üyesi ve ardından AK Parti İstanbul İl Başkanlığı. O’nun döneminde AK Parti İstanbul’da altın dönemini yaşadı. Milletvekili seçilip Ankara’ya gittikten sonra AK Parti’nin İstanbul ayarı bozuldu. Dikiş tutmadı.

Bir döneme damga vuran ve halen bilgi birikimi, donanımı ve tecrübesiyle Türkiye’ye önemli hizmetler verecek enerjiyi depolayan Aziz Babuşçu ile baba ocağı Düzköy’de samimi bir sohbet yaptık. Keyifle okuyacağınızı umduğumuz röportajımızı sizlerle paylaşıyoruz.
 
Sözü, Türkiye’nin değeri Aziz Babuşçu’ya bırakıyoruz.
 
3. sınıftan sonra İstanbul’a taşındık
 
TAKA: Sayın vekilimi öncelikle baba ocağına hoş geldiniz. Bizlere zaman ayırdığınız ve misafirperverliğiniz için sizlere teşekkür ediyoruz. Çocukluğunuz da burada bir dönem kaldınız. Bize o dönemleri anlatabilir misiniz?
 
AZİZ BABUŞÇU: İlkokul 3. Sınıfa kadar buradaydım. Sonuçta biz babaları gurbette olan çocuklardık. Burada bütün babalar gurbettedir. Babamız kışta gelmezdi. Daha fazla çalışmak ve bizi yanına alacak imkânlara sahip olmak için. Biz babamızı çok özlerdik. Evimizin başında geçen bir patika yol vardı. Orada bir uç vardı biz oraya giderdik. Babamız bize bakıyor diye ufuktaki bir siluete el sallardık. Mağduriyetlerin içinde, annemiz başımızda. Tarlalarımız vardı, birisi evimize çok uzaktı, annemiz oradan mısırı sırtında taşırdı.
 
Uzun Bir Süre Trabzon’a Gelmedik
 
Çelik çomak oynardık, derede yüzmek, inek beklemek, yük taşımak. Annemiz bizim her şeyimizdi. Ağabeyim anneme daha fazla yardımcı olurdu. İlkokul 3 burada bitti, sonra İstanbul’a taşındık.
 
Eskiden Her Şey Güzeldi
 
TAKA: Burada en çok özlediğiniz şey neydi?
 
AZİZ BABUŞÇU: Bizim zamanımız da en çok hoşumuza giden zirikta. Annem çok güzel yapardı. Dün akşamdan geldiğimizde annem çocukluğumuzdaki gibi yufka tatlısı yapmıştı, müthiş bir tatlı. Mısır ekmeği, lahana çok güzel. Eskiden daha güzeldi her şey.
 
Marmara’nın Reisi
 
1980’li yıllarda ihtilal sonrası liseyi bitirdim. Yurt dışında okuyabilir miyim dedim. Avusturya’da amcam var. Amcama bunu söyledim. Milli Eğitim Bakanlığına müracaat yapıp evraklarımı alıp amcamla Avusturya’ya gittim. Avusturya’da lise son sınıf not ortalaması ile üniversiteye kayıt sınavsızdı. Bir takım öğrenciler bunu istismar edince bu imkân kaldırıldı. Ben de dil eğitimine devam ettim. 5-6 ay inşaatlarda çalıştım sonrasında geri döndüm. Üniversite sınavlarına girdim. Marmara Üniversitesi İktisat Fakültesini bitirdim. Hem okuyor hem de bir firmada yardımcı muhasebe elemanı olarak çalışmaya başladım. Arkadaşlardan fotokopi notlarını alıp çalışıyordum. O koşullarda okulu bitirdim. Okulu bitirmeden de Rahmetli Hüsnü Birinci ile 1985 yılında mali müşavirlik bürosu açtık. İşimizi çok severek ve saygı duyarak yaptık. Sadece muhasebecilik yapacağız, başka bir iş yapmayacağız dedik. O dönemde muhasebe büroları emlak işi, otomotiv işi yapıyordu. Biz asla yapmadık. Bizim Marmara Müşavirlik büromuz parmakla gösteriliyordu. Okuldan dolayı adını Marmara koyduk.
 
İl Başkanı Olmak Gibi Bir Talebim Olmadı
 
TAKA: Sayın Başkan il başkanlığı sürecini anlatır mısınız?
 
AZİZ BABUŞÇU: Ben 2004’den itibaren AK Partide siyaset yapmaya başladım. Öncesinde her hangi bir siyasi partide siyaset yapmadığım gibi bir üyelik kaydım da yok. Lise yıllarından itibaren hep bir mücadelenin içerisinde oldum. İslamcı diye tanımlanan bir hareketin içerisinde radikal bir çizgide yer aldım. Üniversite yıllarında okul bize emanetti. O dönemden arkadaşlarımla karşılaşınca hala reis diye hitap ederler. Biz ülkemiz ve Müslümanların sorumluluğu ile yoğrulmuş bir üniversite talebesiydik. Sonrasında siyaset teklifi geldi. 2004 yılında AK Parti’de siyaset yapmaya başladım. Gaziosmanpaşa’da aktif siyasete atıldım. Bir dönem büyükşehir belediyesinde meclis üyeliği yaptım. Komisyon başkanlığı falan yaptım. Sonrasında il teşkilatına geçtim. Belediye başkanı Kadir Bey ve il başkanı Mehmet Müezzinoğlu ile pek diyaloğum yoktu. Ama beni Mehmet Bey il yönetimine aldı.
 
Mehmet Müezzinoğlu Bey milletvekili adayı olunca yerine bizi önerdi. Siyasetin Ankara tarafını ilk kez o zaman gördüm ben. Mehmet Bey’in beni önermesi yönetim kurulunda arkadaşlarımızın tamamının kabulünü görmesine rağmen genel merkez de bir refleksle karşılaştık. İl Başkanı olmak gibi bir talebim yoktu. Mehmet Bey önerdi arkadaşlar kabul etti. Mehmet Bey, duruşunu sürdürdü geri adım atmadı. Sonra yetki belgesini alarak il başkanı olarak görev yapmaya başladım. Benim için o sekiz yıl, siyasette tecrübenin, insan ilişkilerini yönetmeninin, siyaseti okumanın en anlamlı ve verimli dönemiydi.
 
Biz Yüzde 50’yi Evlere Hapsettik
 
TAKA:Tayyip beyi devirmek isteyenler kafalarını ilk gezi olaylarında gösterdi, ne söyleyeceksiniz?
 
AZİZ BABUŞÇU: Türk siyasetinde kırılma anları oldu o sekiz yıl içinde. Gezi mesela böyle bir olaydı. 39 ilçe başkanımız var. Bir siyasetçi ilişkisinden ziyade ben bir dava arkadaşlığı hukuku geliştirmeye çalıştım. Talimat veren değil de, ruha, kalbe dokunan bir ilişki ortaya koyduk. Ailemle hepsinin evine gittim, evime davet ettim. Bosna Hersek’e gezi yapalım diye bir düşüncem olmuştu. Osmanlı yadigarı bir tarihi eseri ilçe başkanları olarak biz restore edelim. Bir köyde camii bulduk, gördük. Tam o ara İstanbul karıştı, biz Bosna’dayız. Kadir Bey’i aradım bir basın açıklaması yapsanıza dedim. Dedi ki Sayın Vali açıklama yapacak. Bir taraftan da ortalık baya hareketlendi. Biz de döndük. O zaman Sayın Cumhurbaşkanımız Başbakandı yurt dışına çıkıyor.

Havaalanında bakanlar var, böyle dar bir çerçevede herkes bir şeyler söylüyor. Ben de o zaman şunu dedim: “Biz yüzde 50’yi evlere hapsettik.” Teşkilatları kastettik. Daha sonra onu Sayın Cumhurbaşkanımız da kullandı.
 
İstanbul Karşılama Programına Akın Etti
 
Başbakanımız yurtdışı dönüşünde bir karşılama programı yapsak mı diye düşünüyoruz. Genel Merkezi arıyorum, biz sana bildireceğiz diyorlar bildirmiyorlar. Kimse aramıyor. Yurt dışı ile temas kurdum. Yok, yapmayacağız dediler. Sonra yapalım, yapmayalım dediler. Sonra direk Sayın Başbakanımızla görüştüm. Anladım ki oradan buradan gelen fikirler dolayısıyla kafası bir hayli yorulmuş. Bana dedi ki: “Ben hiç kimseden hiçbir şey istemiyorum.” Ben o anda karar verdim ve dedim ki bu karşılamayı yapmalısın.
 
Gezi O Gün Orada Kırıldı
 
Hassas bir süreç; bir yandan da kamuoyunu yönetmeye çalışıyoruz. Taksim-Havaalanı provakasyon ihtimali var. Bir yandan da sosyal medyadan, hiçbir karşılama yapmayacağız mesajları atıyorum. Atatürk Havaalanına doğru öyle bir insan seli var ki diyerek süreci yönettik. Biz sadece koordine etmeye çalışıyoruz. O akşam çok mahşeri bir kalabalık ile Sayın Başbakanımızı karşıladık. Gezi o gün orada kırıldı. Bütün organizasyonu ilçe başkanlarımız ile görüşerek yaptık. Her şeyi programladık, organize ettik. Sadece hadi dememiz gerekiyordu. Ben bunu da zaten çok öncesinden başlattım. Olay bizim koordinasyonumuzda ve kendi doğallığı içerisinde yürüdü. Biz sadece koordine ettik. Böylece her yönü ile teşkilat organizasyonu olan bir karşılama programını kendi doğallığında yürüyen bir karşılama algısı etrafında profesyonelce yönettik.
 
Türk Telekom Arenada Kongre Yaptık
 
TAKA: Stadyumda kongre yapma fikri nereden aklınıza geldi?
 
AZİZ BABUŞÇU: Türk Telekom Arenayı yapmışız, Galatasaray’a teslim ediyoruz. Erdoğan Bayraktar Bey, bir konuşma yaptı. Konuşmasında iyi cümleler seçemediği için stattan tepki aldı. Sonra Sayın Cumhurbaşkanımız o zaman Başbakanımız konuşmasını yapıyor. Stat yuhaladı, ben çok incindim. Sonra dedim ki, “Sen bu statta aynı doluluk ve izdihamla kongreni yapman lazım.” İl kongresini orada yapacağız dedim. Arkadaşlarımızla istişare ettik ve hiç tereddüt etmeden, “tamam başkanım biz bunu yaparız” dediler.
 
Arkadaşlarımızla Aramızda Kalbi Bir Bağ Vardı
 
Arkadaşlarımız ile aramız da kalbi bir bağ vardı. İnanmışsak yaparız biz bunu. Çalışmalarımıza başladık, basında büyük ilgi gördü. Bir muhabirin sorusu üzerine “Ben o stadı dolduramazsam istifa ederim” dedim. Sayın Başbakanımız bunu gördü. Karşılamamız da bana dedi ki, “böyle demişsin, bunlar en ufak bir boşluk olsa bunu kullanırlar” dedi. Dedim ki, “orada en ufak bir boşluk olmayacak.” O gün biz trafiği dahi polise bırakmadık. Koordinasyonu ilden bir arkadaşın sorumluluğuna verdik, ekip oluşturduk. Araçların oluşturabileceği izdihamı engelleyecek çalışmayı biz kendimiz yaptık. 10 binlerce insan o gün o stada geldi. O gün stada girdiğimde selamlama yaparken göz yaşlarımı tutamadım müthişti. İlk defa bir il başkanı kongresini statta yaptı. Sonra farklı illerde statlarda kongreler yapılmaya başlandı. Sayın Cumhurbaşkanımızın o zaman bu durumdan çok memnun olduğunu gördük. Bu benim için çok heyacan vericiydi.
 
TAKA: Sayın Babuşçu, AK Parti milletvekilisiniz ama yönetimlerde değilsiniz, karar mekanizmalarına ne önerirsiniz?
 
AZİZ BABUŞÇU: Siyasi hareketimiz 20 yıla yaklaşan politika deneyimi ve iktidar pratiğiyle orijinalliğini koruyan güven ve ümit veren başarılı bir AK Parti karakteri ortaya çıkarabilmiştir. Bu karakterin bizi biz yapan söylem-eylem içeriğinin bugün nasıl göründüğünün nasıl karşılandığının doğru anlaşılmasının önemi daha da artmıştır.
 
Son dönemde özellikle yaşadığınız son iki seçim sürecinde ivme kazanarak kendisini gösteren memnuniyetsizliklerin, tepkiye, ders vermeye yönelik küskünlük, uzlaşma ya da eleştiri emarelerinin kendi gerçekliği dâhilinde bütün çıplaklığıyla teşhis edilmesi kaçınılmazdır. Dünkü AK Parti ile bugün ki AK Parti gibi bir ayrımı bir kıyaslamayı dün ile bugün arasında değişen kendine yabancılaşan parti kimliği vurgusunu herkesten daha çok bizim dikkate almamız gerekiyor. Eski olan, hatalı olan, yanlış giden, doğru anlaşılmayan, iyi yapılmayan, isabetle yürütülmeyen nedir?
 
AK Partinin hedeflerini ne ölçüde gerçekleştirdiğine, hangi dinamiklerin toplumun işine yaradığına, sorun çözdüğüne; hangi zaafların bizi nerede akamete uğrattığına dikkat kesilmemiz gerektiğini düşünüyorum. Yaşadığımız zamanı doğru okumak, bugünün dünyasını-insanını bugünün penceresinden görmek ve yenilenerek yol almak zorundayız.
 
Çözüm için başvuracağımız bizi biz kılan, bizi ayakta tutan, yola çıkaran, dayanağımız olan bin yıllık gelenekten beslenen hassasiyetler ve ölçülerdir.
Doğrulukta sebat, liyakat ve tecrübeye itibar… Helal haram, hak hukuk ölçülerine riayet… Hizmet ve adanmışlık ruhuna bağlılık… Temel değerlere geleneğe tutunma bilinci… Amaç ve hedefleri unutmama ciddiyeti… Doğrudan Hak’tan, adalet ve dürüstlükten hiçbir bahane ile sapmama kararlılığı… Kendinden başka bir şeye dönüşmeme, kendine ihanet etmeme sadakati…
Kişisel değil millet adına düşünme, bir kesim için değil millet adına hissetme, şahsi değil millet adına konuşma, millet adına dinleme ve millet adına eyleme geçme olgunluğu…
 
TAKA: Sayın vekilim bizlere zaman ayırdığınız için teşekkür ediyoruz.
 
AZİZ BABUŞÇU: Ben teşekkür ediyorum.