“Azize konuşabilen herkese seslen. Çocuklarına seslen. Hepsini konuştur. Hiç kimse uyumasın. Burnunuzdan nefes alıp ağzınızdan verin. Hani doğum yaparken nefes alıyordun ya onun gibi yap. Sakin sakin. Hepsini konuştur. Azize herkesle konuş ve kimse susmasın. Çocuklarına da söyle kimse uyumasın. Korkacak bir şey yok hepimiz buradayız, yukardayız. Azize sen bir annesin ve aşağıdaki herkesin annesi sensin. Bizim tek iletişim kurduğumuz sensin. Telefonun şarjına bak iyi mi? Haa tamam iyi. Komşuna seslen. Cevap vermiyor mu? Ben sana Kürtçe söyleyecem sende ona söyle. Seslendin mi?
-Evet
-Cevap verdi mi?
-Evet
-Ha Canım bak. Sen daha güçlü olacaksın. Ağlamıyorsun sakin oluyorsun. Hepsine destek oluyorsun biz yukardayız. Sizi kurtaracağız” diyor UMKE görevlisi Emine Kuştepe.
17 saat sonra beton yığınlarının altından çıkarılıyor Azize Çelik isimli anne, çocukları ve eşi.
Kaç gündür kulaklarımda çınlıyor bu konuşma.
 
-Duyuyor musun? Kurtaracağız seni.
-Elimi sallıyorum seni görüyorum
-Çocuğun yanında mı?
-Yanımda ama gidiyor lütfen kurtarın bizi.
Ve o canlar da kurtarılıyor 21 saatsonra.
Çıkmıyor aklımdan, yüreğim yanıyor,
Sol yanım acıyor.
Elazığ ve Malatya depreminin sembolü oldular Azize ve Emine.
Acının dili olmaz ya.
Öyle hissettiler, duygularıyla sarıldılar birbirlerine
O acıyı, o durumu hissetmektir aslolan.
Hissettiler, hissettik.
Evet
20.55’tesıralarında sarsıldık bir kez daha.
Ruhumuz sarsıldı,
Bedenimiz sarsıldı
Duygularımız sarsıldı.
Üzüntüye boğulduk gecenin karanlığını yırtan feryat sesleriyle.
Tv kanallarından ve sosyal medyadan ne olup bittiğini anlamaya çalışırken fotoğraflar düştü telefonuma.
Devlet büyükleri bir taraftan -çok şükür can kaybı yok- açıklamalarını yaparken 45 dakika sonra telefonuma düşen o fotoğraf karelerinin acı bilançonun geleceğinin habercisiydi adeta.
Ve ardı ardına akmaya başladı
Gelen ölüm haberleri
Gökyüzünü delen feryatlar,
Yürekleri yakan ağıtlar
Hele hele gönüllü UMKE görevlisi Emine Kuştepe'nin enkaz altındaki 'Azize Çelik'le kurduğu iletişim aklıma gelince acının en ağırını hissediyorum yüreğimin derinliklerinde.
Ya taş attığımız oSuriyeli Mahmut’a ne demeli.
Tanımadığı bir kadını kurtarmak için elleri kanayıp patlayıncaya kadar enkaz kazan Suriyeli Mahmut sizi de biz kazıdık acı dolu yüreğimizin derinliklerine.
Yurt olarak ağladık
Bazen bir damla gözyaşı çok şey anlatıyor ya.
Onu yaşadık.
Allah devletimize milletimize zeval vermesin.
1992 yılında Erzincan’dayaşanan 6,8 şiddetindeki depreminde 1000 vatandaşımızı yitirmiştik. Aynı şiddetteki Elazığ depreminde 33 insanımızı.
Devlet de alıyor tedbirini elbet ama acılarımız dinmiyor.
Devlet babagösteriyor sıcak yüzünü.
Dokunuyor soğuktan donmak üzere olan yanaklara, ısıtıyor içimizi bir bardak sıcak çorba gibi.
Kurtarma çalışmalarını günlerdir izliyorum, mükemmel her şey.
Güzel iş çıkardık elbirliğiyle
AFAD, Kızılay, UMKE sizlere binlerce kez teşekkür ediyoruz. Müteşekkiriz size.
45 canı çekip aldınız beton yığınlarının altından.
Askerimizi, güvenlik güçlerimize, bir battaniye gönderen yurttaşımıza.
Nerede bir can ölse
Oralı olur yüreğim
Nerede bir acı varsa
Orada hisseder yüreğim
Olmazsa insan olmaz zaten yüreğim.
Ben Elazığ’da Kürt
Mardin’de Süryani
Hatay’da Arap
Erzurum’da Dadaşım
Ege’de Efe
Trakya’da Roman
Marmara’da Baboş’um.
Munzur’da Alevi
Rize’de Laz
Samsun’da Çerkez’im.
Ben Türküm, Kürdün. Zaza’yım, Laz’ım, Çerkez’im, Dadaş’ım.