Sevgili okurlar Pazar günü oynadığımız Fenerbahçe maçı diğer oynadıklarımızdan önem bakımından bir hayli farklı bir maçtı.

Her ne kadar Fener maçlarının önemi tartışılmaz ise de bu kez kendi sahamızda ve de yenmemiz halinde iki puan fark ile liderliğe yenilgisiz oturabilecektik.

Bu artı önem ile başlayan maçın daha ilk dakikalarında yenik duruma düşmüş olmamız her şeyi alt üst edebilirdi.

Ancak bu koşullarda bile ne yapmasını çok iyi bilen bir takımımız olması umudumuzun ve de moralimizin bozulmasını engellerken takımı daha bir motive etti diyebiliriz.

Nitekim devre arasına beraberlik golünü atan ve de rakibi on kişi bırakan bir mücadele örneğini sahada gördük.

İkinci devre rakip bir puanı ve de liderliğini korumak için kurduğu macuna hattı maçın sonuna doğru yıkıldı ve üç bir ile liderlikte gelmiş oldu.

Burada takdir etmek gerekir ki bir kısmı zorunluluk dahi olsa yapılan oyuncu değişiklikleri yerinde ve zamanında olması sonuçta bayağı etkili oldu.

Sevgili okurlar Bakasetas’ı daha önce yazdım ve de onu takıma kazandıranlara teşekkür etmiştim.

Bu futbolcunun yetenekleri dışında Fener maçında takıma olan aidiyet duygusu ve takımı sırtlayıp taşımaya devam etmesi her türlü takdirin üstündedir.

Öyle ki taraftarın büyük bir bölümü onun Yunan asıllı değil de sanki kendi çocuğu diye bağrına bastı.

O da bu duygu ve sevgiye oynadığı ve attığı gollerle cevap vermeye devam ediyor.

Sonuç olarak Trabzonspor camiası haftaya Fener’i yenerek aldığı liderlik ile girdi.

Çok ciddi hasta ve sorunların dışında diğer sorunların bu moralle çözülmüş olduğunu söylesek abartmış olmayız.

Bize bu moral ve güzellikleri yaşatan takımımıza onun hocasına yöneticisine ve emeği geçen başta (tribündeki seyirci olmak üzere) herkesi kutluyor ve teşekkür ediyorum.

İyi haftalar.