Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerinin Yolbaşçısıdır.

Batı Trakya deyince aklımıza öncelikle ve özellikle Dr. Sadık Ahmet gelir. Batı Trakya ile onun adı adeta özdeşleşmiştir. O, baskı ve yıldırmalara sahne olan bu coğrafyadaki Türk azınlığın en büyük hamisi olmuştur. Doktorluk mesleğinden daha çok, Batı Trakya Türklerinin dertleriyle ilgilenmiş, bir ömür boyunca çözüm arayışları peşinde koşmuştur.

Batı Trakya Türklerinin varlık davasını sırtlayan Sadık Ahmet, 7 Ocak 1947 tarihinde Batı Trakya'daki Gümülcine vilâyetinin Küçük Sirkeli köyünde dünyaya gelmişti. İlköğrenimini köyünde yapan Sadık Ahmet, orta ve lise öğrenimini Gümülcine'deki Celâl Bayar Lisesi'nde tamamlamıştı. Tıp tahsilinin ilk yılını (1966-1967) Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi'nde geçirdikten sonra  Selânik Üniversitesi Tıp Fakültesi'ne geçiş yapmıştı. Bu okuldan 1974 senesinde mezun olan Sadık Ahmet, Yunan ordusunda üç yıla yakın piyade olarak askerlik yapmıştı. Yunan ordusu yetkilileri, onun askerde mesleği olan doktorluk görevini yapmasına müsaade etmemiştir. Bu bile onun ciddi bir ayrımcılığa ve tecride tabi tutulduğunu gösterir. Sadık Ahmet, Orta Yunanistan’da bir süre mecburî hizmet yaptıktan sonra 1978 yılında Batı Trakya’ya dönmüştür.Askerlik dönüşünde Gümülcine'de başladığı cerrahlık ihtisasını başarıyla tamamlayarak cerrah olarak vazifesine devam etmiştir.

Siyaseti, önderliğini yaptığı Batı Trakya Türklerinin kangrene dönüşen sorunlarını çözmek için bir vasıta olarak gören Dr. Sadık Ahmet, 8 Nisan 1990'da ikinci kez bağımsız milletvekili seçilmiştir. Mevcut sıkıntıların milletvekilliğinin ötesinde, güçlü bir teşkilâtlanmayla daha hızlı çözümleneceğine inanan Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerinin haklarını savunmak için 13 Eylül 1991'de "Dostluk, Eşitlik ve Barış Partisi (DEB)'ni kurmuştur. Batı Trakya Türklerinin ilk partisi olma özelliğini taşıyan söz konusu partinin genel başkanlığını yine kendisi yapmıştır. Fakat bu sefer de Yunanistan 1993 genel seçimlerinden önce, seçim yasasında gerçekleştirdiği bilinçli ve sinsi değişiklikle (bağımsızlar da dahil olmak üzere adaylara ülke genelinde %3 oranında oy alma zorunluluğu getirilmesi) azınlıklara bir başka engel koymuştur. Bu, Sadık Ahmet'in milletvekilliğinin engellenmesi için özellikle yapılmış bir değişiklikti.Yunan makamları da bunu inkâr etmemiştir. Sadık Ahmet daha önceki sisteme göre yeterli oyu almış olmasına rağmen, seçimlerdeki yüzde 3 barajı yüzünden parlamentoya girememiştir. Böylece Yunanlılar onun sesini kıstığını zannetmiştir. Fakat hayatını Batı Trakya Türklüğü davasına adayan Sadık Ahmet, hiçbir zaman susmamış, davasının selâmeti için daima yeni arayışlar içerisine girmiştir.

Dr. Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerinin verdiği onur mücadelesinin simgesidir.
Türk kimliğini her fırsatta gururla ve onurla vurgulayan Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklerinin verdiği onur mücadelesinin simgesidir. Bu coğrafyada yaşanan acılar ve mağduriyetler onu derinden etkilemiştir. Bu durum onun henüz üniversite yıllarında siyasete ilgi duymasına sebep olmuştur. Üniversiteden mezun olduktan sonra siyasete olan ilgisi daha da artmıştır. Bu çerçevede Batı Trakya Türklerinin sorunlarına ilgi duymuş, çözüm için çareler aramaya başlamıştır. Uluslararası kuruluşlara başvurarak derdini onlara iletmiştir.

Batı Trakya Türklerinin rahatını temin için rahatını bozan Dr. Sadık Ahmet, 25 Ocak 1990'da Batı Trakyalı Türk azınlığın haklarını koruduğu ve Türkçe konuştuğu gerekçesiyle mahkemeye çıkarılmıştı. Duruşma öncesinde Gümülcine Mahkemesi önünde toplanan binlerce dava arkadaşına şu kararlı ve anlamlı konuşmayı yapmıştı: “Bu akıllı adamlar içerde bizim ırkımızı inkar etmek istiyorlar! Birisi, akıllının biri kalktı bana çingene dedi! Kendi soylarını takip etsinler. Düne kadar onları Türkler baktılar, onları beslediler, ihanet ettiler bunlar bize! Gelsinler size sorsunlar kim olduğunuzu. Bu tahkime yeri 1923’te bu kadar insan toplamıştı, bir de bana bugün topladı (1990)! (Türk’üz! Türk’üz! Türk’üz!) Bizim ırkımızı inkâr edebilecek adam yok! Siz de burada ispat ettiniz! (Türk’üz! Türk’üz! Türk’üz !)”

Yunanlıların büyük bir korku ve endişeyle her hareketini takip ettikleri Sadık Ahmet, Batı Trakya Türklük davasına adanmışlığın simgesidir. Sadık Ahmet, Türk-İslâm davasına sadakatin remzidir. Bir ölüp bin dirilmenin işaretidir. Haksızlık karşısında susmamanın ve ölümüne dek direnişin ete kemiğe bürünmüş hâlidir. Coğrafyayı vatan yapmanın ağır bedelidir. "Türk'üz!" demenin yasak olduğu bir zamanda ve mekânda (Batı Trakya'da) her şeyi göze alarak avazı çıktığı kadar "Türk!üz!, Türk'üz, Türk'üz" diye haykırandır.