Mehmet Akif Ersoy Birinci Dünya Savaşı devam ederken gittiği bir köyün insanlarının fiziki yapısını şöyle tasvir etmiştir.

" Bet beniz sapsarı bîçarelerin hepsinde/Ne olur bir kişi olsun görebilsem zinde! /Şiş karın sıska çocuklar gibi, kollar sarkık/ Arka yusyumru, göğüs çökmüş, omuzlar kalkık /Gözlerin busbulanık rengi, kapaklar şiş şiş/Yüz buruşmuş, uzamış, cephe daralmış, gitmiş/…

Gövde teşrihlere dönmüş, o bacaklar değnek;/Daha yaş yirmi iken eller, ayaklar titrek… (Safahat, s.357)

Batılıların Osmanlı’ya hasta adam sıfatı yakıştırmasının aynı zamanda Türk ırkının yüzüne yansımasından korkulur olmuş bu nedenle gürbüz nesil yetiştirme fikri yavaş yavaş Osmanlı’da ortaya çıkmaya başlamıştır.  Bu nedenle yeni doğan çocuklar için Gürbüz isminin verilmesi biraz da dönemin insan zihnine yüklemiş olduğu bu bilinçten kaynaklanmıştır.

Osmanlı Devleti’nin son zamanlarında spora önem verilmiş, askeri sporlar ön plana çıkarılmış, gençleri özellikle jimnastik alanında yetiştirmek amacıyla 1903 yılında Beşiktaş Jimnastik Kulübü kurulmuştur.

Hitler’in ırk ıslahı amacıyla sağlıklı çiftleri evlendirip onlardan vatan için gürbüz çocuklar yetiştirmelerini istemesi, Cumhuriyetin kurulması ile örnek alınmış, bu nedenle de Himaye-i Etfal Cemiyeti 1926-1935 yılları arasında Gürbüz Türk Çocuğu Dergisi’ni çıkararak sağlıklı nesil yetiştirmek için aileleri bilinçlendirmeyi amaçlamıştır.  

 23 Nisan Bayramı çocuklara, 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı da gençlere hediye edilerek onlara önem verildiği gösterilmiş ve aynı zamanda onlarda spor bilincini geliştirme amaçlanmıştır.

Sağlıklı bedeni olmayanın sağlıklı zihni olmayacağı gerçeğinden hareketle Türk Milli Eğitimi, Türk Milletinin bütün fertlerini beden, zihin, ahlak, ruh, duygu bakımlarından dengeli ve sağlıklı şekilde geliştirmeyi ilk amaçları arasına koymuştur. Burada beden gelişimine zihin gelişiminden önce yer verilmiştir.

Beden eğitimi milli eğitimin temel ve ilk amacı olmasına rağmen mevcut eğitim sistemimiz ve eğitim anlayışımız çocukları ilkokuldan itibaren test sistemine mahkûm ederek onların hem zihinlerini köreltmekte hem de spor yapmaları ihmal ederek sağlıklı bir vücuda sahip olmalarına engel olmaktadır.

Beden eğitimi dersi bazı kesimlerce angarya olarak kabul edilmektedir.  Genç yaşta yapılan spor ileriki yaşlar için yapılmış çok kıymetli yatırımdır. Her çocuğun özellikle bireysel sporlara yönlendirilerek kendine olan öz güveni kazanması sağlanmalıdır.

Bireyin sağlıklı bir beden eğitimi süzgecinden geçirilmesinin yanında, çevresinde olan olayları yorumlama kabiliyetine sahip olması için zihin eğitimine de ihtiyacı vardır. Spor yapan insanlar zeki insanlardır. Zeki olmak yetmez, aynı zamanda bu insanların akıllı olması lazım. Zekâ ile akıl arasındaki fark, zekâ bir yapıyı, hareketi yapabilme, onun mantığını alabilme kapasitesidir. Akıl ise olayları yorumlama, ondan mantıklı bir sonuç çıkarma, doğru kanaate varma sürecidir. Biz insanlardan akıl alırız; ama zekâ alamayız. Zekânın içe dönük bireysel yapısı, aklın ise geneli kavrayacak ve yorumlayacak bir duruşu vardır. Özellikle bireysel sporlar kişinin zekâ sürecini ön plana çıkarırken, aklı mantık sürecine katmak için de bireylerin okul eğitimini iyi alması, kitap okuması, yorum yapma becerisini geliştirmesi gerekir. Bu yüzden öğrencilerimize hem spor yapma hem de kitap okuma, okulda diğer dersleri alma imkânı vermemiz gerekir.

Zaman zemin uyumu her şeyin başında gelmektedir. Zaman bedenen ve zihnen sağlıklı nesil yetiştirme zamanıdır. Eğer bu imkânı oluşturacak zemini onların ayakları altına sermez isek dengesiz bir nesil yetiştiririz. Maalesef test zemini ve zamanını yaşayan bir nesil şu anda Türkiye’nin geleceğine yön vermede söz sahibi olmaya başlamıştır.  Yıllardır ihmal ettiğimiz gerçekler ile yavaş yavaş yüzleşme zamanımız gelmiştir.