Trabzonspor’un Abdullah Avcı tercihi seveniyle, sevmeyeniyle camia içerisinde ciddi homurdanmalara sebep oldu. Bazıları başarılı olur iyi ki geldi dedi, bazıları başarılı olamaz nereden çıktı bu adam diye sesini yükseltti.
Peki başarılı olur mu?
Anadolu'dan bir hikaye ile yazımı başlayayım o zaman!!
Rivayete göre Bektaşi ülkeyi il, il bucak, bucak gezmektedir. Bir gün yolu bir dağ köyüne düşer. Köyde iki şarap üreticisi aile vardır. Bu iki aile de en iyi şarabı kendisinin ürettiği iddiasındadır. Hazır Bektaşi burada iken köylü Bektaşi’den hangisinin daha iyi olduğunu seçmesini isterler. Bektaşi istemeyerek de olsa kabul etmek zorunda kalır.

Şarapları getirirler. Bektaşi birinci kadehi alır ışığa tutar, koklar, ağzına alır tükürür ve kadehi masanın üzerine bırakır. Köylüler tam ikinci kadehi hazırlarken Bektaşi araya girer ve ''Tamam gerek yok getirmeyin İKİNCİ şarap daha iyi der'' Köylüler ‘’nerden biliyorsunuz ikinci şarabın daha iyi olduğunu daha içmedin ki'' diye itiraz edecek olurlar ki Bektaşi yapıştırır cevabı ‘’bundan daha kötü olamaz ya!!’’

Şimdi anlatmak istediğim şu; Eğer başarı kriterimiz 6 lig maçında 5 puan alan Newton ise Bektaşi’nin dediği gibi mutlaka diğeri daha iyidir. Yani Abdullah Avcı başarılı olacaktır ama Trabzonspor için başarı kriteri nedir? Neye göre başarılı ya da neye göre başarısızdır önce bunu tespit etmek lazımdır.

Bunun için Ağaoğlu’nun ilk başkan seçildiği kongrenin öncesine gitmek lazım. Ahmet Ağaoğlu’na başkan olması için teklif götürenler “Ahmet bey, kulüp bitik, siz camiayı toparlayabilir, kulübü bu maddi iflastan kurtarabilirsiniz. Küme düşmeyin yeter” gibi vaatler vermişti. Ahmet Ağaoğlu’da Küme düşmesi kesinleşmiş Karabük takımının çiçeği burnunda hocası Ünal Karaman’a “Sen bizim evladımızsın üret, kullan, hazır bekleme, küme düşme yeter” demiş ve baskısız, hedefsiz bir lige birlikte merhaba demişlerdi. Hedefsiz başlanan sezonda maddi ve sportif olarak başarı kabul edilebilecek ciddi bir ivme yakalanmasıyla takip eden sezonda Ünal hocadan şampiyonluk hedefini dillendirmesi istenmişti. Bir süre bu isteklere direnen Ünal Hoca çok doğru bir tespiti içinde barındıran bana göre talihsiz o meşhur söz ile TS ile yolunu ayırmıştı “Eğer kendi başarımızın altında bizi ezmeye çalışıyorlarsa boğazlarında kalırım.” Yani bir yerde hoca kendi başarı çıtasını kendisinin belirlediğini “Kendi başarılarımızın altında” sözleriyle itiraf etmiştir.

Tam olarak aynı şartlarda olmasa da içinde bulunduğumuz zaman içinde sportif olarak dibe vurmuş durumdayız diyebiliriz. Dolayısıyla bana göre bu yıl yaşanacaklar da Ağaoğlu’nun başkan seçildiği yıl ile benzeşecek. Camia 3-5 maç takımın durumunu takip edecek, 5 maçı kazanıp, 1 maçı kaybederse Şampiyonluğu oynatamıyor başarısız, 5 maçtan 3’ünü kaybedip 2 maç kazanırsa belki de ligde tuttu başarılı addedecekler. Netice itibariyle başarı ya da başarısızlık izafi bir kavram. Sana göre başarılı olan bana göre değil, bana göre başarılı olan sana göre değil. Ama bir genelleme yapmamız gerekirse, bu yıl için başarı bunca puan kaybına rağmen Şampiyonluğu zorlayan bir ekip görüntüsünden başkası değildir. Ayrıca bana göre bu sıralama sadece hocanın başarılı mı başarısız mı olduğunun değil başkanın da başarılı mı, başarısız mı olduğunu belirleyecektir.

Nihai sonuç; bundan sonra başkanlar için başarı çıtası Şampiyonluğu kıl payı kaçıran Ahmet Ağaoğlu, Hocalar için başarı çıtası ligi şampiyonluğu kıl payı kaçıran takımın nüvesini oluşturan Ünal Karaman, santraforlar için gol kralı Sörloth, orta saha oyuncuları için maestro Sosa, sol bek için arka direk Novak başarı çıtası olacaktır diye düşünüyorum. Bu durum hem Başkan Ağaoğlu için, hem Abdullah hoca için, hem de oyuncular için imkansız gibi görünse de bana göre imkansız değil..

Özellikle de Abdullah hocanın ‘’Benim de, Trabzonspor'un da Türk futbolundan bir alacağı var’’ sözleri benim umudumu sıcak tutmaya yetti..
Destan yazmak bizim işimiz bekleyip göreceğiz...