“ Kadınlar gittiklerinde arkalarında daha büyük boşluklar bırakırlar...
Onlar bir gün çekip gittiklerinde, peşlerinde “yetim-öksüz” kalan çok olur...
Mutfaktaki dolap, perdeler, kavanozun içindeki eski düğmeler, özenle saklanmış küçülmüş giysiler, dolap diplerindeki kurdeleler...
Sabah karanlığında mutfaktan gelen tıkırdılar susar, yetim kalmıştır tabaklar...
Bir kadın gittiğinde hep suyu unutulur saksıların...
Sık sık boynunu büker “ sarıkız”...
O teki kalmış eski bardağın anlamını bilen olmaz, değerini kimse anlayamaz krom hac tasının...
Balkon artık sessizdir, koridor kimsesiz...
 
Bir kadın gittiğinde...
Bir kadın gittiğinde ne çok kişi gider aslında; bir ağır işçi, bir temizlikçi, bir bakıcı, bir bahçıvan, bir muhasebeci...
Bir anne gider...
Bir dost...
Bir arkadaş...
Bir sevgili...
Ne çok kişi yok olur gittiğinde...
 
Hep böyle olur; bir kadın gittiğinde; övgüler, uyarılar, yakınmalar, dualar yetim kalır...
 
Kapı eşiğindeki “Dikkat et...” duyulmaz, annesi gitmiştir “geç kalma” nın...
Kadınlar, arkalarında büyük boşluklar bırakarak giderler...
Bir kadın gittiğinde pek çok kişi gitmiştir aslında. Ve bir kadın gittiğinde pek çok “yetim” bırakmıştır arkasında... “
 
Bekir Coşkun 26 Haziran 2006
 
Hazan mevsimi işte...
Yine verdi hasadını.
Köpeği Pako’ya yazdığı mektuplarla kalbime taht kuran sevgili Bekir Coşkun’u kaybetmiş olmanın hüznü ile yazıyorum bu son satırları. Sevdiğim insanların artık teker teker bu dünyadan göçüne tanık olmanın hüznü ile.
Eğilmeyen, yalakalık yapmayan, naif, doğru bildiğini söylemekten çekinmeyen, vatansever, doğa sever, ilkeli ve sevgi dolu bir yazarı daha kaybetmenin hüznü ile...
En sevdiğim yazılarından birini alıntılayarak ona veda etmek istedim...
Ne de güzel anlatmış “ gidişi”...
Bu gidişi her okuduğumda, kendi gidişimi düşünürüm hep...
Evin muhtelif yerlerine tıkıştırdığım defterlerimi, atmaya kıyamadığım not kağıtlarımı, belki bir gün lazım olur diye sakladığım rölyef malzemelerimi düşünürüm.
Bir de o beklenen gün geldiğinde, olur da telaştan unutulup, ya aç kalırsa? Diyerek bir köşede sinmiş bekleyen kedim Zeus’u...
Evet insanoğlu fani...Bu gün var, yarın yok.
Güle güle Sevgili Bekir Coşkun...
Gitsen de yazıların hep var olacak.
Nurlar içinde, huzurla uyu...
 
(İnci’den Not: 21 Temmuz 2020’de tarihli -Teşekkürler Trabzonspor- adlı köşe yazımda yazdım. Futboldan anlamayan BENDENİZ bile bunun böyle olacağını kaleme almışken, sahi futboldan anlayanlar, tv önünden kalkmadan maç seyredenler, saha saha gezenler, ya da yöneticiler neden bu duruma dur demiyorlar gerçekten anlamış değilim! Her 10 yılda bir gerçekleşen senaryo yine tıkır tıkır işleme kondu. Takım sezonu ikincilikle bitirdi, bu başarısızlık gibi ifşa edildi, iyi futbolcular satıldı, teknik direktör Allah’a emanet, takım dağıtıldı... Ve bekle ki takım toparlanacak, bekle ki Trabzonspor maç kazanacak! Hep aynı terane! )